Müslümanların şu rezil durumlarına bakar mısınız!
Sadece ve sadece, "Size petrol satmıyoruz" deseler.
Amerikası da, Almanyası da, İngiltere'si de, Fransası da, İsrail'i de hepsi dize gelecek.
Ama ne Suudi Arabistan'ı, ne de diğerleri böyle bir resti çekmiyorlar.
Çekemiyorlar.
İsrail de şımardıkça şımarıyor.
Amerika'yı da arkasına almasının cesaretiyle.
Gazze'de öldürdü, soykırım yaptı.
Ne Birleşmiş Milletleri harekete geçirebildik..
Ne de kendimiz bir şey yapabildik.
İsrail, Suriye'de vurdu.
İsrail, İran'da vurdu.
Şimdi Lübnan'da katliam yapıyor.
İran'ın Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi, şaibeli bir helikopter kazasında şehit edildi.
İsrail'in cinayetiydi.
"Canım İranlılar da çok çapaçul. Cumhurbaşkanı böyle bir helikopterle mi taşınır" diyerek İranlıları suçladık.
Hamas'ın lideri Heniyye, İran'da şehit edildi.
"İran'daki satılmış ajanlar Heniyye'nin kuyusunu kazdı" diyerek yine İranlıları suçladık.
Hizbullah'ın birçok komutanı şehit edildi.
Şimdi Hizbullah'ın tepesindeki Nasrullah'ın şehit edildiği bildiriliyor.
İran'ın dini lideri Hamaney'in ise çok çok çok gizli bir yerlere, İsrail'in gözü dönmüş saldırganlığı sonucu vurulmaması için kaçırıldığı söyleniyor.
Aman ya Rabbi.
2 milyara yakın Müslüman nüfus seyrediyor.
Yedi milyonluk, İsrail öldürdükçe öldürüyor.
Ama içimizi daha çok acıtan, ne biliyor musunuz.
Müslümanlar arasındaki bölünmüşlük.
Bugün dahi hâlâ, içimizdeki bazı kardeşlerimiz, "İsrail ile İran, birbirlerini besliyorlar. Onlar birbirlerine asla zarar vermezler" algısını sürdürmeye çalışıyorlar.
İran'ın Cumhurbaşkanı öldürüldü, aklımız başımıza gelmedi.
Heniyye, İran topraklarında şehit edildi, "yok canım yok, danışıklı dövüş" demeye devam ettik.
İran misilleme yapacağını söylediğinde, "Allah soykırımcı katillere karşı yardımcınız olsun, soykırımcılara karşı attığınız bir, bin olsun" demeyi boş verdik. Çocuk katili soykırımcılara karşı atılacak her adımda, her kim olursa olsun başarılı olması için dua etmeyi boş verdik.
Elleri bağlı seyreden Müslümanlar olmanın ezikliği ile "hiç mi olmasın sabah namazına kalkıp, namaz öncesi ve sonrası dualarımız mazlumların hakkını almak için, canını ortaya koyanlara" demedik.
İçimizden kimileri, utanmadan "boşverin palavrayı, İran İsrail'e misilleme falan yapmaz, yapamaz" diyerek moral bozdu.
Şimdi geldiğimiz noktada sevinelim mi!
Nasrullah da şehit edildi, "yaşasın İsrail" mi diyelim!
Gazze'deki çocukları öldürdü..
Lübnan'dakinden devam ediyor..
Suriye'ye sıra geldi..
Sonra da İran'daki çocuklar hedefte..
Ve en nihayetinde de Türkiye..
Oturup sıramızı mı bekleyelim.
Gazze'deki Sünniler hedefte, sonra Lübnan'daki Şia hedefte ve sonrasında da İran'daki Şia hedefte.
Sünni veya Şia, hepsi Müslüman..
Hatta.. "Hepsi mazlum insanlar, hepsi insan" diyerek sahip çıkmamız gerekenlere, küçük ihtilaflar sebebiyle sırtımızı dönüp, İsrail'in katliamına sessiz kalmanın sonu..
Türkiye'deki Sünnilerin hedef tahtasına konulması.
Nasıl bir cinnet yaşıyoruz.
Nasıl bir akıl tutulması içindeyiz.
Lübnan ve İran'dakiler şehit edilince biz sevinelim.