Ekrem, Cem'e ne çok da benziyor!

Ekrem, Cem'e ne çok da benziyor!

ALİ KARAHASANOĞLU

"Ekrem İmamoğlu, 2000'li yılların Cem Uzan'ını taklit ediyor" desek, hiç yanlış olmaz.

Cem Uzan, bankacılıktan başlayıp medyaya, çimento fabrikasına kadar onlarca sektörde faaliyet gösteriyordu. Ailecek yapılan işte, yanlış yoldan elde edilen para o kadar çoktu ki, bugün olmazsa yarın hesap sorulacağı aşikârdı.

Cem Uzan 2002 seçimlerinden hemen önce, ustaca bir taktikle siyasete atıldı.

Genç Parti'yi kurdu, milyonlarca lira harcayarak seçimde % 7.5 oy aldı. Az kalmıştı; barajı geçseydi, milletvekili olacaktı ve ondan sonra kendisine operasyon yapılması hayli zorlaşacaktı.

Cem Uzan'ın siyasete atılma taktiğinin bir başka şeklini, Beylikdüzü ve İBB'deki rüşvet çarkına boğulmuş hayatına dokunulmazlık zırhı yüklemek isteyen Ekrem İmamoğlu da tekrarladı.

"Kızıl saçlı savcı"dan, "Operasyon yolda" bilgisi sızdırılınca "Ben var, Cumhurbaşkanı adayı olmak" dedi.

Ama operasyonu engelleyemedi.

Cem Uzan'ın hakkındaki operasyonu engelleyememesi gibi.

Birbirlerine o kadar çok benziyorlar ki, duruşmalardaki savunmaları bile birbirinin kopyası.

2006 yılındaki Bakırköy 3. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki yargılamada, Vergi Usul Kanunu'na muhalefet ederek, dolandırıcılık suçundan yargılanırken, "Siyasi linç girişimiyle karşı karşıya olduğu"nu söylüyor Cem Uzan.

Utanmıyor; "en iyi savunma saldırıdır" metodu ile bugün Ekrem İmamoğlu'nun da hakimlere, savcılara saldırmasındaki gibi, "Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'ın talimatı ile bana soruşturma açıldı. Bakanın kızının, benim Telsim şirketimde gözü var. Tanık olarak dinlensin" diyor.

Bugün değişik medya kuruluşlarında hâlâ boy gösteren, Saygı Öztürk'ten Yılmaz Özdil'e, Uğur Dündar'a, Fatih Çekirge'ye kadar birçok kişiyi yüksek paralar ödeyerek, yanına çekmiş olan Cem Uzan, çaldığı paralardan bir miktarını da etrafındakilere dağıtıyor.

Onlar da gazetedeki köşelerinde, televizyondaki programlarda, patronları Cem Uzan'ın siyasetçi olduğu için şirketlerine el konulduğu savunmasını yapıyorlar..

Bu savunma, size yabancı gelmedi, değil mi

Şimdi de benzeri bir savunma tekrarlanmıyor mu

Ekrem İmamoğlu'nun rüşvet paraları ile oluşturduğu "sistem"den dağıttığı paralarla, onlarca gazeteci kılıklı adam, gözümüzün önündeki yolsuzlukları, "Ekrem İmamoğlu Cumhurbaşkanı adayı olduğu için kendisine iftira atılıyor" diyerek savunmuyorlar mı

380 puan aldığı halde 480 puanlık İşletme (İngilizce) fakültesine kayıt olan Ekrem İmamoğlu da, suçüstü olduğu her işlem için, somut savunma yerine, "Cumhurbaşkanı adayı olduğum için iftira atıyorlar" savunması ile durumu kurtarmaya çalışmıyor mu

Cem Uzan'ın yargılamaları, tıpkı Ekrem İmamoğlu'nun Beylikdüzü'ndeki yolsuzlukları gibi yıllarca sürmüştü.

Bu da 2009 yılındaki Cem Uzan hakkında açılmış "özel banka parasını zimmete geçirme" ve "gerçeğe aykırı banka bilançosu hazırlayıp, muhasebeleştirmek" suçunun yargılamasında yaptığı savunma:

"Benim hakkımda 2 takipsizlik kararı var. Bu iddianame yersizdir."

Cem Uzan, "Ben o suçu işlemedim. Ben bankada gerçekdışı bilanço hazırlamadım. İddiaya cevap veriyorum" demiyor.

Tıpkı "Ben 380 puanla, 480 puanlık fakülteye kayıt yaptırmadım. Ben geldiğim fakültenin ismini yanlış beyan etmedim" demeyen/diyemeyen Ekrem İmamoğlu gibi..

Her şeyleri aynı..

Her taktikleri benzer..

Şu benzerliğe hepten şaşıracaksınız:

Cem Uzan ile birlikte yargılanan annesi Melahat Uzan'a soruluyor: "Şu şu işlemlerde imzanız görünüyor. Ne diyorsunuz"

Anne Melahat hanım cevap veriyor.

Tıpkı Ekrem İmamoğlu'nun, İmamoğlu A.Ş.'nin iki villayı beş kuruş ödemeden almasından haberi olmadığını söyleyip, topu babasına atmasında, babasının da "Ben bilmiyorum. Şirket müdürü bilir" demesindeki gibi.

Melahat Uzan da, "İşlemlerden benim haberim yok. Kim tarafından yapıldığını bilmiyorum. İşlerimi, benim adıma, eşim Kemal Uzan takip ederdi" diyor.

Kemal Uzan nerede

Emrah Bağdatlı gibi yurtdışında… Ekrem'in adamı Av. İbrahim Bülbüllü'nün olduğu gibi yurtdışında.