Mehmet abiyi değil Mehmetçiği gönderelim

Mehmet abiyi değil Mehmetçiği gönderelim

ALİ KARAHASANOĞLU

Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Gazze'ye Sumud filosu ile insani yardım götürmeyi amaçlayan aktivistlerin içinde yer alan Saadet Partisi Milletvekili Mehmet Atmaca'yı göstererek, "Bir dahaki sefere, Gazze'ye Mehmet abiyi değil, Mehmetçiği gönderelim" demiş.

Ben de diyorum ki, bir daha ki sefere değil, hemen şimdi, Gazze'ye Mehmetçiği gönderelim. Bizim de gönülden isteğimiz bu.

Bizim de gönlümüzden geçen bu da.

Peki sizin ortağınız CHP'yi ne yapacağız.

Ortağınız CHP, 'Mehmetçiği Araplar için tehlikeye attılar' dediklerinde, siz cevap verecek misiniz..

Yoksa "biz Mehmetçiği Gazze'ye gönderene kadar görevliydik, bundan sonrasının görevini CHP yerine getirecek" deyip, kenara mı çekileceksiniz..

Ellerinizi ovuşturarak, alnı secdeli cumhurbaşkanını devirmek için, son vuruşu CHP'lilerin yapmasını mı bekleyeceksiniz..

Gazze'deki çocukların bizim için önemi ne ise, Suriye'deki çocukların da, bizim için önemi odur.

Suriye'deki çocuklar Türkiye'ye geldiklerinde, onları topluca sınır ötesine gönderme iddiasındaki Kemal Kılıçdaroğlu'nu cumhurbaşkanı yapmaya kalkışanlar bize Gazze'deki çocukları savundukları iddiasıyla gelmesinler.

Siz, Suriyeli çocukları Esed'in toplu katliamlarına terkedin.

Suriye'den Türkiye'ye gelmek isteyenler için, Zafer Partisi'nin ırkçı Genel Başkanı Ümit Özdağ'ın "sınır kapılarını kapatın, hiç birisini almayın" şeklindeki çağrısına tek bir cevap vermeyin.

Sonra "Gazze'deki çocuklar ölüyor, Mehmetçik niye gitmiyor" diye algı yapın.

Samimiyseniz cevap verin.

Gazzeli çocukların, Suriyeli çocuklardan ne farkı var

Gazzeli çocuklar ölmesin, eyvallah.

Ama bunu bize, Suriyeli çocuklar öldürülürken katil Esed'den yana tavır alan, CHP ile işbirliği içindeki arkadaşlar söylemesin.

Katil Esed'den yana olmayı bir kenara bırakın, Ahmet El Şara yönetiminde bir tane çocuk katledilmediği halde, alnı secdeli bu cumhurbaşkanına da aynı ekip utanmadan karşı çıkıyor.

Neymiş, "Amerikan planı gereği Ahmet el Şara Suriye'nin cumhurbaşkanı olmuş."

İddianız doğru değil ama.

Şunu da söylemeden geçemeyeceğim:

Sen; on aydır Suriye'de çocuk katliamı yapılıyor mu, ona bak.

Suriye'de yeni yönetim, sivil halka karşı bir silahlı saldırıda bulunuyor mu, işkenceye tabi tutuyor mu, ona bak.

Savunduğunuz zalim Esed, on yılda 600.000 insanı katletti. 10 milyon Suriye'liyi ülkesinden göç etmek zorunda bıraktı. Beğenmediğiniz Ahmet el Şara dönemindeyse, değil yıllık 60.000, değil aylık 6000 insan, 10 ayda 10 Suriyeli bile öldürülmedi. Suriyelilerin başka ülkelere göç etmesini boşver, eski dönemde Suriye'den başka ülkelere göç edenler geri dönmeye başladılar.

Türkiye'deki CHP'liler ve Saadet Partililer, eski yıllarda sergiledikleri Esed'den yana tavırları sebebiyle, aslında bugün sokağa bile çıkamamaları gerekir.

Düşünsenize bu iki partinin de yöneticileri, "Esed giderse, Suriye bölünür" diyorlardı. Onun için de Suriye içerisindeki yüz binlerce insanın öldürülmesini mazur görüyorlardı.

Esed gittikten sonra on ay geçti.

Bugün ise; söyledikleri söyleyecekleri sadece şu; düne kadar cezaevindeki Ahmet El Şara şimdi nasıl oldu da cumhurbaşkanı oldu.

Siz sonuca baksanıza.

Cezaevindeki adam bile Suriye'yi bölünmekten kurtarıyor ve tek kişinin bile kılına zarar verilmiyor.

Sizin savunduğunuz katil Esed ise, yüz binlerce Müslümanın katili olduğu halde, saygıda kusur etmiyorsunuz.

Utanmadan o Esed'i bize övenlere soruyorum:.

Netanyahu ile Esed arasında ne fark var.

Birisi Yahudi, birisi kağıt üstünde Müslüman.

Kağıt üstündeki Müslümanlardan yana mı olmak zorundayız.

"Katil ise, ikisinin de canı cehenneme" diyemiyor muyuz.

"Halkına karşı toplu katliam yapmayan kişi kim ise, o bizim için makbuldür" diyemiyor muyuz.

Ahmet El Şara'ya bir kusur bulamayınca, "Amerika'nın adamı"