"Yetiştirilme tarzı" diyebilirsiniz, "karakter" diyebilirsiniz..
Oturup sohbet ettiğim, "müminin, mümine tebessümü ibadettir" hadisi şerifi gereği yüz yüze görüştüğümüzde tebessüm ettiğim, hal hatır sorduğum insanlar aleyhine yazı kaleme almak bana çok garip geliyor.
Ayet-i kerimede de öyle buyurulmuyor mu; "mümine karşı şefkatli inkarcıya karşı şedit" olmak müminin evsafı olarak zikr edilmiyor mu.
Görüştüğümüzde yüzlerine tebessüm ettiğim insanların aleyhinde bir şey yazmak, sanki onlara karşı riyakarlık yapıyormuşum, onların bulunmadığı bir ortamda, aleyhlerine, fırsattan istifade eleştirilerde bulunuyormuşum gibi, kendimi suçlu gibi görüyorum.
Bu ezikliğimi tolere etmek üzere, köşelerimizin muhataplarımıza açık olduğunu, istedikleri zaman notersiz, mahkemesiz, resmiyetten uzak; sade bir mesajla, cevap haklarını kullanabileceklerini belirterek, daha bir ay önce Akit TV'de Kırmızı Masa'ya konuk ettiğimiz ve çıkışta birbirimize gülümsediğimiz, kendisine esenlikler dilediğimiz Erbakan hocamızın damadı Mehmet Altınöz'ün söylediklerinin doğruluğunu masaya yatıralım.
Dün Temel Karamollaoğlu'nun aynı konudaki yalanlarını eleştirmiştim.
Meğerse KRT televizyonu bu işi çok önemsemiş.
2006'da Erbakan hocayı cezaevine koymak için çırpınan kesimin sahibi olduğu KRT televizyonu, bir gün Temel beyi, ertesi günü Mehmet Altınözü ekranlara çıkartıp, Tayyip Erdoğan'ı karalama görevini sektirmeksizin devam ettirmek istiyor.
Temel Bey'in söylediklerini dün aktarmıştım.
Bugün de Erbakan hocamızın damadı Mehmet Altınöz'ün söylediklerini aktarıp, haydi yalancılıkla itham etmeyelim ama, sorularla gerçeği araştıralım.
Diyor ki Mehmet Altınöz:
"Sayın Erdoğan'ın o dönemde yapmış oldukları evet doğru".
Devam ediyor Altınöz:
"Sayın Erdoğan'ın Başbakan olduğu 2006 yılında Temel Bey'in anlatmış olduğu olay gerçekleşti. Erbakan Hocamızın konutunda İçişleri Bakanının görevlendirmiş olduğu koruma polisleri varken başka bir polis ekibi geldi Erbakan Hocamızı götürmeye kalktı."
Dakika bir, gol bir.
Erbakan hocamızın güvenliği ile ilgili koruma polisleri yerine, CHP'li despotların kumpaslarıyla açılıp kesinleştiren mahkeme kararının gereği olarak çıkartılan yakalama kararlarının infazında, karakoldaki yetkili polislerin gelmesini, Mehmet Altınöz beyefendi Tayyip Erdoğan'a bağlıyor.
O zaman hakemimiz, emniyetteki işleyişi bilen herhangi bir uzman, emniyet işlemlerini kıyısından köşesinden pratik yapan stajyer avukatlardan birisi olsun.
Korunan kişilerle ilgili yakalama kararı olduğunda, koruma polisi mi yakalama işlemini yapar, yoksa o mıntıka karakolunun İnfaz bürosu mu
Mehmet bey işleyişi bilmiyor ama, kafasına göre yorum yapıyor.
Hükümler çıkartıyor.
O tarihte başbakan olan Tayyip Erdoğan'ı suçlamaya kalkıyor.
Ben de kendisine sorayım, Erbakan hoca için verilmiş mahkumiyet kararını infaz için gelen polisleri Erdoğan görevlendirdi diyecek kadar, kendisine düşman iseniz..
Hodri meydan!
Ailenin içindeki bir fert olarak, olayın en başından itibaren, neler yaşandı ifşa edin.
Kayıp trilyon davasını Tayyip Erdoğan mı açtı Savcısı Tayyip Erdoğan mıydı
Kayıp trilyon davasının hakimi Tayyip Erdoğan mıydı
Tayyip Erdoğan'ın atadığı hakimler miydi, kararı onanmak üzere Yargıtay'a talepte bulunan Başsavcılık, Tayyip Erdoğan'ın atadığı savcı mıydı
Yargıtay üyeleri cezayı onarken, Tayyip Erdoğan'dan mı talimat almışlardı
Buyrun cevaplayın.
Ben size o savcıların o hakimlerin kimler olduğunu söyleyeyim..
CHP zihniyetli savcılar ve hakimler..
Şimdi Saadet Partisini, Tayyip Erdoğan'ı devirmek için aparat olarak kullanmak isteyen CHPlilerin savcıları ve hakimleri idi.
Temel bey ve Mehmet bey diyecekler ki" ama o tarihte de Tayyip başbakandı".
Evet, oradan devam edelim.
Tayyip bey de başbakan olarak mecliste kanun çıkarma oy sayısına sahip partinin genel başkanı olarak ayrı ayrı kanun değişiklikleriyle Erbakan hocanın cezaevine girmemesi için düzenlemeler yaptırdı.