Partileri kapatan canavarlar, şimdi tedbir kararına ciyaklıyorlar

Partileri kapatan canavarlar, şimdi tedbir kararına ciyaklıyorlar

ALİ KARAHASANOĞLU

Bugün size bir fıkra anlatalım..

Fıkra dediysem, Nasreddin Hoca'dan fıkra beklemeyin.

Bu kadar ciddi konu var iken, Karadeniz fıkrası anlatacağımı hiç sanmayın..

Ben size Cumhuriyet gazetesinden manşet aktarayım, siz onu fıkra olarak kabul edin..

Delegelerin pavyonlarda saf değiştirmek üzere eğlenceye boğulduğu, daha etkili delegeler için banka yoluyla para transferlerinin sağlandığı, daha etkili delege tercih değişikliği için ise bedeli Ekrem İmamoğlu'nun desteklediği il başkan adayına oy verme karşılığında tapu kayıtlarında alım-satım ilişkilerinin kurulduğu şaibeli kongre, mahkeme tarafından tespit edilince.

Tezgah bozuldu..

Mahkeme il başkanlığına kayyım atadı. Büyük kongre için belirlenen İstanbul delegelerinin görevlerini askıya aldı..

Cumhuriyet gazetesi bu tablo için şu başlığı kullanmış: "Seçim hukuku askıya alındı"..

Ne olmuş acaba

Cumhuriyet gazetesi hukukçulara müracaat ederek yaptığı haberden aktarayım..

"Hukukçular uyardı" demişler ve "Hiçbir mahkeme kongre durduramaz" diye devam etmişler..

Bunu söyleyen kimmiş

Yargıtay Onursal Daire Başkanı Hamdi Yaver Aktan imiş.

Kimdi bu Aktan

Yargıtay 8. Ceza Dairesi üyesi iken, Tayyip Erdoğan'ın milletvekili adaylığını önleyen kararın altında imzası olan bir yüksek hakim!

İşe bakınız..

2002 yılında, Tayyip Erdoğan'ın milletvekili adaylığını önleyen yasakçı kafa, hiç utanmadan, kimsenin milletvekili adaylığı engellenmiyor, kimsenin partisinin kapısına kilit vurulmuyor, ama "seçim hukuku askıya alındı" yorumu yapabiliyor..

Kendisi Yargıtay üyesi iken, Erdoğan'ın milletvekili adayı olmasını önleyebiliyor..

Ama şimdi mahkemelerin, kirli para trafiklerini gördükten sonra, bir il başkanlığı seçimi hakkında tedbir kararı vermesini hazmedemiyorlar..

Bunu bir kenara bırakın..

Bu CHP kafası değil midir, Refah Partisi kapatılırken, tam tam dansı yaparak, kutlayan..

Kapatma kararı veren hakimler, hemen her gün nöbetleşe bu Cumhuriyet gazetesinde köşe yazıları ile toplumu aydınlatmaya (!) kalkışmıyorlar mı

Dikkat buyrun..

Bir partinin il başkanlığı seçimi hakkında tedbir kararı verilmesinden bahsetmiyoruz..

Partinin il başkanlığının kapatılmasından hiç bahsetmiyoruz..

Partinin külliyen kapatılmasından, kanundaki tanımı ile "temelli kapatılması"ndan bahsediyoruz..

O günlerde seçim hukuku askıya alınmamıştı..

Parti kapatılıp, Erbakan Hoca 5 yıl siyasetten men edildiği zaman, hukuk işliyordu..

Anayasa'nın emri yerine getiriliyordu.

Ama şimdi, yolsuzluk paraları ile bir partinin yönetiminin ele geçirilmesi operasyonuna dur denilince.. Seçim hukuku askıya alınmış oluyor..

Seçimlerden birinci çıkan siyasi partiyi kapatma ile muhalefetteki bir partinin il başkanlığı seçimine tedbir kararı verilmesini buyrun karşılaştırın.

Biri diğerinin zerresi olabilir mi

"Çok eskilere gittiniz" diyecek, bazı okurlarımız.

Daha yakına gelelim..

Yıl 2007.

AK Parti birinci parti olarak çıktığı 2002 seçimlerindeki başarısını, 2007 seçimlerinde yineliyor..

Seçmene verdiği başörtü yasağını kaldırma sözünü yerine getirmek için MHP ile birlikte başörtü yasağını kaldırma yolunda Anayasa'da değişikliğe gidiyor..

Dikkat buyrun..

Avanta dağıtmıyor. Rüşvet toplamıyor. Havuz oluşturmuyor.. Villaları cebe atan işlemlere imza atmıyor..

"Başörtülü öğrencilerin de, bu ülkenin üniversitelerinde okuma hakkı vardır" diyerek, mevzuatta bir değişikliğe gidiyor..

Yok yok..

Başörtüyü serbest bırakmak istemek esas sebep, ama görünürdeki sebep başka bir konu olduğunu sanmayın.

Utanmadan, sıkılmadan, kapatma talepli iddianameye, aynen bu gerekçeyi yazdı; CHP'nin pek bi sevdiği o dönemin Yargıtay Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya..

"Başörtü yasağını kaldırmak isteyerek, laikliğe karşı odak olma" gerekçesini belirterek, AK Parti'nin kapatılmasını istedi..