İçimi sızlatan: "Hah hah ha"

Direkt gireyim konuya..

Metin Akpınar ve Uğur Dündar'a ait olduğu öne sürülen evlilik dışı ilişkiler sonucu doğan çocuklar olayında, en ağırıma giden ne oldu

Ben bunların cibilliyetini çok iyi biliyorum.

Kimle yatıp, kimle kalktıklarının belirsizliğini, birebir biliyorum..

İlkesizliklerini, bir olayda savundukları tezlerin tümünü, diğer olayda reddettiklerini, kendi aleyhlerine bir haber olduğunda sansürün en sertini istediklerini, ama başkaları ile ilgili velev ki iftira olduğu çok açık bir konu olsun, nasıl basın özgürlüğünü savunur gibi göründüklerini, şahit olduğum olaylarıyla biliyorum..

Ağırıma giden konuyu yazının sonuna bırakayım..

Dün Uğur Dündar cenahından bir açıklama daha geldi..

Uğur Dündar, Metin Akpınar'ın kızı Duygu Nebioğlu ve kardeşi Dilara Gülatan'ın kendisine yönelik iddialarıyla ilgili haberlere yayın yasağı kararı aldırdığını açıkladı..

Ben de güldüm..

"Araştırmacı gazetecilik"'ten, gele gele, "haber yasaklatmaya mı geldin Uğur bey" dedim..

İlgili kadını hiç tanımadığını daha yeni açıklayan Uğur Dündar, bir yandan da, hiç tanımadığını iddia ettiği kadınla kendisi arasında geçtiği ileri sürülen olaylar için "yayınlanmasın" kararı aldırtmış..

Uğur Dündar'ın avukatı, aynı zamanda CHP'nin de avukatlığını üstlenen Murat Ergün de şu paylaşımı yapmış:

"Müvekkilim Sayın Uğur Dündar hakkında, asılsız birtakım iddialarla açılan babalık davası sebebiyle basında ve sosyal medyada yaşanan bilgi kirliliğinin, itibar suikastleri, ahlak dışı yorum ve asılsız isnatların son bulması için Isparta 2. Aile Mahkemesi'ne yapmış olduğumuz 'basın yayın yasağı' başvurumuz 19.04.2024 tarihli mahkeme ara kararı ile kabul edilmiştir."

Aferin sana Murat..

Hırsızların avukatlığından.. Terör örgütü üyelerinin avukatlığından..

Şimdi gelmişsin, "Aldattığı kadınlardan edindiği çocukları inkar eden babaların avukatlığı"na..

Haydi bakalım, yıllardır gizlediğiniz dosyanın içindeki belgeleri ne kadar gizleyeceksiniz, gizlemeniz mahkemenin sonucuna nasıl etki edecek, hep birlikte göreceğiz.. Ama ben bu Murat Ergün'e hatırlatayım.. Gerçekten Atatürkçü isen, samimi olarak Atatürk'ü seven bir İzmirli isen.. Bak, Diyarbakır'da Atatürk'e birileri küfretmiş..

akit sözkonusu olunca, İzmir'lerden kalkıp İstanbul'larda dava takip ediyordun..

"akit Ata'ma küfretti" diyordun..

akit kimseye küfretmez..

Eleştirilecek bir konu var ise, onu yazar. Ama siz, akit'teki eleştiriye küfür diye şikayette bulunursunuz.

Gerçekten Atatürk'e küfredenlere ise, kirli ittifakınız sebebi ile sesinizi çıkaramazsınız..

Atatürk konusunu geçelim..

Uğur Dündar'ın, "boğuluyoruz, boğuluyoruz. Sansürü kınıyoruz, yasakları protesto ediyoruz" modundaki çizgiden herkesin avukatlığını yapan Murat Ergün'ün aldırdığı son yasaklama kararı, bugün için de bir çelişki ama.. O karar, beni yıllar öncesine götürdü..

Yıl 1999.

Uğur Dündar, Arena programı ile dindar insanları hedef alıyor. Binbir iftiralarla, dindar siyasetçileri yargılanmadan mahkum ediyor..

Bakmayın siz onun, Erbakan'ı anma törenlerine davet edilmesine.. O törenlere gidip, Erbakan lehine konuşmalar yapmasına..

Şimdi Erbakan'ın talebesiyiz diye ortaya çıkan Saadet Partisi, CHP ile iş kotardığı için, Uğur Dündar da, Erbakan hocaya övgüler düzüyor..

Yoksa, Erbakan dediniz mi, boğası gelir Uğur Dündar'ın..

Sırf Erbakan hocanın partisi İstanbul'da büyükşehiri kazandı diye, tüm belediye iştirakleri Kemalistler tarafından hedef alınmış ve İGDAŞ'ı karalamak da, Uğur Dündar'a düşmüştü..

O da, günler öncesinde, "İGDAŞ'ta trilyonluk yolsuzluk" vesair tanıtımları ile yargılamadan mahkum eden başlıklarla programın duyurusunu yapmaya başladığında..

"Türban gürültüsü kopartarak kendisini dindar, kendi dışındakileri dinsiz diye gösteren bir zihniyet, halkın paralarını hortumlamakta sınır tanımıyor. Ne var ki hortumlanan paralar, türbanın altına saklanacak gibi değil" algıları yaparak, bir yandan türbanın üniversitelerde yasaklanmasının sürmesi için kamuoyu oluşturmaya çalışıp, bir yandan da dindar siyasetçilere iftira atarlarken..

İGDAŞ mahkemeye başvuruyor..

Fatih 3. Asliye Hukuk Mahkemesi hakimi Ali Galip Barcın da, "Olaylar hakkında henüz kamu davası açılmamıştır. Yayının yapılması haline belediye ve şirket yetkililerinin kişilik haklarına saldırı söz konusu olması muhtemeldir" gerekçesi ile yayının durdurulmasına karar veriyor..

Vay sen misin, bu kararı veren.

Yargısız infazı durduran..

Ali Galip Barcın'ı, o tarihteki Bülent Ecevit Başbakanlığındaki hükümet sayesinde, Bursa'lara sürdürdüler..

O tarihte mahkeme, "Henüz kamu davası henüz açılmamış" diyerek yayın durdurma vermiş.

Bugün ise, Uğur Dündar hakkında babalık davası açıldığı halde, kendisi