Mezardaki gazeteciye saldır,sonra da "Vicdan Hoca" ol!
ALİ KARAHASANOĞLU
Balıklı Rum Hastanesi'nde bir profesör, sahte reçete yazmak ve devamında suçlardan tutuklanmış.
Devletin zarara uğratıldığı belirtiliyor.
Avukatı, müvekkilinin suçu işlemediğini ispat sadedinde, ilgili savcılığa, tutuklamayı gözden geçiren hakimliğe dilekçe verip, "Müvekkilemin suç işlediği iddiası yanlıştır. İşte delillerimiz. İşte savunmalarımız" diyeceğine..
Sözcü gazetesine demeç veriyor..
"Vicdan Hoca kimlerin ayağına bastı" diye soruyormuş gibi yapıyor..
63 yaşındaki profesörün, bugüne kadar iki kişi hakkında verdiği raporu öne çıkarıp, devleti zarara sokmakla suçlanan müvekkilesini aklamaya çalışıyor..
Neymiş, müvekkilesi Ayten Erdoğan, Hüseyin Üzmez aleyhine rapor hazırlamış..
Avukat, olayı bile bilmiyor.
Açık açık uyduruyor..
Ayten Erdoğan, rapor hazırlamış da, savcılığa yollamış. Sonrasında Hüseyin Üzmez tutuklanmış gibi algı yapıyor.
Hüseyin Üzmez, FETÖ mağduru bir gazeteci-bir hukukçudur..
FETÖ'nün kumpası ile cezaevine konulduktan aylar sonra Ayten Erdoğan'ın ismi, o dosyaya girmiştir.. Ayrıca Ayten Erdoğan, tek kişilik bir rapor hazırlamış değildir.. Rapor heyet halinde verilmiştir. Maalesef o tarihde FETÖ'nün hemen her yerdeki hakimiyeti gibi, Adli Tıp'daki hakimiyeti de, raporda etkili olmuştur.
Ama şunu rahatlıkla söyleyebiliriz:
Kendilerine gelince, bu ülkede hemen her apartmanda bir mağduru olan 28 Şubat'ın vicdansız generallerinin, FETÖ'cü savcılar tarafından açılan davalarla haksız yere mahkum edildiğini ileri süren vicdansız başörtü yasakçıları.. Dindar karşıtları..
Sıra Hüseyin Üzmez'e gelince, apacık ortada olan FETÖ kumpasını, görmezden geliyorlar..
Onlara hatırlatayım, Hüseyin Üzmez'i derdest eden adliyenin başsavcısı, FETÖ'den kaçtı..
Ama ben, sadece bu veri ile Üzmez'in kumpas mağduru olduğunu söylemiyorum. FETÖ'cü savcılar da, bozuk saatin bir günde iki defa doğruyu gösterme ihtimalinin olduğu gibi.. Ki, 28 Şubat davasını açtıklarında, bozuk saat gibi, tesadüfen doğruyu göstermişlerdir.. Ama Üzmez dosyasında, bilerek, kumpası kurmuşlar ve cezaevinde 83 yaşına kadar kalmasını sağlamış, orada vefat etmesini seyretmişlerdir..
Yanlış okumuyorsunuz..
Bir gazeteci, bir hukukçu, 83 yaşına kadar, FETÖ kumpası ile cezaevinde kalıp, orda vefat etti.. Biz sorumlularını Allah'a havale ettik..
Ama onlar o kadar vicdansız ki..
İşledikleri suçların üzerine örtmek için, Hüseyin Üzmez ismini öne çıkarıp, mezardaki insana bile saygılarının olmadığını ispatlıyorlar..
Biz, o tarihlerdeki yazılarımızda, onlarca delille, Üzmez'in kumpas mağduru olduğunu ispat ettik. Ama mezarında bile kendisini rahat bırakmak istemeyen vicdansızlar, "Vicdan Hoca" başlığı ile vicdan kasarak, suç işlediği öne sürülen birisini, "Üzmez'i cezaevine koyduran hoca" diyerek, cezaevinden çıkarmaya çalışıyorlar..
Neymiş, savcılık "120 milyon yolsuzluk var" demiş. Ama gerçekte yolsuzluk miktarı "120 bin TL" imiş..
Suçların tanımı yapılırken, kanun maddelerine miktar sadece ağırlaştırıcı sebep olarak eklenmiş olabilir..
Yolsuzluk, yolsuzluktur..
120 bin TL de yolsuzluktur.. 120 milyon TL de yolsuzluktur..
Ama bakıyorsunuz, bu savunmaları bile, büyük ihtimalle yalan çıkacak. Çünkü ne sorgu tutanaklarını, ne savunma dilekçelerini, ne tespit raporlarını paylaşmıyorlar..
Kendi kendilerine, "savcılık böyle dedi, böyle çıktı" iddiası ile tahliye kararı çıkarmaya çalışıyorlar..
Ayten Erdoğan'ın avukatı Çağrı Bağatur'a hodri meydan diyorum..
Yollasınlar dosyasını, gerçekten sadece 120 bin TL'lik bir yolsuzluk var ise.. Bununla ilgili geri ödeme yapılıp, kamu zararı karşılanmış ise.. Sadece ortada bir usulsüzlük kalmış ise.. Onun da cezası sonradan verilecek olsa bile, şimdilik tahliye edilmesi gerektiği konusunda, biz de kendilerine destek verelim..
Ama, iddia ile ilgili hiçbir belgeyi medyaya aktarmayan avukatlar, bir de savcılığı iftira atmakla suçlayıp, arkasından da, laf kalabalıklığı ile sanki birisinin intikamı alınmak isteniyormuş gibi algı da yaparak, sonuç almaya çalışıyorlar..

20