Kurtulmak yok tek başına: Batacaksınız, Özgür Özel'le Hüseyin Çelik ile!

Kurtulmak yok tek başına: Batacaksınız, Özgür Özel'le Hüseyin Çelik ile!

ALİ KARAHASANOĞLU

Önce Kurban Bayramınızı tebrik edelim..

Tüm dünya Müslümanları için, hayırlara vesile olmasını, Cenab-ı Hak'tan niyaz edelim..

Özellikle Gazze'deki soykırımın son bulması için, Allah'ın yardımını dileyelim..

"Bayram günü, yine siyasete mi giriyorsun, yine mi Ekrem, yine mi rüşvet, yine mi yolsuzluk" itirazlarına kulak asmadan, aktüel konularımızı dillendirmeye devam edelim..

Çünkü biliyorum ki, Gazze'nin çözümü de, Türkiye'deki yolsuzlukların bitirilmesine bağlıdır.. Her fırsatta din karşıtlığını tekrarlayanların, bu toplumda sözü geçen kişiler olmasına nokta koyulmasına bağlıdır..

Hamas'a terör örgütü diyenlerin, siyasette yeri kalmayana kadar, mücadelemizle ancak, Gazze'deki soykırımın da biteceğini, bilmemiz gerekir.

Şehid Heniyye'nin afişini indirenlerin, belediye başkanı seçildiği bir atmosferin nihayete ermesi ile Gazzelilerin de özgürleşeceğine inanmamız gerekir..

Bu bakış açısı ile aktüel konumuza geçelim.

Bakmayın siz, Özgür Özel'in yüksek perdeden yaptığı açıklamalara, savcıya yönelik tehdit mesajlarına..

İş çözülüyor..

Suçlar artık itiraf ediliyor.

Ekrem'in; artık yolsuzlukları savunacak nefesi kalmadı..

Son olarak, Ali Nuhoğlu'nun da, etkin pişmanlıktan yararlanmak üzere ifade verdiği ve bu kapsamda ev hapsi şartı ile cezaevinden tahliye olduğu açıklandı.

Ali Nuhoğlu ismi, çok önemli..

Suçlamaların en eskisi, ve kamuoyuna açıklananların içindeki en yüksek miktarlısı..

Aynı zamanda vatandaşımızın da en yalın şekilde anlayacağı yolsuzluk, üç villayı değerinin 1'i bedel ile Ekrem İmamoğlu'nun aile şirketine, alınan ihaleler sebebi ile devredilmesi olayı idi..

Düşünebiliyor musunuz

Üç villa 15 milyon TL.

Bir tanesi 5 milyon ediyor.

Ve o 5 milyona alınan bir villa, devir tarihinden bir ay sonra, 6 milyon nakit bedel ile 1 yıllığına kiraya veriliyor.

Tapu sizin oluyor. Tapu bedeli olarak verdiğiniz (Ki onun da verildiğini sanmıyorum) miktarın 1 milyon TL de fazlasını, bir yıllık kira bedeli olarak, anında tahsil ediyorsunuz..

Böyle bir alışverişi, Ekrem İmamoğlu tarafı yapar da. Bir Karadenizli olarak, böyle avantajlı bir ticareti, Ekrem yapar da.

Ali Nuhoğlu da Karadenizli olduğuna göre..

Onun aklı ile alay etmek olur, bu satımın gerçekten 15 milyon TL üzerinden yapılmış olabileceğine inanmak.

1.5 milyar TL'lik üç villanın, 15 milyona satılmış olabileceğine inanmak için, saflığın da ötesinde, biraz aptal olmak gerekir.

Neyse ki, eldeki somut delillerin yanısıra, Ali Nuhoğlu'nun itirafları da, savcılık dosyasına eklenmesi ile konu çözülüyor gibi..

Böylece, "Cumhurbaşkanı adayı olduğu için, Ekrem İmamoğlu'nun başına bunlar geldi" diyen, Hüseyin Çelik'ler..

Onunla birlikte hareket eden muhafazakar mahallenin isimleri de nasıl bir tezgaha geldiklerini, yakın tarihde görüp, yaptıkları açıklamalardan pişmanlık duyacaklardır..

"Biz kimlere sahip çıkmışız.. Allah, başsavcıdan razı olsun. O başsavcının suçların üzerine gitmesi konusunda devletin desteğini esirgemeyen Cumhurbaşkanımızdan Allah razı olsun" diyeceklerdir..

Başka türlüsü nasıl olabilir

Nereye el atsanız, vıcık vıcık milyon dolarlar.. Rüşvetler.. Lüks hayatlar. Toplumun büyük kesiminin rüyasında göremeyeceği yüksek miktarlarda kira ödemeleri.. Lüks arabalar.. Yurtdışına sürekli ailecek tatil gezileri..

Sadece en tepedekiler değil..

Halkla İlişkiler Müdürünün bile hayatı, Ekrem İmamoğlu'nun İBB Başkanı seçilmesi ile tümden değişiveriyor..

Ama söyleme baktığınızda, "16 milyon İstanbullu için çalışıyoruz" diyorlar..

28 Şubat sürecinde ortaokul öğrencileri okulun çatısında Cuma namazı kıldı diye, "Okulda namaz" başlığı ile küçücük çocukları, sanki bir suç işlemişler gibi medyada afişe eden Uğur Dündar'lar..

Bu Ekrem İmamoğlu'nu karşısına alıp, ağzı açık dinliyordu..

"Düşünebiliyor musunuz Uğur bey, ilk defa bizim başkanlığımızda, belediye meclisinin çalışmaları canlı olarak ekranlardan izlenebiliyor. İhaleler canlı olarak veriliyor."

Şu mübarek bayram günü, kendimi sınırlamaya çalışıyorum.

Kendimi, kötü bir bir ifade kullanmamak için tutmaya çalışıyorum..

Ama lütfen..

Uğur Dündar isimli, yaşı 80'i geçmiş adamın bugün çıkıp, "Ben bu adamın belediye toplantılarının, ihalelerinin artık canlı yayında tüm İstanbullulara aktarıldığı yalanının söylenmesine aracı olmuştum. Otel lobilerindeki kameraları bile kapatan bu hokkabaza alet olduğum için üzgünüm.. Otellerin kral dairelerinde işadamları ile yapılan görüşmelerde el değiştirecek bavul dolusu dolarların üzüntüsü içindeyim.. Haydi o bavulların içinde dolar olmadığını varsayalım.. Jammer olduğunu kabul edelim. Ama şeffaflık getirdiğini iddia eden bir belediye başkanının, belediye binasında yapması gereken görüşmeleri, otel odalarında, Jammer ile de tedbir alarak yapmasının, hiçbir mantıklı izahı olamaz. Özür dilerim. Pişmanım"