O 4 komutanı da ihraç edin!
ALİ KARAHASANOĞLU
TSK'dan ihraç edilen 5 teğmenle ilgili Yüksek Disiplin Kurulu kararına muhalif kalan komutanlar olmuş..
Kimden öğreniyoruz, Libya'daki MİT görevlilerimizi ifşa edip, şehid olmasına belki de sebebiyet veren, eşi emniyet'te bir dönem görev yapmış ama eli askeriyeye de uzanan sözde bayan gazeteciden..
Dikkat buyrun, kimler, kimlerle..
MİT mensubunu ifşa edenler, şimdi "Mustafa Kemal'in askerleriyiz" sloganı atan teğmenlerin avukatlığına soyunuyorlar..
İhraç edilecek teğmenlerden yana tavır koyan Disiplin Kurulu üyelerinin gerekçelerini, büyük bir hukuk manifestosuna imza atmışlar gibi, takdim ediyor..
TSK'ya "PKK'ya karşı kimyasal silah kullanıyor" diyenlerle iş kotaranlar, bu teğmenlere sahip çıkıyor, avukatlığını üstleniyor..
Sözcükler boğazımızda düğümleniyor.. Yutkunuyoruz..
CHP'iler ihraç edilen teğmenlerin avukatlığına soyunuyor. Zorunlu hizmetlerini tamamlamadan TSK'dan ayrıldıkları için, tazminat ödemeleri gerekiyor, CHP, "Biz tazminatı ödeyeceğiz" diyor..
'Kimler, kimlerle ortak" diyor, şaşırmıyor, tam aksine, "işte bu" diyoruz..
Ve geliyoruz, ihraç edilen teğmenlerin, TSK'dan ayrılmalarını gerektirecek bir suç işlemediklerini iddia eden 4 üyenin gerekçelerine..
Ki, bu dört üyeden birisi hukukçu, bir Kurmay başkan, bir Lojistik Başkanı ve biri de personel albay..
Diyor ki, bu dört komutan:
"Resmi tören bitiminde söz konusu andın okunmayacağı yönünde malum ve muayyen hale getirilmiş hizmete ilişkin bir emrin bulunmadığı"
Dakika bir, gol bir..
Eğer bu dört disiplin kurulu üyesi, "resmi tören bitiminde bir başka andı okunmayacağına dair" bir emir bulunmadığı konusunda, lafzı bir metin arıyorlarsa..
Ben kendilerine, resmi tören bitiminde yapılması halinde kesin ihraç diye tanımlayacakları onlarca fiil sayarım, çıtlarını bile çıkartamazlar..
Mesela bu teğmenler, "Yaşasın CHP. Yaşasın Özgür Özel" diye slogan atmış olsalardı..
Böyle bir slogan atılmasının, resmi tören sonrasında yasaklandığına dair bana kimse bir lafzı metin gösteremez..
Gösteremeyince de, bu teğmenler, siyasi slogan attıkları halde, aynı komutanlar, yine "İhraçları gerekmez" diyebilecekler miydi
Veya samimane şekilde bu komutanlara sorayım.
Bilmiyorum, daha önceki teğmen ihraçlarında, aynı üyeler görev yapmışlar mıdır
Mesela, 10 Kasım 2023 Tuzla Piyade Okulu Atatürk'ü anma törenleri sırasında, iğne yetişmediği için yakasına Atatürk fotoğrafı takamayan bir teğmenin ihracında da aynı dört üye bulunmuş mudur, ne karar vermişlerdir
Dahası var..
Yakasına iğne kalmadığı için Atatürk fotoğrafı bulunduramayan bir teğmenin yanısıra, iki teğmen daha, Atatürk fotoğrafını yakalarına iğneledikleri halde ihraç edilmişlerdi..
Bu iki teğmenin ihracında, bu dört komutan ne yönde oy kullanmışlardır
Mesela, "resmi tören sırasında söz konusu Atatürk'ün fotoğrafının yakaya iğneleneceğine dair malum ve muayyen hale getirilmiş hizmete ilişkin bir emrin bulunmadığı" gerekçesine niye başvurmamışlardır da, şimdi CHP ile yandaşlık yaptıkları çok açık olan, Sözcü gazetesine konuşan, Sözcü TV'de sabahtan akşama kadar kendileri lehine konuşmalar yapılan 5 teğmen ile ilgili bu gerekçeyi üretmişlerdir
Bir dosyada sığındıkları gerekçeyi, diğer dosyada niye akıllarına bile getirmemişlerdir.
CHP'lilerin sahip çıktığı, kendilerinin de CHP medyası ile haşır neşir olduğuna şahit olduğumuz teğmenlerin ihracında "lafzi bir emir arayan" disiplin kurulu üyeleri, aynı aramayı, Atatürk fotoğrafını yakasına iğneleyemeyen, hatta iğnelediği halde, ihraç edilen teğmenler dosyasında niye yapmamışlardır
Tahmin ediyorum..
Disiplin Kurulu üyeleri, "10 Kasım törenlerinde, Atatürk fotoğrafını yakaya iğnelemek için emir yazılmasına gerek mi var Bunun için talimata, yazılı belgeye ne gerek var" diyecekler..
Tam bu noktada..
Muhataplarımız asker olduğu için, askeriyeden bir fıkra ile, konuyu genişletelim..
Askeriyeden bir fıkra ile, disiplin kurulu üyelerimizin mantıksızlıklarını, tutarsızlıklarını önlerine koyalım..