Sanığı sorgulamadan bilirkişiyi sorgulamak, tetikçiliktir!
Ali Karahasanoğlu
Peşinen söyleyeyim, herhangi bir dosyada bilirkişilik yapan kişinin adını soyadını açıklamak, tek başına suç değildir..
Hakimin, savcının adını soyadını açıklamak suç değildir..
Ama bilirkişiye "nerede oturuyorsunuz" imalı sorusu, tehdittir..
Bilirkişiye hakaret etmek, klavye kullanmayı biliyor mu demek, hakkında yanlış bilgiler verip, "sadece bir kişiyi suçlu göstermek için bilirkişilik yapıyor" demek, yargıyı etkilemektir, suçtur.
Bilirkişinin, "Aman bu adama nereden çattık. Şunun lehine rapor yazayım da, bu işten kurtulayım. Yoksa sabahtan akşama kadar bunlar benim peşimde dolaşacaklar, iş yapamaz duruma düşeceğim, huzursuz olacağım" yılgınlığı oluşturmak, yargıyı etkilemektir, suçtur.
Diğer taraftan..
Kesme biçme yapmadan, montaj yapmadan röportaj yaptığınız kişinin ses kaydını almak, kanunda kesinlikle suçtur, ama bana sorarsanız, suç olmamalıdır. İlaveten belirteyim, kanun suç olarak düzenlediği için, buna ben de diğer gazeteciler de uymak zorundadır..
Barış Pehlivan'ın, Ekrem İmamoğlu dosyasında bilirkişilik yapan şahsı arayıp, kendisinin onayı olmamasına rağmen ses kaydını alıp, hem de ön kısmını keserek yayınlaması, tam da itiraz ettiğim şekilde, önünü arkasını tahrif etme, kesme-biçme yanlışını da barındırdığından, kanuna aykırıdır..
Kesme biçme işleminin, bilirkişinin söylediklerin odak noktasını değiştirip değiştirmediğini bilmiyorum, bu açıdan Barış Pehlivan'ın izinsiz ses kaydı yapması ve bunu ifşa etmesi suç olmasının yanısıra, bir de vicdanen suç işlemiş sayılıp sayılmayacağı konusunda, tereddütlüyüm.
Her şeye rağmen, şunu çok kesin olarak söyleyebiliriz..
Barış Pehlivan'ın yaptığı dürüst bir gazetecilik değil..
Dürüst gazeteci ne yapar
Kimsenin uşağı olmayan, kimsenin emri ile iş yapmayan, parayı verenin düdüğünü çalmayan gazeteci ne yapar
Önüne gelen olaylar zincirinin, en başından işe koyulur..
İddia ne
Ekrem İmamoğlu'nun 2015 yılında bir ihaleye fesat karıştırılma olayı ile bağlantısı.
Bununla ilgili olarak savcılık aşamasında bilirkişi raporu alınmış. Suçun işlendiği kanaatine varıldığından, savcılık iddianame hazırlamış.
Mahkemede davanın yargılaması sürüyor..
Savcılık aşamasında verilen bilirkişi raporu, bu dosyanın içinde, garnitür babından belki de en son tartışılacak, gazetecinin en son bakıp, kim vermiş, niye vermiş, yanlış bir rapor mu olmuş, bilirkişinin taraflarla bir bağlantısı var mı, ve daha nice soruları cevaplandıracağı bir yan unsur..
Bilirkişi rapor verir. İtiraz edersiniz, mahkeme itirazları tatmin edici cevap ister. O bilirkişi yine ek raporunu düzgün hazırlayamaz ise, tatmin edici şekilde hakimin dosyada karar verirken kullanacağı teknik argümanları hazırlayamaz ise..
Bir başka bilirkişiye rapor hazırlatılır..
Bilirkişi raporu ne olursa olsun, her şeye rağmen, hakim yine vereceği kararda bağımsızdır..
Kasıt unsurundan başlayın, zamanaşımına kadar onlarca sebeple, bilirkişi raporu sanığın aleyhine bile olsa, hakim beraat kararı verebilir..
Ama Ekrem İmamoğlu ne yapıyor
"Bu dosyada fena yakalanmışım" diyor..
Gazetecileri topluyor..
"Hakim için şimdilik saldırıyı bekletelim, savcıyı bekletelim, kamu görevi yönü en az olan bilirkişiden başlayalım saldırıya" diye düşünüyor..
Ve hem partililere, hem de gazetecilere "saldırın" talimatını veriyor..
Barış Pehlivan da, Ekrem İmamoğlu'nun basın toplantısı biter bitmez, saldırı emrini yerine getiriyor..
Barış Pehlivan gazeteci olsa idi.
İşe önce, fesat karıştırıldığı ileri sürülen ihaleyi kazananları sorgulamaktan başlardı..
Kimdirler, iddia edildiği gibi TÜRSAB yetkileri olmadığı halde nasıl ihaleye girdiler, kimlerle bağlantılılar.. İhaleye karıştırılan fesat sebebi ile kamu zararı oluşmuş mudur İddianamede öne sürülen deliller nelerdir Sanık Ekrem İmamoğlu, bu dosyanın içeriği hakkında, usuli itirazların yanısıra, esas açısından neler diyor
Tüm bunlar,. Barış Pehlivan tarafından araştırılmış olsaydı, gazetecilik yapılmış olurdu..
Ama, parayı bastıran, para sahibi egemenler, müteahhitler, sermaye, "saldır" deyince..
"Nedir, ne değildir, konunun esasında ne var"