Pancarın büyüğü Ekrem'de
ALİ KARAHASANOĞLU
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, kamuoyundaki CHP endeksli tartışmaları izlerken, ipuçlarını değerlendirip, "Turpun büyüğü heybede" demişti..
Ekrem taraftarları hemen saldırıya geçtiler: "Sen cumhurbaşkanı mısın, savcının dosyasındakileri bilen onun amiri misin"
Adalet Bakanı'nın, savcının üstü olduğunu, Adalet Bakanı'nı da Cumhurbaşkanı'nın atadığını bilmiyor olmalılar ki..
Kendi iktidarları döneminde, savcıları boşverin, hakimlere bile nasıl talimatlar yağdırdılarını unutmuşlar, işledikleri suçların afişe edileceğinden korktukları için, "Turpun büyüğü mü. Hani nerede" diye sorularla, dikkat dağıtmaya çalıştılar..
Ve dün Ekrem İmamoğlu, kendi dikkati darmadağın olmuş ki, eline verdikleri bir pancarı, turp sanıp, "Bak Cumhurbaşkanı, vatandaş sana Karadeniz'den turpun büyüğünü gösteriyor, turpun büyüğünü O da Ekrem'in yanında. Turpun büyüğü burada. Onun da heybesinde varmış." dedi.
Cevap eski Sanayi Bakanı Mustafa Varank'tan geldi:
"Yalnız o turp değil, yem pancarı Dikkat et, eline verilen her şeyi çıkarır gösterirsen rezil olursun."
Aman sen de Mustafa bey..
Adama kendi partisinin il başkanı, "şizofren" dedi de.. Adam rezil olmadı..
Şimdi yem pancarını turp diye gösterdiği için mi rezil olacak!
Adam YÖK'ün tanımadığı Girne Amerikan Üniversitesi'ni, Doğu Akdeniz Üniversitesi diye yutturuyor..
Yem pancarını, turp diye göstermesi çok mu
"Anaokulu açtık" diyor..
28 Şubat sürecinde, Tevhidi Tedrisat Kanunu gerekçe gösterilip Refah Partili belediyelerin, diğer okullarda Kuran öğretimi yasak olduğu için, anaokulu açıp kuran öğretmek istediğinde, belediyelerin anaokulu açma yetkisinin CHP'nin isteği ile iptal edildiği ortaya çıkınca, "Kreş açtık" diyor..
"Birisinin diploması bile yok. Benim transkriptim var" diyerek, transkriptin ne olduğunu bilmediğini de ispatlıyor..
"Birisinin lise diploması yok, benim ilkokul diplomam var" der gibi bir şey.. Transkript, aldığın notların listesi.. Bir anlamda karne demek.. Diploma ise, eğitimi tümü ile başarılı tamamladığını ve transkriptlerdekarnelerde görünen notların tamamının o eğitim kurumunda tüm sınavları geçtiğini gösteren belge. Transkriptkarne sınıfta kaldığını da gösterebilir. Ama diploma, eğitimi başarı ile tamamladığını gösterir. Dolayısı ile, "Birisinin diploması bile yok. Benim transkriptimkarnem var" denmez.. Olsun, İngilizce İşletme mezunu Ekrem beye mi öğreteceğiz, hem de yüksek lisans yapmış. O yem pancarını gösterip "Turpun büyüğü" diyorsa.. Alıcıları var, onlar da alıyorlar..
Arkadaşın yem pancarı diye gösterip, turp demesi bir-iki olayla sınırlı değil.
İnşaat yaptığında, "Bak güzelim, bu binanın önündeki yeşillik var ya. Bu tümü ile inşaatımıza ait. Burayı da siz, çocuklarınızla kullanabileceksiniz" der..
Ama o yeşil alan, belediyeye ait çıkar, mağdur olan daire alıcıları, nitelikli dolandırıcılıktan Ekrem beye dava açtırır..
Ekrem bey bu davayı hiç listesine almaz..
YSK üyelerine "ahmak" diye hakaret eder. Sonra da.. "Var ya. Var ya.. Bana ahmak davası açtılar" der.
"Dosyaya bakan hakime talimat verdiler, beni cezalandıracak. Bu hakimi reddediyorum" diye dilekçe üstüne dilekçe verir.. O hakim, atama dönemi geldiğinde bir başka yere görevlendirilince, 'Bana ceza verebilmek için, esas hakimi sürdüler" der..
Ekrem bu..
Her tür yalan-dolan mübah..
Aynı davada, cezayı alacağını anlayınca..
"Ben YSK üyelerine değil. İçişleri Bakanı'na ahmak dedim" diye, sanki bakana ahmak demek serbestmiş gibi, lafı çeviren de o..
Valiye "it" deyip, "Ben 'İt' demedim ki, 'basit' dedim" diyen de o..
Ama Ekrem bu, hiç usanmaz, pancarı turp diye göstermeye devam eder:
"Sayın cumhurbaşkanı bir imzanızı bekliyor. Bir imza atacaksınız, İstanbul'un ulaşım sorunu çözülecek" der..
Alışmış bir defa, tahrifat yapmaya..
Hadise isimli iç çamaşırı ile sahneye çıkan şarkıcı için milyonlarca liralık ödeme yaparken, Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan izin istemiyor. "Bu bacak gösterici için, milyonlar vereceğiz. Bir imza atar mısınız" demiyor. Biliyor ki, Cumhurbaşkanı "İsrafa gerek yok" diyecek.. Cumhurbaşkanı'ndan izin almadan, belediye kasasından çıkartıp şarkıcıya trink parayı veriyor. Ama sıra metro yapımına gelince.. Harcamaların çok çok yüksek olması sebebi ile, o metroyu borçlanarak yapabilecek belediyenin gücü kalmadığı için, Cumhurbaşkanlığının kefil olabileceği rakamı çok çok aştığı için, imza atılamayınca..