"Eşantiyon" ile itiraflar başladı,gerisi de gelecek
ALİ KARAHASANOĞLU
Cumhuriyet gazetesinde dün Yargıtay Onursal Daire Başkanı sıfatı ile takdim ettikleri Hamdi Yaver Aktan'ın açıklamaları vardı.
Peşinen belirteyim, ben kendisinin açıklamalarına, kural olarak itibar etmem..
Yasakçı bir kafaya sahiptir..
Tayyip Erdoğan'ın 2002 milletvekili seçimlerine girememesi için, hukuku paspas yapıp çiğneyenlerdendir..
Genel anlamda yasakçılık sıfatını kendisine yakıştırıyor değilim..
Somut olarak söylüyorum..
Yargıtay 8. Ceza Dairesi üyesi olarak, Tayyip Erdoğan için "milletvekili adayı olamaz" kararı veren 5 CHP kafasından birisidir..
Ama onun bile bazı gerçekleri görmeye başladığı ve yavaştan yavaştan, "Tamam bir ihlal var ama. Bunun müeyyidesi ne olmalı" diye isnat edilen suçları kabul etmeye başladığını görüyoruz..
"Tamam, burda bir suç işlenmiş olabilir ama. Bunun tespiti, şunu mu gerektiriyor, yoksa bunu mu" diye, savunmalar hazırlamaya başladıklarını görüyoruz..
Cumhuriyet gazetesinden, direkt haberin kendisini size aktarayım.
Bakın Ekrem İmamoğlu etrafında şekillenen o suç şebekesinin CHP'yi ne hale getirdiğini, Yargıtay üyeliği sırasında bile CHP fanatikliğine imza atmış Hamdi Yaver Aktan'dan dinlemiş olun:
"Usulsüzlük veya kanuna aykırılık, seçimin sonucunu etkileyecek şekilde ise ancak seçim iptal edilebilir. Yine SPK'nin 112. maddesi oylamaya hile karıştırılmayı düzenlemektedir. Bu düzenleme sandık kuruluna yöneliktir. Sandık kurulundaki bir görevlinin söz konusu eylemi gerçekleştirmesi halinde suç oluşabilir. Ancak hile karıştırması her durumda seçimin iptalini gerektirmez. Eşantiyon dağıtılması veya benzer fiiller 112. madde kapsamında görülemez."
Yargıtay Onursal Daire Başkanı Hamdi bey, yavaş yavaş topa girmiş.. Eşantiyon dağıtılması ile başlamış suçları itiraf etmeye..
Gerçi, eşantiyonun cinsini belirtmemiş.Tapu devrini eşantiyon olarak nitelemek mümkün mü, pavyonda eğlenmek nasıl bir eşantiyondur, binlerce dolarlık para transferlerini, basit bir kalem hediyesi gibi göstermek, nasıl bir akıldır, sormamız gereken sorular..
Ama biz, CHP'liliği konusunda kimsenin şüphesi olmayan Hamdi beyin açıklamalarını aktarmaya devam edelim:
"SPK'nin 112. maddesi delegeleri kapsamamaktadır. Saat, kalem ve benzer eşantiyon alan bir kişinin kimin için oy kullandığını saptamak da mümkün değildir. Dolayısıyla mutlak butlan koşulları bulunduğu da söylenemez."
MASAK binlerce dolarlık para transferinden bahsediyor..
CHP'li yüksek hakim, "'saat, kalem, defter" eşantiyonundan bahsediyor..
Savcılık iddianamesinde, mahkeme ihtiyati tedbir kararında, "Tapu devirleri"nden bahsediyor..
CHP'li yüksek hakim, konuyu masumlaştırmak için, "eşantiyon kalem" diyor..
Her biri bugünün 100 bin TL'sine eşdeğer cep telefonu dağıtımı, mahkeme kararında gerekçe alınıyor.. Ama yüksek hakim, "kimin için oy kullandığını tespit edemezsiniz ki" diyor..
Aslında suçu itiraf etmeye başladılar..
Ceza dosyasındaki tüm deliller ortaya çıktığında, hepten gümleyecekler..
Çünkü, delegelerin kullandıkları oyu ispat için, tam da yüksek hakimin "nasıl tespit edebilirsiniz ki" sorusuna cevap olacak şekilde, cep telefonu ile görüntü kaydı da yapıldığı belirtiliyor..
Haydi bakalım şimdi devam edin, ceza dosyasında kullanılan oyların görüntüsüne ait videolar çıkınca, bakalım yeni savunmaları ne olacak
Her şeye rağmen, CHP'deki eski vurdumduymaz tavırların artık yavaştan yavaştan terkedildiğini görebiliyoruz..
İddialara karşı, "Cumhurbaşkanı adayı olduğu için, Ekrem beye haksız isnatta bulunuluyor" ile cevap verenler.
Artık gerçeklerle yüzleşmeye başladılar..
Üç villaya da sıra gelecek..
İBB kasasından iki misli fiyatla ve pazarlık usulü ile ihale verilen müteahhitten, her biri 500 milyon değerinde villayı, Ekrem İmamoğlu'nun aile şirketine bedavaya geçirmenin arkasındaki rüşvet çarkına cevap veremediklerini görüp, gerçeklere yüzleşecekler..
Murat Ongun'un, 300 bin TL gelirim var deyip, aylık 450 bin TL kirası olan villada nasıl oturabildiğini de, CHP'liler tartışmaya başladılar..
Yolsuzluk silsilesi, bir tane, iki tane değil..
Burdan Hakkari'ye tren olur..
Ama gerçekleri görmek istemeyen CHP'liler, Kemal Kılıçdaroğlu mu, Özgür Özel mi, tartışmasında, sanki Kılıçdaroğlu seçim kazanamadığı için, siyasi iktidar tarafından CHP'nin başına layık görülüyormuş ve tercih ediliyormuş gibi yanlış bir kanaatle yola çıktılar..