Padişahların taşınmazları millete geçti, ya Mustafa Kemal'inki
ALİ KARAHASANOĞLU
Hilafetin ilgasına dair kanunun Resmi Gazete'de yayınlanmış metnini gördüklerinde okuyamayacak kadar kendi tarihlerine yabancı olanları dinliyoruz.
Bir seviniyorlar, bir seviniyorlar ki. Sormayın..
3 Mart Devrim Yasalarının ve Din Devletinin Yıkılış yıldönümü imiş.
Kendileri anlatıyorlar, "3 Mart 1924 tarihinde, üç tasarı TBMM'de kabul edilerek yasalaştı. Tasarılar şöyledir:
1. Urfa Milletvekili Şeyh Saffet Efendi ve 53 arkadaşının tasarısı: Halifeliğin kaldırılması ve Osmanoğulları soyundan olanların Türkiye dışına çıkarılması."
Hiç hatırlatmıyorlar, Şeyh Saffet Efendi de, bir yıl sonra artık Şeyh sıfatını kullanamayacağından habersiz..
Hilafetin kaldırılması için teklif veriyor..
Hristiyanların bugün Papa'sı var.
Yahudilerin hem de soykırım yapan İsrail devleti var..
Ama "hoşgörü" diyen İslam'ın ne bir lideri, ne de bir devleti yok..
Bunu da kendileri için "başarı" gibi gösteren maalesef laikçilerimiz var..
Hilafeti kaldırmışlar da, iddia ettikleri şekilde ülkeyi kalkındırmışlar mı
Ne gezer
1. Dünya Savaşı sonunda taş üstünde taş kalmayan Almanya, 2. Dünya savaşı'nda Avrupa'nın her tarafında korkulan ülke haline gelmiş..
Biz 1. Dünya Savaşı'ndan çıktıktan sonra, bırakın 2. Dünya savaşına kadar bir kalkınma işareti göstermeyi..
Almanya'nın, 2. Dünya Savaşı'ndan sonra bir defa daha 1960'lı yıllarda Türkiye'den bile işçi transfer edecek bir güce ulaşması karşısında..
Yerlerde sürünmeye devam etmişiz..
Ne oldu, hilafeti kaldırınca, her sorunu hallediyordunuz hani..
100 yıl sonrasında dahi, Almanya'nın seviyesine çıkamayan Türkiye, Kurtuluş Savaşı sonrasında, kendi atalarını kendisine düşman ilan eden sistemin eseridir..
Son 20 yıldır, bir şeyler yapılıyor da..
Aradaki farkı kapatmaya çalışıyoruz..
Ama laikçilere beğendirmek ne mümkün
Sanki AK Parti öncesinde, Türkiye, kalkınmışlık seviyesinde Almanya'yı geçmiş..
AK Parti iktidara geldikten sonra, Türkiye'nin seviyesi, Almanya'nın gerisine düşmüş gibi, algı yapıyorlar.
Türkiye bugün, birçok alanda Almanya ile yarışır hale geldi ise, son 20 yılın atakları ile olmuştur..
Ama kafaları, hilafeti kaldırmaktan başka bir şeye çalışmayanlar..
Bugün 2 milyara yakın bir nüfusun merkezi olmayı reddedenler..
Yaptıkları hataları da, övünerek anlatıyorlar:
"Son Halife Padişah Vahdettin, Kurtuluş Savaşı'nda vatanı işgal eden emperyalistlere hizmet etmişti" diyorlar..
Vatanı işgal eden emperyalistlerle Lozan'da masaya oturup, sahada kazanılan zaferi, mağlubiyete çevirenler bunlar değilmiş gibi.
Ege'deki burnumuzun dibindeki adaları binlerce km ötedeki devletlere verenler, bunlar değilmiş gibi.
Misak-ı Milli sınırları içindeki Kerkük ve Musul'u bırakan kendileri değilmiş gibi..
Vahdettin'e suç buluyorlar..
Kerkük'ü, Vahdettin mi bıraktı
Bugün Türkiye'nin topraklarında gözü olanlara cesaret kaynağı olan Musul'un elimizde olmaması sonucunu doğuran sözleşmelere Vahdettin mi imza attı
Saltanatın kaldırılmasını söylüyorsanız.
Doğru..
Ama hilafetin kaldırılmasından, övünç duyulacak ne var
Ki, bir de utanmadan, bunu savunuyorsunuz..
Mustafa Kemal'in, İsmet İnönü'ye söylediğini aktardığınız şu cümleyi kendilerine rehber edinmişler:
"Var olan halife ve hilafet makamının tarihi bir hatıra olmaktan öte fazla bir önemi yoktur. Türkiye Cumhuriyeti boş safsatalarla varlığını, bağımsızlığını tehlikeye atamaz."
Affedersiniz, hilafet olunca, bağımsızlığımız nasıl tehlikeye atılmış oluyor
"Biz Müslümanların lideri olursak, hristiyanlar bizi hedef seçer, biz de korkuyoruz. Onun için Müslümanların lideri olmaktan vazgeçelim" demek değil de, nedir bu
Veya şöyle soralım:
Halifenin kurtarılması için Hindistan'dan, Pakistan'dan toplanan paralar, Kurtuluş Savaş sırasında, kullanıldı.
Savaşı kazandıktan sonra ancak Anadolu'ya gelen paralar ise, "Biz halifeliği kaldıracağız. bu parayı almamız şık olmaz" denilerek, iade edildi mi
Hayır.
Ne yapıldı o paralar
Türkiye İş Bankası'nın kuruluşunda kullanıldı..