"İmralı'ya bir iki, bir iki" diyenlerin sahtekarlığı

"İmralı'ya bir iki, bir iki" diyenlerin sahtekarlığı

ALİ KARAHASANOĞLU

İlk cümlem şu olsun: "İmralı'ya gidilmesine gerek yok!"

İkinci cümlem de şu olsun: "İsrail'in büyük bir iştah ile Suriye'de terör devleti kurdurma hevesi devam ederken, bizim ulusalcı emekli generallerimiz bile 'O iş çoktan bitti. Suriye 5'e, 55'e, 75'e çoktan bölündü" dedikleri bir konjonktürde..

Ahmet El Şara, Suriye'yi, tam da Türkiye'nin istediği şekilde tek devlet olarak kurguladığı bir noktada..

Teröristbaşı Abdullah Öcalan ile Komisyon üyelerinin görüşmesinden, hem PKK'yı silah bıraktırma açısından bir ileri adım, hem de YPG'yi de silah bırakmaya ikna noktasında bir katkı sunabileceğine dair yüzde 1 demiyorum, binde 1'lik bir ihtimal var ise..

Ki, bu yönde çok güçlü açıklamalar var..

İmralı'ya gidilsin..

Benim gönlümden ne geçer

DEAŞ gibi Amerika'nın kurduğu bir örgüt ile dişe diş mücadele edilip, nasıl başarılı olundu ise..

CIA'in kuklası FETÖ ile ölümüne bir mücadele yapılıp, nasıl başarılı olundu ise..

PKK ile de, benzeri bir mücadele ile başarılı olunsa idi..

Ama, yıllardır dış güçlerin beslediği PKK, ulusalcı emekli generallerin bile taltiflerine layık görülüyor ise..

İsrail, bu aparatı kullanmak için, her türlü kirli ilişkiyi kendisine mübah görüyor ise..

PKK ile dişe diş mücadele yerine..

Silah bırakmaları şartı ile şu an yürüyen sürecin de, şeytanlaştırılmaması gerektiğine inanıyorum..

Bu çerçevede hatırlatayım..

CHP dünkü komisyon oylamasına katılmadı.

İmralı'ya gidecek heyete de üye vermeyeceğini açıkladı..

Şimdi Sezgin Tanrıkulu'nu arıyor gözlerim..

PKK elinde silah ile askerimize saldırırken, "Ne olur görüşmelerle bu iş çözülse" diyen ve hümanist bir yaklaşım gösteriyormuş gibi yapan Sezgin Tanrıkulu..

Şimdi çıkıp, "Partimin yaptığı densizliktir. Terbiyesizliktir. Ülkede kan akmasını istemektir" demelidir.

Bunu söylemiyorsa, dün PKK silahlı mücadele yaparken, "Görüşerek terörü bitirelim" yaklaşımında da samimi olmadığı, gerçekte PKK lehine işlerin kotarılması için algı yaptığı hatırlatmamıza, itiraz hakkı olmaz.

Gördünüz mü Millet İttifakı'nı..

Çil yavrusu gibi dağıldılar..

Millet İttifakı'nın 7 bileşeni, nerede ise 7 parça oldu..

Bunlar hep birlikte, Kemal Kılıçdaroğlu'nu cumhurbaşkanı seçtirmek için yola koyulmuşlardı..

İyi Parti, komisyona bile üye vermedi. Ayrıştı..

Millet İttifakı'nın diğer bileşenleri komisyona katıldılar..

Ama İmralı'ya gitme konusunda, CHP bu sefer, oylamaya bile katılmadı.. O da ikinci aşamada yoldan ayrıldı..

DEM hem komisyona katıldı, hem de dünkü oylamada "evet oyu kullandı. Kent uzlaşısı yaptığı partilerden ayrıldı..

Saadet ve Gelecek Partisi daha ilginç..

Bu kadar önemli, bu kadar tartışılan bir konuda fikirleri yokmuş ki, çekimser kaldılar..

Darmadağın oldular..

Bununla da kalmadı..

Gelecek Partisi'nin milletvekili Mehmet Emin Ekmen, partisi çekimser oy verdiği halde, İmralı'ya gitmek için çantasını hazırlamaya başladı bile..

İyi Partili Adnan Beker diyordu ya: "Allah bu milleti korudu. Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçiminde Millet İttifakı kazanamadı. Kazansaydı, felaket olurdu.."

Anen işte, dünkü oylama, bunu ispatlıyor..

Her biri bambaşka bir yere savrulan, birinin "ak" dediğine, diğerinin "kara" dediği bir Millet İttifakı..

Lütfen, "Cumhur İttifakı'nda da HÜDAPAR hayır oyu verdi, YRP katılmadı" itirazında bulunulmasın. Cumhur İttifakı'nın bel kemiği iki parti, uyumlu şekilde, komisyona da katıldılar, oylamaya da katıldılar, evet oyunu da verdiler..

Ve şimdi ulusalcılardan sloganlar atılmaya başlandı..

Kan akmasını durdurmak için atılan adımları itibarsızlaştırmak için, şehid istismarı başladı..

"İmralı'ya bir iki.. Bir iki" diye tempo tutuyorlar, akılları sıra, komisyon üyelerini hedef tahtasına koyarak, süreci baltalamaya çalışıyorlar..

"TBMM, teröristbaşının ayağına gider mi" diyorlar..

Ben onlara, yine İmralı'dan örnek getireyim..

1999 yılında da, şehid aileleri, mahkeme üyeleri, cumhuriyet savcısı, gemiye binip, onların tanımlaması ile