Keşke arkasında saf tutup, "iyi bilirdik" diyebilseydik
Keşke arkasında saf tutup, "iyi bilirdik" diyebilseydik
Ali Karahasanoğlu
Keşke arkasından saf tutsak, imam efendi sorduğunda, "iyi bilirdik" diyebilseydik.
Altan Öymen, önceki gün entübe edilmişti, dün de ölüm haberi geldi.
Ardından güzellemeler..
Gerçeklerle örtüşmeyen, "özgürlüklere saygılıydı", "demokrat bir gazeteciydi", "seçmen iradesine saygılı bir siyasetçiydi" güzellemeleri.
Daha ölüm haberi gelir gelmez, aklımızla alay edercesine, gerçeklerin üzerini örten samimiyetsiz değerlendirmeler.
"Koskoca Altan Öymen ve odasında sohbet ettiği çocuklar" başlığı ile yazılan yazılar.
Bu başlığı atan arkadaş, aynı Altan Öymen'in başörtülü öğrenciler için yazdıklarını da, acaba hiç okumuş mudur
"Türkiye'nin en kıdemli gazetecisiciydi, eski CHP Genel Başkanı Altan Öymen hayatını kaybetti" başlığını atan arkadaşlar..
Altan Öymen'e en kıdemli gazeteci sıfatını yükleyen bu arkadaşlar, Akit gazetesi hakkında yüzlerce ceza davası ve tazminat davaları açılırken, bu büyük gazetecinin "basın özgürlüğü nereye gidiyor" sadedinde tek bir satır kaleme almadığını fark etmişler midir acaba
"Gazetecilikten yazarlığa, milletvekillikten bakanlığa ve genel başkanlığa. 93 yıllık bir ömür. Altan Öymen kimdir" başlığı atan sözde gazeteciler.
18 yaşındaki üniversite öğrencisi kızların başındaki örtüyü yasaklatmak için çırpınan bir siyasi partinin vazgeçilmez olan bu adamının, "yasakçılıktan bağnazlığa, despotluktan tahakkümcülüğe" varıncaya kadar dolu dolu günah defterini de yazmaya cesaretleri var mıdır acaba
Bir internet sitesi şöyle başlık atmış: "Ömrünü demokrasiye, basın özgürlüğüne ve halkın hakikatle buluşmasına adayan Altan Öymen için taziye mesajları."
Hangi demokrasi
"PKK'nın uzantısı partiye özgürlük isteyen, ama başörtünün serbest olması için kanun teklifi veren partiye ise kapatma normaldir" diyen demokrasi mi
Hangi basın özgürlüğü
Cumhurbaşkanını suikastla tehdit eden ahlaksızların sözlerinin basın özgürlüğü kapsamında kaldığını iddia edip, İmam Hatip mezunlarının üniversite giriş imtihanında puanlarının silinmesinin hırsızlık olduğunu söyleyen Akit'e ceza verilmesinin normal olduğunu savunabilen bir basın özgürlüğü mü
93 yaşına kadar yaşamış bir insanın, belki bazı dönemlerinde gelgitler yaşamış olsa da, yılların getirdiği birikimle, en azından son yıllarında, "Dindarlara yönelik önyargılarımız yanlıştı. Başörtüye karşı tavrımız yanlıştı. Bizden sonraki nesile hem daha hoşgörülü, hatta hoşgörü de biraz bu konuda sorunlu bir kavram, daha saygılı bir tavır sergilemeleri tavsiyesinde bulunuyorum" demesini beklemekte haksız mıyız.
Altan Öymen bunları diyebilseydi.
"Cumhuriyet Halk Partisi, hiç kimsenin dini inancının baskı altına alınmasında rol oynamamalı. 93 yıllık hayat; başkalarının inancının da saygı ile karşılanması ve hiçbir şekilde engellenmemesi gerektiğini bana öğretti. Partime de bunu tavsiye ediyorum" diyebilseydi.
Biz de ölümünün arkasından, camide kılınacak cenaze namazında saf tutsak ve "İyi bilirdik, haksızlık etmezdi, haksızlık edenlere tavır gösterirdi" diyebilseydik.
CHP içerisinde her ne kadar, sert bir söylem sahibi isim olarak gösterilmese de, hümanist, barışçıl, demokrat bir siyasetçi olarak kendisinden bahsedilse de, yazdıkları/söyledikleri aklımıza gelip, biz de hiç sormasaydık: "gerçekten, acaba öyle miydi"
Erbakan hocadan başlayın, gazeteci Mehmet Şevket Eygi'ye kadar, Tayyip Erdoğan'dan Şevki Yılmaz Hoca'ya kadar onlarca siyasetçinin/gazetecinin/düşünürün cezalandırılması için kullanılan Türk Ceza Kanunu'nun eski 312. maddesi için, "bütün demokrat ülkelerde bu madde vardır" demeseydi. Dediyse de, "o tarihte yanlış yaptık" itirafında bulunabilseydi.
Parti kapatmaları konusunda, PKK'nın uzantısı siyasi partiler için demokrat, ama Refah Partisi'ne sıra gelince, "AİHM de insan haklarına aykırı bir durum görmedi" tavrı sergilemeseydi.
Başörtü konusunda, kendisini "hümanist" olarak tanıtmanın da etkisi ile..
"İnsan sevgisini, dindarları bile aşacak şekilde (!) içselleştirmiş bir profil ile karşımıza çıkma" noktasında tutarlı davranmak için.
Hem siyasetçi hem gazeteci kimliği ile yılların da tecrübesini ekleyerek, kıldan tüyden sorunların büyük devletlerin politikalarında devasa iç kavgalara sebebiyet vermemesi gerektiğini, gençlere tavsiye etseydi..