O; Anadolu'nun değil, sizin pavyonunuzun sözü

O; Anadolu'nun değil, sizin pavyonunuzun sözü

Ali Karahasanoğlu

Sözcü gazetesi başlığı şöyle atmış: "Müjdat Gezen'e şaka gibi soruşturma"..

Şaşırıyorsunuz; emniyet, savcılık nasıl bir absürt soruşturma açmış acaba diye merak ediyorsunuz.

Cumhuriyet gazetesi ise aynı haberi şu başlıkla okuyucularına aktarmış: "Yazarımız Müjdat Gezen'e soruşturma! Vatan Emniyette ifade verdi: Kadınları yücelten sözlerim suçlama konusu oldu"..

AK Parti iktidarından tam da bu beklenir. Diyanet hutbesinde kadınlar aşağılanıyor, ak Parti iktidarı da Müjdat Gezen, kadınlara yönelik onları yüceltici bir cümle kullandı diye savcılık hemen soruşturma başlatmış, diye düşünüyorsunuz.

Halk TV'de ise aynı konu şu başlıkla verilmiş: "Müjdat Gezen'e soruşturma başlatıldı sebebine yok artık diyeceksiniz"..

Gittikçe merakınız artıyor değil mi

"Kim bilir ne kadar absürt bir soruşturma açılmıştır" diyerek, AK Parti seçmeni bile, savcılara laf saydırma kıvamına getirildiğini tahmin edebiliyorsunuz değil mi

Sol medyanın diğer ilkesizlerini tek tek somutlaştırarak, vaktinizi almayayım.

Müjdat Gezen'e destek veren, "Müjdat Gezen yalnız değildir diye başlatılan kampanyaları belirtip, savcıların, saçma sapan bir soruşturma açmış oldukları şeklinde haberlerle oluşturulmak istenen algıyı hatırlatıp, soruşturma açılan sözler neler, onu size aktarayım.

Müjdat Gezen, Ayşenur Arslan isimli soldan çarklı sözde gazeteci ile bir programda söyleşi yapıyor.

Söyleşi de şu sözleri sarf ediyor:

"Anadolu'da bir laf vardır, anan kesin anandır, ama baban belki babandır"..

Bu hokkabazların bilgiç konuşmalarına.

Onlar, "Anadolu'da bir laf vardır" diye söze başlasalar da, onların hayatları Anadolu'da değil, barda pavyonda, gece kulübünde, eğlence mekanlarında geçtiği için, o mekanların sözlerini Anadolu'da söylenmiş gibi takdim ederler.

Müjdat Gezen'in çok yakın arkadaşı Metin Akpınar özelinde anlatalım.

1980'li yıllarda, gösteri için Antalya'ya gider ve orada gösteri sonrasında kendisine iltifat eden bir genç kız ile geceyi geçirir. Aralarında bir evlilik ilişkisi yok. Nerede akşam orada sabah mantığı. Bugün bu kızı kirletirim yarın bir başka kızı. Param var, şöhretim var, Atatürkçü kimliğim var, kimse bana dokunamaz..

Bir gecelik ilişkiden iki kız çocuğu doğar. Anne bu çocukları bir aileye evlatlık olarak verir.

Müjdat Gezen diyordu ya, "anne bildiğiniz annenizdir ama, babanız belki"..

Müjdat Gezen'in yakın arkadaşı Metin Akpınar örneğinde, kız çocukları bir aileye evlatlık verildiği için, anne bildikleri de anne değil, baba bildikleri de baba değil.

Yıllar sonra, kız çocukları büyüdükleri ailenin, kendi anne-babaları olmadığını öğrenirler. Araştırırlar ve öz annelerini bulurlar.

Anneyi bulduk, ya baba

Müjdat Gezen'in sürekli içinde bulunduğu, meyhane-pavyon kültüründe sık sık karşılaşılan, "annen annendir ama, baban belki" gerçeği, Metin Akpınar'ın hayatında birebir yaşanmış.

Kız çocukları 34 yaşına geldikten sonra babalarını bulabilmişler.

Müjdat Gezen işte kendi hayatında kendi çevresinin hayatında yaşanan bu rezillikleri, Anadolu'ya mal etmeye çalışıyor.

Aslında anneleri de takdir ediyor, kadınları aşağılıyor.

"Anne gördükleriniz biyolojik olarak da annenizdir. Ama o anneleriniz, görünen babalarımızın dışında kim bilir kimlerle ne ilişkiler yaşamıştır da siz doğmuşsunuzdur" diyerek anneleri toptan töhmet altında bırakıyor.

Ama savcılık soruşturma açtığında, "ben kadınları yüceltmek istedim" diyor.

Annelerin doğdukları çocukların kimden olduğu belirsizmiş gibi imada bulunmak, kadınları nasıl yüceltebilir ki

Kemalist kafanın Türkiye'yi getirmek istediği nokta işte bu.