Neredesiniz, akademisyenler, baro ve tabip odası başkanları

Neredesiniz, akademisyenler, baro ve tabip odası başkanları

ALİ KARAHASANOĞLU

Nerdesiniz akademisyenler

Nerdesiniz barolar..

Nerdesiniz tabirler birliği..

Barış için akademisyenler bildirisine imza atıyordunuz.

"Barış, hemen şimdi" diyordunuz..

Şimdi ortalıkta görünmüyorsunuz..

Niye yoksunuz

PKK'ın kurşun sıkmasının hemen ardından, devletin teröristlere yönelik her geniş operasyonu başlarken..

Hemen sahneye çıkıyordunuz..

Öyle güzel cümlelerle.. Öyle insan sevgisi dolu anlatımlarla bildiriler hazırlıyordunuz ki..

"Biz mi katı kalpliyiz" diye, kendimizden şüphe eder durumlara düşüyorduk..

Şimdi MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, riski alıyor..

Bizim bile söylemeyeceğimiz söyleyemeyeceğimiz şeyleri, sayın Bahçeli adeta kan kusarak dillendiriyor..

"Terörsüz Trükiye komisyonundan bazı üyelerin İmralı'ya gidebileceğini söylüyor. Ordan Suriye'ye yönelik de mesaj alınıp gelinmesini belirtiyor..

Sadece PKK'nın silah bırakması ile yetinmiyor..

SDG'nin de tasfiyesi için, Apo'nun söyleminin birebir alınıp, o bölgeye aktarılmasını söylüyor..

PKK özerklik ilan edip, polislerimizi vururken, devletin balyozu tepelere inmeye başladığı an, "Barış için akademisyenler bildirisi" hazırlayan öğretim üyeleri, neredesiniz..

"MHP Genel Başanı sayın Devlet Bahçeli'nin çağrısı çok önemlidir.. Biz de çağrısına katılıyoruz.. Sorumluluğu birlikte üstleniyoruz" bildirisi hazırlasanıza..

PKK elinde silah ile polis vururken, "barış" diyordunuz..

PKK bile "Tamam, silah bırakalım" diyor..

MHP Genel Başkanı, "Sizinle bitmez. SDG de bıraksın" diyor..

Barış istediklerini ilan eden akademisyenlerden tık yok..

Yoksa, silah bırakılmasından rahatsız mısınız

"Barış" dediğiniz şey, aslında PKK'lı teröristleri kurtarmaya yönelik bir çaba mıydı

Amacınız "kimsenin ölmemesi" değil, "PKK'lı teröristlerin ölmemesi" miydi

Onun için mi sizleri, asker-polis cenazelerinde göremiyorduk..

Onun için mi, PKK'lı teröristler etkisiz hale getirildiğinde, "kimyasal silah" dahil, her türlü iftira ile açıklamalar yapıyordunuz da..

Askere, polise yapılan saldırılarda, kılınız kıpırdamıyordu

Onun için mi, sivil insanların bulunduğu alanlarda patlatılan bombalar için, "Bu yapılan vahşettir" açıklamasını yapamıyordunuz

Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi'nin kimin silahından çıkan kurşun olduğu belirsiz ölümünü her yıl tekrar tekrar kınıyordunuz da, Elçi'ye isabet eden kurşunlardan yarım dakika öncesinde, sokağın başında PKK'lı teröristlerin şehid ettiği üç polisin adlarını bile, hayatınızda bir defacık olsun anmak niçin istemiyordunuz

Konuşun öğretim üyeleri..

Konuşun baro başkanları..

Konuşun tabipler odaları başkanları..

Bunlarla birlikte yol yürüyen CHP milletvekili Sezgin Tanrıkulu konuş..

DEM ile kent uzlaşısı yaparak, belediye başkanlığı seçimlerini kazanmak isteyen CHP'liler..

Cumhurbaşkanlığı seçimini, HDP ile kurdukları ittifak ile ülkenin yönetimine gelmek isteyen CHP'liler, konuşun..

"YPG mi bize saldıracak" diyen CHP'liler, bakın görün, PKK silah bırakıyor, ama SDG ayak diretiyor..

Sayın Bahçeli, herkesi şaşırtıyor.

Çok büyük bir tehlikeyi önlemek için, büyük risk alıp, "DEM dışından vekillerin de İmralı'ya gidebileceğini, bunda bir sakınca olmadığını, ama ordan SDG'nin tasfiyesi ile ilgili mesajı getirmeleri gerektiği"ni söylüyor..

Niye ortalık sessizliğe bürünmüş

PKK'lı teröristler özerklik ilan ettiğinde, onlara hadleri bildirilmek üzere yapılan operasyonlarda, taaa Newyorklar'dan, buradaki bildirilere imza atan Yardımcı Doçent Aslı Iğsız, nerdesin

Babanız Hasan Iğsız'a mı devrettiniz, bu işleri..

O şimdi fırsat kollamakla meşgul, "Şehidleri sattılar" demek için bu yönde bildiri hazırlamak için mi çalışmalar yapıyor

Dickinson College'den Doç. Dr. Ebru Kongar hanımefendi, nerdesiniz

Özerlik ilan eden PKK'lı teröristlere yapılan operasyonu, "Bu kasıtlı ve planlı kıyım" diyerek tanımıyordunuz..

Nerdesiniz, sayın Bahçeli haftada bir yeni çağrı yapıyor.. "Silahlar bırakılsın. barış olsun" diyor..

Siz nereye saklandınız

Yoksa, "Benim görevim PKK'lı teröristlere yönelik operasyonları önlemekti.. Şimdi PKK silah bırakıyorsa, ben bu gelişmeye niye destek vereyim ki.. Şimdi babam Emre Kongar'ın Cumhuriyet gazetesindeki köşesinden sahneye çıkması lazım.. 'Anayasa değişikliği karşılığında, PKK'ya silah bıraktırılıyor, bu yanlış bir anlaşma' diyerek, silah bırakılmasını eleştiren bildiri hazırlaması lazım. Bu işler böyle, kimi zaman babalara düşer görev, kimi zaman kızlara.. Ama hep yaptığımız, vatansever insanları karalamak, ülkesini seven insanları suçlamaktır"