Şeytana pabucunu ters giydiren Ekrem

HDP'nin adamını, CHP'li diye millete yutturmaya kalkan Ekrem İmamoğlu..

Diyarbakır'a gidip, PKK'ya belediye imkanlarını peşkeş çeken ve bu sebeple yerine kayyım atanan Diyarbakırlı belediye başkanını ziyaret edip, Diyarbakırlı anneleri ziyaret etmeyen, ama "Türkiye'nin her insanı bizim için değerli" yalanını söyleyen Ekrem..

"Basın bizim için çok değerli. Kimseye ayrımcılık da yapmayacağız, ayrıcalık da tanımayacağız" deyip.. Seçildikten sonra, Akit TV'ye manevi tazminat davasının sonunda, aslında kendisinin borcu olduğu halde, ayak oyunları ile haciz memurlarını yollayıp, Cumhuriyet gazetesine de, "100. yıllarını kutlamak için, yıl boyu işbirliği yapacağız" deyip, ardından da haftada bir gün 4 sayfa reklam yollayıp, ilçe belediyelerini de "Cumhuriyet'i doyurun" diye baskı uygulayan Ekrem..

Esenyurt'tan aday gösterip, HDP desteği ile kazandırdığı Ahmet Özer, PKK üyesi olmakla suçlanıp, teröristlerle görüşmeleri delil olarak sunulup tutuklanınca, dün şu açıklamayı yapmış:

"Siz bir tanıdığınız annesini kaybedince onun kardeşi terör örgütü mensubu diyerek taziyede bulunmuyor musunuz"

Şeytana pabucunu ters giydiren Ekrem'e soralım..

"Verdiğiniz örnekte, tanıdığınızın annesi diye mi taziyede bulunuyorsunuz. Yoksa oğlu terörist olduğu için mi, teröriste önem verdiğiniz için mi taziyede bulunuyorsunuz."

Öyle ya..

Anneyi tanıyorsunuz. Ama çocukları terörist değil..

Onlara taziyede bulunmuyorsunuz..

Tıpkı..

Diyarbakır'a gidip, teröristlik yapmayan, tam aksine teröristlere kafa kaldırıp, çocuklarını isteyen annelere ziyarette bulunmayıp..

Ama..

Teröristlik yapan, teröristlere belediye araçlarını tahsis eden Diyarbakırlılıları Ekrem İmamoğlu'nun ziyaret etmesindeki gibi..

Soru şu:

Keramet, ölen kişinin çocuklarının terörist olmasında mı..

Yoksa..

Oğlu terörist olsun olmasın, bir kişinin ölmesi mi

Somutlaştıralım..

İBB'nin ve CHP'li belediyelerin reklama boğduğu, ancak henüz savcıların soruşturma açmadığı sosyalist, ateist yazarları ile tanınan Birgün gazetesi..

Dün bir teröristin 44. yıl anma ilanını yayınlıyordu.

44 yıl önce ölen herkesi mi anıyor Birgün gazetesi

Yoksa..

44 yıl önce ölenler içinde, devletin askerine, polisine kurşun sıkan birisini seçip, onu mu anıyor

Andığı isim kim

Harun Gökkaya..

Kimmiş diye baktım..

"Devrimci Savaş Birlikleri" diye bir sitede, "Unutulmayacaklar" başlığı ile ve "Hesabını namlularımızla soracağız!' tehdidi ile yayınlanan listede ismi geçirilmiş..

O listede, "Harun Gökkaya 311080 Denizli'de faşistlerce katledildi" deniliyor..

Esenyurt'ta, "Devrimci Savaş Birlikleri" isimli grubun üyelerinden de, onların faşist diye tanımladıkları İyi Partili milliyetçilerden de oy alarak seçim kazanan Ahmet Özer gerçeği karşımızda dururken..

Ahmet Özer'in 694 teröristle görüşmesini izah ederken sarfettiği, "Birisinin yakını öldüğünde, ona taziyede bulunmak da mı suç" cevabını daha iyi değerlendirmek için..

Esenyurt Belediyesi'nin de beslediği Birgün gazetesindeki 44. ölüm yıldönümünde, "O hâlâ içimizde bir yanık ezgi, sönmeyen bir meşale" diye övülerek anlatılan Harun Gökkaya'nın gerçekte nasıl öldüğüne bakalım..

Sağ çizgide bir kaynaktan alıntılasam, "yalan yazmışlar" diyecekler..

Yine sol cenahtan, bir siteden alıntılıyorum:

"1980- Denizli Sazak dağında, kolluk güçleriyle çatışmaya giren Devrimci Yol militanlarından Harun Gökkaya (1959- Denizli Çardak) öldürüldü."

Dağda..

Kolluk güçleriyle çatışma..

Devrimci Yol militanı olma..