Hodri meydan, Prometheus'unuzu da alın, Herakles'inizi de okunu da!
ALİ KARAHASANOĞLU
Önce okurlarımızdan bir özür dileyelim.
Prometheus imiş, ateşi imiş, Herakles imiş, oku imiş..
Bizim meşgul olacağımız konular değil..
Saadet Partili kardeşlerimiz düşünsün, kimlerle ittifak yaptıklarını..
Stratejik derinlik kitabının yazarı Profesör doktor Ahmet Davutoğlu hocamız düşünsün, binlerce sayfalık ittifak maddelerini hazırlarken, kurguladığı ilkeli ittifak(!) için harcadığı zamana, çürüttüğü dirseğe acısın..
Yunan mitolojisi ile vakit harcayacak zaman bolluğumuz yok..
Kavramlarımızı, Yunan mitolojisine odaklayacak bilinç eksikliği yaşamıyoruz.
Ama muhataplarımızı tanımak için
yaptıkları tehditleri görmek, her daim uyanık kalmak için..
Ellerine fırsat geçerse, 28 Şubat'tan çok daha vahşi zulmü dindar insanlara yaşatacaklarının bilincini asla ihmal etmemek için..
Abdullah Dörtlemez isimli, başörtü yasağı üniversiteli öğrencilere bile reva görülürken, Danıştay'da üyelik yapan, laikçi azgın azınlığın mensuplarından bu yüksek hakimin, tam da 27 Mayıs darbesinin yıldönümünde, 1960 cuntasına övgüler düzülen Cumhuriyet gazetesinde yayınlattığı makale kapsamında, okurlarımızdan özür dileyerek, Prometheus ve Herakles üzerinden, suça tahrikin ahlaksız izdüşümlerini aktaracağım..
Akit Gazetesinde yayınlanan bir haberden dolayı 13 ayrı dava açan 28 Şubat'ın, AK Parti döneminde devam eden uzantılarının içinde yer alan Abdullah Dörtlemez Cumhuriyet'te yazısının başlığını, şöyle atmış:
"Prometheus'un ateşi, Herakles'in oku..."
Prometheus kimmiş, Herakles kimmiş..
"Mitoloji, geçmişin kadim sesleriyle günümüz gerçeklerini yorumlamaya olanak sağlayan güçlü bir semboller dizgesidir." diyor, yüksek hakim..
Din adına ne görmüşlerse, hep kırmızı görmüş boğa gibi saldıran bu tayfa..
yunan adına ne görürlerse, böyle güzelleme sözcükleri ile ezilirler, büzülürler, hayranlıklarını ifade ederler..
Kendisi itiraf ediyor:
"Özellikle antik Yunan mitolojisi, birey-toplum-iktidar üçgenindeki çatışmaları anlamada zamana direnen bir derinlik sunar."
Abdullah bey hani diyecek de, birazcık utanıyor: "Yunan'ı İzmir'de denize dökmeseydik, o derinlikten bugün de nasiplenseydik".
Lozan ile o işi halletmişler, o derinliği(!) hissetmek için, kendi tarihini silen, alfabesini bile değiştiren, dininden utanan bir toplum kurma projesini hayata geçirmişler..
Neyse ki, son dönemde bu projeleri çöpe atılmış, onun için de tepinip duruyorlar..
Diyor ki Dörtlemez:
"Bu çerçevede, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'na yönelik siyasi ve hukuki baskılar, Prometheus'un acılarıyla özdeşleştirilebilir."
Emin olun, bu anlatım tarzına, yolsuzluk yapan adamlarına sahip çıkışlarına, dolayısı ile kendilerinin de yolsuzluk güzellemesi yapacak kadar seviyelerini düşürmelerine dahi itiraz etme niyetim yok..
Ama..
"Prometheus, tanrılardan ateşi çalarak insanlara veren, yani onlara bilgi, akıl, uygarlık ve özgürlük sunan bir titan figürüdür." tanımlaması yapılırsa..
Temel Karamollaoğlu'na sormam gerekir.. Mahmut Arıkan'a sormam gerekir..
Saadet Partili olup, CHP listesinden milletvekili olan alnı secdelilere sormam gerekir:
"Bu CHP kafalılardan hiç utanç duymuyor musunuz"
Ekrem İmamoğlu'nun babası Hasan İmamoğlu, "Hastalığa yakalanasınız. Çocuğunuzun ciğerini yemek ilaç diye önerilsin, yiyesiniz, yine iyileşmeyesiniz" bedduasının kaynağını araştırıyorduk..
Başka rivayetler de var ama..
Danıştay emekli üyesi, adı da Allah'ın kulu anlamındaki Abdullah Yunun mitolojisinden de bir farklı rivayetin izdüşümünü bize hatırlatıyor:
"Kafkas Dağları'na zincirlenir ve her gün karaciğeri bir kartal tarafından yenir. Karaciğeri her gece yeniden büyür; acısı sonsuzdur."
Birinde ilaç diye ciğer yeniyor. Diğerinde acı vermek için..
Kafalarının, zihniyetlerinin nerelere kadar düştüğünün ispatı olarak, bu anlatımlar yapıldıktan sonra..
"İmamoğlu'nun Türkiye siyasetindeki konumu, Prometheus'unkine benzer bir noktadadır." benzetmeleri, YSK üyelerine yapılan "ahmak" hakaretini, kendisi de bir yüksek hakim emeklisi olan adam tarafından savunulması..