İkindi namazına yetişemedik, yatsıyı kıldık, Allah kabul etsin!
ALİ KARAHASANOĞLU
İkindi namazına yetişemedik, yatsıyı cemaatle kıldık, Allah kabul etsin!
Neydi olay
12 yıl öncesi idi..
Tarih 5 Eylül 2012..
Konuşan; o tarihte Başbakan olan Recep Tayyip Erdoğan..
"İnşallah biz en kısa zamanda Şam'a gidecek, oradaki kardeşlerimizle muhabbetle kucaklaşacağız. O gün de yakın. İnşallah Selahaddin Eyyubi'nin kabri başında Fatiha okuyacak, Emevi Camii'nde namazımızı da kılacağız. Bilali Habeşi'nin, İbn-i Arabi'nin türbesinde, Süleymaniye Külliyesi'nde, Hicaz Demiryolu İstasyonu'nda kardeşliğimiz için özgürce dua edeceğiz."
Hedef bu idi..
Kamuoyunda yoğun olarak, "İkindi namazını Emevi Camii'nde kılacağız" şeklinde gösterildi..
Yani denilmek istenilen şu idi:
"Birkaç saate kadar Esed devrilecek, burda şu an sabah vakti ama. İkindi'ye kadar bu iş tamamlanır. Esed'in devrilmesi gerçekleşir.. Biz de Şam'a gidip, ikindi namazımızı kılarız.."
Hayatında o güne kadar, bir tane kahveye gidip, oradakilerle sohbet etmemiş.. Bir defa olsun geceyarısına kadar, seçmenlerle sohbet edip, onların dertlerini dinlememiş..
Ama, Başbakanlık koltuğu kendisine altın tepsi içinde ikram edilmesinden olsa gerek, her şeyi "Ben yaptım. Ben bilirim. Ben daha iyisini bilirim. Ben.. ben.. ben.." diyenler..
Kısa günün kronolojisinde, Esed henüz devrilmediği için..
"Bu cümle bana atfediliyor.. Ben o cümleyi söylemedim. Kimin söylediği belli. Bana iftira atılıyor. Ben öyle söz hiç söyler miyim" diyerek, yalanlama krizine girdiler..
Ve dün..
Şam'a varış.
Emevi Camii'ne giriş..
İkindi namazına yetişmemiş olabilir..
Aradaki vakitte şehid olan binlerce, onbinlerce Müslümana Allah'tan rahmet dileyerek, onlara dualar ederek söyleyeyim..
Mecazen söyleyeyim..
Yatsı namazına yetiştik..
MİT Başkanı İbrahim Kalın, dün Şam'a geldi, Emevi Camii'ni ziyaret edip, namazını kıldı..
Düne kadar, "Ben söylemedim. Ben, ikindi namazını Emevi Camii'nde kılarız diye bir şey söylemedim" diyenler..
Bugünden tezi yok, bunu da kendisinin başardığını iddia ederek, "Ben söylemiştim" derse, hiç şaşırmam..
Kısır tartışmaya da girmeyelim..
Varsayalım, daha önce inkar ettiği halde.. "Söylemedim" diyen, varsayalım daha önce de söylemiş olsun..
Bu başarıda onun da emeğinin olduğunu biz kabul edelim..
"Küçücük emeği olan herkesten, Allah razı olsun" diyelim..
Ve biz büyük fotoğrafa bakalım..
Bir defacık olsun, bir camiye girerken veya çıkarken göremediğimiz MİT Müsteşarları Teoman Koman'lardan sonra..
Sönmez Köksal'lardan sonra..
Şenkal Atasagun'lardan sonra..
Şimdi MİT Başkanı, Cumhurbaşkanı'nı temsilen, Emevi Camii'ne gidiyor ve namaz kılıyorsa..
O dönemlerin MİT Müsteşarları, onlarca askerimizi, polisimizi şehid eden teröristleri bile komşu devletlerden isteyemiyor iken..
Şimdi, bir zalimin devrilmesinin daha haftası dolmadan, MİT Başkanı, o ülkeye gidip, alkışlarla karşılanıyorsa..
"Elhamdülillah" demeyelim mi
Ve hemen ardından..
Sosyal medya heyecanlanıyor..
Paylaşımlar hızla yayılıyor.
"Ayasofya.. Emevi Camii. Mescid-i Aksa.. Ve ..." deniliyor..
Bİz de, "İnşallah.." diyoruz.
Büyük fotoğrafta başka neler var
Etiyopya ile Somali arasındaki ihtilafı, Türkiye'nin Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın araya girerek çözdüğü gerçeği var..
Birbirlerinin kanını akıtacak iki toplum.. İki kardeş ülke.. İki Müslüman ülke..