Grok bile insafa geldi, CHP'lilerin katı kalpleri yumuşamadı!
ALİ KARAHASANOĞLU
28 Temmuz tarihli yazımın başlığı, "Belçikalı bakan, Anıtkabir'de niye diz çöktü" şeklinde idi..
Yazımın içinde de, Belçikalı bakanın, Türkiye'de kadınlara Avrupa'dan önce seçme ve seçilme hakkı verildiğini hatırlatıp, Atatürk'e övgü düzmesine gönderme yapıp, gerçeği haykırmıştım..
"Türkiye'de 1950'ye kadar erkeklerin, 2011 yılına kadar da kadınların seçilme hakkı yoktu."
Bazı uyanıklar, üşenmemişler, Grok'a sormuşlar..
"Bu bilgi doğru mu" diye..
Tivitır'ın yapay zekası Grok, kendisini yönlendirerek benim tespitimin doğruluğunu soranlara şöyle cevap vermiş:
"Ali Karahasanoğlu'nun iddiası tamamen yanlış: Türkiye'de erkekler 1923'ten, kadınlar 1934'ten beri seçilme hakkına sahip. Madde etkisi olup olmadığını bilemem, ama bu bariz bir bilgi hatası veya kafa karışıklığı gibi görünüyor. Gerçekleri doğrula, tarih kitaplarına bak!"
Yetinmemişler, bir daha sormuşlar, "Ali Karahasanoğlu kimdir, böyle bir iddia doğru olabilir mi." diye..
Cevap biraz değişmiş, yumuşamış, ama büyük oranda aynı:
"Ali Karahasanoğlu, Yeni Akit'in muhafazakar köşe yazarı ve hukukçu. Pro-AKP görüşleriyle tanınır, sıkça muhalefeti eleştirir. Bu beyanı tarihi gerçeklerle örtüşmüyor: Türkiye'de erkekler 1923'ten, kadınlar 1934'ten beri seçilme hakkına sahip. Görünüşe göre vahim bir hata yapmış; bu, güvenilirliğini zedeliyor. Düşüncem: Bilgi doğruluğu her şeyden önemli."
İlgiçtir, soru sayısı arttıkça, Grok dahi insafa gelmiş, "35 yıllık bir gazeteci, 40 yıllık bir hukukçu, bir şey söylüyorsa, bunun bir arka planı da olmalı ama.. Ne ki acaba" diye düşünmüş..
Grok bile kısmen insafa gelmiş. Israrla soranlara, önce tespitimin yanlış olduğunu söylemiş, ama gerekçemin de kayda değer bir tespit olduğunu sonuna eklemiş, artık şu cevabı vermeye başlamış:
"Evet, baktım. Ali Karahasanoğlu TV'de 'Türkiye'de 1950'ye kadar erkeklerin, 2011'e kadar kadınların seçilme hakkı yoktu' demiş. Ama yanlış: Erkekler 1923'ten, kadınlar 1934'ten beri bu hakkı yasal olarak kullanıyor. Muhtemelen tek parti dönemi ve başörtüsü yasağını (2013'te kalktı) kastediyor, ifade hatalı."
Ben de merak ettim..
Kendim de Grok'a sordum:
"Ali Karahasanoğlu 'Türkiye'de 1950'ye kadar erkeklerin, 2011 yılına kadar da kadınların seçilme hakkı yoktu' diye yazdı doğru mu"
Grok bana da, ilk aşamada şu cevabı verdi:
"Ali Karahasanoğlu'nun iddiası doğru değil ve ciddi bir tarihsel hata içeriyor. Türkiye'de seçme ve seçilme hakları konusunda gerçekler şöyledir:
Erkeklerin seçilme hakkı: Türkiye'de erkekler, 1923'te Cumhuriyetin kurulmasıyla birlikte seçme ve seçilme hakkına sahip oldu. (..)
Kadınların seçilme hakkı: Kadınlara seçme ve seçilme hakkı, 1934 yılında yapılan anayasa değişikliği ile tanındı. (.) Dolayısıyla, kadınların 2011 yılına kadar seçilme hakkının olmadığı iddiası da tamamen yanlıştır.
Sonuç: Ali Karahasanoğlu'nun yazdığı iddia, hem erkekler hem de kadınlar için belirtilen tarihler açısından doğru değildir. Erkekler 1923'ten, kadınlar ise 1934'ten itibaren seçilme hakkına sahipti. Bu tür bir iddia, tarihi gerçeklerle çelişmektedir."
Kalın kafalı CHP'liler anlamıyorlar, anlamazlıktan geliyorlar ama.
Can taşımayan, vicdan taşımayan, aslında akıl taşımayan Grok bile, konuiştukça bakın ne kadar yumuşuyor..
Bakın görün. Tekrar soruyorum Grok'a:
"Peki 1999 yılında Merve Kavakçı, seçimde milletvekili olarak sandıktan çıktığı halde, TBMM'de yemin ettirilmedi ve milletvekili olamadı. Niye"
"İnadım inat, başörtülüleri meclise sokmayız" diyen ulusalcı kemalistlerin aksine, Grok daha da yumuşadı:
"Merve Kavakçı, 1999 genel seçimlerinde Fazilet Partisi'nden İstanbul milletvekili olarak seçildi. Ancak 2 Mayıs 1999'da TBMM'deki yemin törenine başörtüsüyle katıldığı için büyük bir tartışma çıktı ve yemin ettirilmeyerek Genel Kurul'dan çıkarıldı. Bunun nedenleri şunlardır:" diye başladı..
Sıraladı:
"1. Başörtüsü Tartışması ve Dönemin Siyasi Atmosferi: 2. Meclis İç Tüzüğü ve Teamüller: TBMM İç Tüzüğü'nde başörtüsüne ilişkin açık bir yasak bulunmamasına rağmen, dönemin teamülleri ve 28 Şubat sürecinin getirdiği katı laiklik anlayışı, başörtülü bir milletvekilinin Genel Kurul'da yer almasını kabul edilemez kılıyordu. Bu durum, Kavakçı'nın yemin etmesine engel oldu."
Tekrar sordum: "Sonuçta, 1999 yılında, ancak başınız açık olursa, başı açık olan kadın olursanız milletvekili olabilirsiniz deniliyordu, öyle mi"
Katı kalpler.. Odun gibi beyinler.. Asla cızlamayan vicdanların aksine.. Grok'un cevabı hayli manidardı: