Akit gazetesi günlük olarak yayın hayatına başladığında, Anayasa Mahkemesi Başkanı Yekta Güngör Özden'in "Laik olmayan, insan bile değildir" cümlesi çok tartışılmıştı..
"Ben laik değilim, bana hayvan mı demek istedin" diye isyan edenlerden..
Bir yüksek mahkemenin başkanının, böylesine nefret ettirici bir üslup kullanmasının yanlışlığına kadar, nice itirazlar geldi, ne tartışmalar yaşandı..
Elhamdülillah ki; bugün başörtü yasağının laikliğin bir gereği olduğu sahtekarlığına imza atan despot anlayış, yerini özgürlükçü bir anlayışa bırakmıştır..
Elhamdülillah ki; bugün Anayasa Mahkemesi başkanı, toplumu birbirine düşürücü açıklamalar yerine, "Adalet"i üstün tutan, "Hakkın yerine getirilmesinin önemi"ne işaret eden, "zalimin zulmünün ilanihaye sürmeyeceği"ni hatırlatan bir bakış açısını tercih etmektedir.
Evet, Metin Kıratlı'nın, Anayasa Mahkemesi üyeliğine seçilmesi sebebi ile yapılan yemin töreninde, Mahkeme başkanı Kadir Özkaya, Kur'an-ı Kerim'den, evrensel hukuk ilkelerini hatırlatan ayetlerin mealini vererek, hepimizi uyaran bir konuşma yaptı..
Cumhuriyet gazetesi, hemen kafayı çıkardı..
"AYM töreninde Kur'an vurgusuyla yemin töreni" başlığını attı.
Haber metninde de, Özkaya'nın sık sık Arapça terimler kullanması Kur'andan ayetlerle örnekler vermesi dikkat çekti" ifadelerini kullandı.
Cumhuriyet'in eski, dini kavramlara saygısız yaklaşımı yoktu ama.
İnce ince göndermeler yapıyordu.
Oysa..
Anayasa Mahkemesi Başkanı Kadir Özkaya ne demişti
"Yüce Kitabımız Kur'an-ı Kerim'de Lokman Hekim'in oğluna yönelik tavsiyelerine ilişkin ayette "Evladım, yaptığın iyilik veya kötülük hardal tanesi ağırlığında bile olsa, bir kayanın içinde saklı da olsa, göklerin veya yerin herhangi bir noktasında bile bulunsa, Allah onu çıkarıp ahirette karşına getirir. Çünkü Allah her şeyi bütün incelikleriyle bilir, her şeyden hakkıyla haberdardır" denilirken, bir başka yerde de "Kıyamet gününde öyle doğru, öyle hassas teraziler kurarız ki kimse en küçük bir haksızlığa uğratılmaz. Bir hardal tanesi kadar (hardal tanesi ağırlığında, iyi ya da kötü, basit bir şey) bile olsa yapılanları (her şeyi) getirir tartıya koyarız. Hesap sorucu olarak biz yeteriz" denilmektedir."
Ne kadar önemli bir hatırlatma..
Tam da, 8 yaşındaki Narin Güran'ın öldürülmesi ve sonrasında cinayeti kimsenin üstlenmediği bir ortamda, "kıyamet gününde kurulacak hassas terazi" hatırlatması..
"En küçük bir haksızlık yaşanmayacağı" hatırlatması..
Ne kadar önemli.
Nisa Suresi'nin 135. ayeti de, Anayasa Mahkemesi Başkanı'nın, evrensel hukuk ilkesi olarak hatırlattıklarından.
Ayet-i kerimede şöyle buyuruluyor:
"Ey iman edenler! Kendinizin veya anne babanızın ve akrabanızın aleyhine bile olsa adaleti ayakta tutun, Allah için şahitlik eden kimseler olun. (İnsanlar) zengin olsunlar, yoksul olsunlar Allah onlara sizden daha yakındır. Öyleyse siz hislerinize uyup adaletten ayrılmayın. Eğer adaletten sapar veya üzerinize düşeni yapmaktan geri durursanız bilin ki Allah yaptığınız her şeyden haberdardır."
Toplumumuzdaki adalet duygusunun yerleşebilmesi, hakkın üstün tutulması için, ne kadar önemli bir uyarı..
Yakınlarınızın aleyhine de olsa, adil şahitler olma yönündeki bu emir, yine hatırlatmış olalım, Nadir Güran cinayeti özelinde, bize ne kadar önemli bir emir olduğunu göstermiyor mu
Kimseden korkma.. Kimsenin lehine veya aleyhine olacak diye, doğruları söylemekten vazgeçme..
Gazze'de İsrail'in sürdürdüğü soykırım da, Anayasa Mahkemesi Başkanı'nın gündeminde..
Şöyle diyor Özkaya:
"Gazze başta olmak üzere dünyanın dört bir yanında sergilenen zulme, insan hak ve özgürlüklerine ilişkin ihlallere, çocuklar ve kadınlar başta olmak üzere mağdur ve mazlum insanlara karşı yapılan insanlık dışı muamelelere gözler ve vicdanlar kapatılmamalıdır."