Gönül isterdi ki..

Gönül isterdi ki, Sadece Tayyip Erdoğan değil..

Tüm dünya, 2013 yılındaki Mısır'da yaşanan darbeye karşı dik dursun..

Gönül isterdi ki, Mısır'da seçilmiş Cumhurbaşkanı Mursi'yi devirmek isteyen darbecilere, sadece Türkiye değil, tüm dünya "Hayır" desin.. Tavır koysun..

Gönül isterdi ki, Tayyip Erdoğan sadece 12 yıl değil, ömür boyu o darbeci Sisi ile tokalaşmasın..

Gönül isterdi ki, Mursi'nin hatırasına asla halel gelmesin.. 12 yıl değil, 120 yıl da geçse, Mursi'nin katillerinden hesabı sorulsun..

Gönül isterdi ki, Mısır'da bir gecede katledilen 5 bine yakın insanın hesabı sorulsun..

Gönül isterdi ki, Rabia hiç unutulmasın, katillerine dünya dar edilsin..

Gönül isterdi ki, Rabia'nın katillerine dünya ülkelerinden hiçbirisi, bırakın ayaklarının altına kırmızı halı serilmesini, zorunlu ihtiyaç malları dışında bir tane satmasınlar..

Gönül isterdi ki, tarih "Türkiye, Mısır'daki darbeye 12 yıl direndi" diye değil, "Türkiye, Mısır'daki darbeye, direndi ve darbeciler pes etti" diye yazsın..

Ama hani nerede

Nerede o hukuk

Nerede o adalet

Nerede o hak!

Darbecinin ayağının altına kırmızı halı seren ve ardından mallarını satan Almanya, bizim ülkemizde bile, muhalefet tarafından parmakla gösteriliyor ve hukuk olan ülke olarak tanıtılıyor..

Sisi ile al takke ver külah işler pişiren Amerika, hukukun ve demokrasinin en yoğun hayata geçirildiği ülke olarak bize tanıtılıyor..

Tayyip Erdoğan, 12 yıl dik durmuş.. Ama çakallar dünyasında, daha fazla direnememiş..

Çakallarla birlikte hareket eden bir avuç darbesever, akıl öğretmeye kalkışıyor: "Madem tokalaşacaktın. Niye 12 yıl bekledin."

Oysa demeleri gerekirdi ki, "Tayyip Erdoğan 12 yıl direndiğine göre.. Almanya ise, Mısır'a satacağı üç avroluk mal için hukukdışılığa meyletmeyip, 120 yıl direnmesini beklerdik.."

Demeleri gerekirdi ki, "Almanya'da, İngiltere'de, Fransa'da, Amerika'da.. Hukukun h'si yoktur. Hukukun h'sinin olduğu ülkelerde, darbecilerle ilişki kurulmaz. Darbecilerin masasına oturulmaz."

12 yıllık süreç içinde, "Bize ne Mısır'daki darbeden. Biz kendi menfaatlerimize bakmalıyız" diyen vicdansızlar oldu...

Bunu dillendirenlere bakınız, hemen üç günde bir, fonlanmış enstitülerin açıkladıkları sahte raporlarla, "Hukuk endeksinde Türkiye'nin yeri, Mısır'ın altında.. Türkiye'nin adalet endeksinde yeri, İsrail'in altında" algısını topluma kabul ettirmeye çalışıyorlar..

Darbecilerle kol kola yürüyenlerin, hatta bizzat darbecilerin Hukuk endeksinde ne yeri olabilir ki, Türkiye gibi bir ülkeyi, o endekste şu sıraya bu sıraya yerleştiriyorsunuz

Darbecilere, Tayyip Erdoğan gibi değil 12 yıl, 12 ay bile direnemeyenlerde, menfaat için 32 takla atan ülkelerde hukuk ne arar ki, onların ülkeleri bize örnek olarak gösteriliyor

Sadece soldan çarklılar değil..

Sağ mecradan da insanlar, siyasi iktidara yol haritası çizmeye kalktılar..

Olayların "hukuk" ekseninde değil, "menfaat" ekseninde çözülmesi gerektiğini önerenler oldu..

Mısır'da işlenen cinayetlerin, bizi ilgilendirmediğini söyleyenler oldu..

"Mısır'ın içişlerinden bize ne" diyenler oldu..

Bunu söyleyenlerde, vicdan olabilir mi

Bunu söyleyenlerin, Türkiye içinde hukuka sahip çıkılması, hukukun üstünlüğüne bağlı kalınması gerektiğini savunduklarına inanabilir misiniz

Aktüel bir örnek de vereyim..

Mısır'da bir gecede 5 bin insanın kasten katledilmesi için "bize ne" diyenlerin, Erzincan İliç'de altın madeninde yaşanan bir kaza sonrasında toprak altında kalan 9 insanımız için sergiledikleri hak savunuculuğuna kim inanabilir

İliç'de 9 insanımız için dertlenmenin yolu, Mısır'da kasten katledilen 5 bin insanın hakkını korumaktan geçmez mi

Mısır'da ölenler için "bize ne" diyebilen vicdansızların, İliç'teki 9 insanımız için küçücük bir üzüntü duyduklarına, gerçekten orada iş güvenliğinin sağlanmasına yönelik samimi bir talepleri olduğuna, siz kimi inandırabilirsiniz