RSF: Gazetecileri yargılamayın, öldürün!

Bunların ne ismine bakarım, ne anlatımlarına..

Ama internet sitelerini açıyorsunuz, hep onların ismi.

Televizyonları açıyorsunuz hep onların anlatımları..

Muhafazakar kesim de dahil olmak üzere, insanlarımız ister istemez etkileniyorlar..

Nasıl etkilenmeyeceksiniz ki

Bir sürü anlı şanlı site..

Hemen hepsinde birinci haber.

Bugün gazetelerde birinci haber..

Bu kadar geniş bir ağda yer alan medya organları yazdığına göre, demek ki öyle diye bir algı oluşuyor..

Açıkladıkları endekse göre, 2024 Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi'nde, Türkiye 158. sırada yer almış.

Benim kendi mantığımda pratik yollarım vardır..

Kendimce geliştirdiğim prosedür vardır.

Her şeyi sorgularım. Buna Sınır Tanımayan Gazeteciler de dahildir..

Sorgulamaya da, "en uç noktadaki için ne denilmiş" sorusu ile başlarım..

Basın özgürlüğü konusunda, 150'ye yakın gazeteciyi öldüren İsrail'in sırası neresi olmalı

Bugün itibari ile dünyanın tamamında soykırım yaptığı için lanetlenen İsrail'in yeri kaçıncılık olmalı

"Gazeteciyi gözaltına almaya, yargılamaya ne gerek var ki Vur, gitsin" diyen İsrail, basın özgürlüğünde kaçıncılığı hakkediyor

"Gazeteci fotoğraf çekiyor, şimdi onu hakim önüne çıkar, savunma yap. Dosyasından verilen mahkeme kararı, itiraz edilince üst mahkemeye gitsin. Sonra en üst mahkemeye bir daha itiraz hakkı olsun. Ohooo. Gördüğün yerde sık kurşunu, öldür.." diyen ve bunu uygulayan İsrail'in basın özgürlüğünde sıralamaya bile alınması anormal değil mi

Evet Türkiye'nin 158. sırada yer aldığı basın özgürlüğü endeksinde, İsrail'in sıralaması, 101 imiş!

Biliyorum, siz de, son 4 ay içinde 150'ye yakın gazeteciyi öldüren İsrail'in 101. sırada yer alıp, Türkiye'nin 158. sırada yer aldığını açıklayan o derneğin A'sından Z'sine, hepsine okkalı bir küfürü yapıştırdınız.

Ben yetmez diyorum..

150'ye yakın gazeteciyi öldürmekle yetinmeyip, "Şimdi o gazeteciyi bir yerde kıstıracaksın.. Nişan alacaksın. Öldürücü bir yerine ateş edeceksin. Ohooo. Boşver ya.. Ailesi ile birlikte yaşadığı eve, at füzeyi, kurtulabiliyorsa kurtulsun bakalım" diyerek, gazetecileri küçük çocukları ile birlikte, eşleri ile birlikte evlerinde öldüren, hatta saldırılarını bir medya kuruluşunun binasını bombalayarak başlatan İsrail'in basın özgürlüğü konusunda 101. sırada gösterildiği bir endekste, Türkiye'nin ise 158. sırada yer aldığını gösteren listenin haberini yapan herkesi, ben benzer bir küfüre layık görüyorum..

Bu ne demektir, açıklar mısınız

Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü'nün endeksini haber gibi okurlarına sunan riyakarların hepsine sesleniyorum:

150'ye yakın gazeteciyi öldüren İsrail'in 101. sırada olduğu bir listeyi yayınlamanız, katliama sizin de ortak olmanız anlamına gelmez mi

Kendi gazeteci meslektaşlarınızın öldürülmesine, böylece onay vermiş olmuyor musunuz

Sınır Tanımayan Gazeteciler imiş.

Ne sınır tanımayanı

Siz; babanızı öldürse, İsrail'i el üstünde tutarsınız..

Denizin ortasında boğulmaktan kurtarsa, Türkiye'yi de, aldığınız fonlar karşılığında yerin dibine batırırsınız..

"Bunları ciddiye almak gereksiz" diyecek olan okurlarımız mutlaka olacaktır..

İyi de, Türkiye'de yayın yapan internet sitelerini açın bakın.

Hemen hepsi, bu endeksi doğru ve ciddi bir araştırmanın sonucu gibi, yayınlamışlar..

Haberlerini bir de şöyle süslemişler:

"Türkiye'de Recep Tayyip Erdoğan'ın partisinin yeniden seçilmesi endişe kaynağı. Türkiye, gazeteci tutuklamaya devam ediyor, neredeyse sistematik online sansür ve yargı kontrolüyle medyayı zayıflatmayı sürdürüyor."

Ulan köftehorlar..

Ahlaksızlar.

Millet kimi seçeceğini size mi soracak

Seçimde daha az oy alan Kemal Kılıçdaroğlu kazanırsa, millet endişelenmeyecek..

Seçimde yaptıkları kirli ittifak seçmen tarafından reddedilince, Kemal'i gitti, Meral'i gitti, şimdi Temel'i de gitmek üzere..

Bu kadar pamuk ipliğine bağlı bir ittifak, bu kadar parti içinde güven duyulmayan genel başkanlar seçimi kazansaydı, halk endişe duymayacaktı..