Bugün biraz eğlenelim.
Bakmayın siz benim, "eğlenelim" dediğime..
Ağlanacak halimize güleriz ya..
Onun benzeri bir durum..
Eğlenelim dediğim..
Akademik unvanına bakmadan.. Yaşına bakmadan, insanları kahkaha ile güldürecek yazıları, ciddi ciddi kaleme alanların durumunu hafızalara nakşetmek için yaptığım bir tanımlama..
Konumuz: Cumhuriyet gazetesi yazarı Emre Kongar'ın, darbeler üzerine dün yayınlanan yazısı..
"15 Temmuz, 20 Temmuz ve 16 Nisan" diyor Emre Kongar..
Ve ilk cümleden, darbecileri savunacağının müjdesini veriyor:
"Toplumsal olaylar, karşıtlarıyla birlikte ve sonuçları açısından değerlendirilir:"
Haydi Emre Kongar.. Yiğit isen.
Minnacık bilim adamı ciddiyetin varsa..
Aynı cümleyi, kadın cinayetleri için de kur..
Aynı cümleyi, tecavüz suçları için de kur..
Bu çağrıyı, o cümleyi kurmasını istediğim için söylemiyorum..
Kendilerinin riyakarlıklarını yüzlerine vurmak için söylüyorum..
Resmi nikahlı eşini.. Veya, nişanlısını.. Veya.. Veya..
Bir kadını, vahşi şekilde öldüren kişi için de, "Toplumsal olaylar, karşıtlarıyla birlikte ve sonuçları açısından değerlendirilir" diyebilir misin, Emre amca
Diyemezsin..
Çünkü toplumsal olayları da işinize geldiği gibi yorumluyorsunuz.. Karşıtlarını da istediğiniz gibi yorumluyorsunuz.. Sonuçlarını da istediğiniz gibi yorumluyorsunuz..
Biz dönelim, darbeyi meşrulaştırmak için, kafasındaki 40 tilki ile inanılmaz bir performans gösteren Emre Kongar'ın yazısına..
"15 Temmuz 2016 darbe girişimi, ancak, 20 Temmuz'da iktidar tarafından ilan edilen Olağanüstü Hal kararı ve 16 Nisan 2017 tarihinde yasalara aykırı oy sayımı ile yapılan halkoylaması yoluyla geçilen "Şahsım Devleti" rejimi ile birlikte değerlendirilebilir!" diyerek, içindeki kusmuğu çıkarıyor, Emre Kongar..
15 Temmuz.. Tankların altında ezilen ve parçalanan vücutlar..
Savaş uçakları ile Gölbaşı Polis Merkezi'nde kendi emniyet görevlilerimizin 50'yi aşkınının şehid edildiği vahşice bombalama..
Ve 20 Temmuz..
Diyeceksiniz ki, "15 Temmuz hain darbe girişimini biliyoruz da.. 20 Temmuz ne ola ki"
Evet..
Suçu örtbas etmek isteyenler.
FETÖ'cü hainlerin darbesini masumlaştırmak için. Meşrulaştırmak için.
15 Temmuz'un hemen yanıbaşına.. 20 Temmuz'u koyuveriyor..
Şimdi hepten meraklandınız..
"Hafızamı mı kaybettim ben. 20 Temmuz'da ne olmuştu ki" diye, kendinizi sorgulamaya başladınız, değil mi
Kendinize haksızlık etmeyin..
20 Temmuz'da hiçbir şey olmadı..
15 Temmuz hain darbe girişimine soyunanların hakkettikleri cezayı verebilmek için, OHAL ilan edildi..
Adı Olağanüstü Hal Kanunu ama..
O OHAL döneminde, 15 Temmuz hain darbe girişiminde yapılanların milyonda biri yaşanmadı..
Kendi güvenlik güçlerimiz bombalanmadı. İnsanlar tankların altında ezilmedi.. Darbeyi yapanlar için bile, günlerce savunma yapma hakkı tanınarak, yargılamaları gerçekleştirildi..
Kimseye, yargısız infaz yapılmadı.. Öyle ki, darbe gecesi Akıncı Üssü'nde dolanan Kemal Batmaz'lar, Adil Öksüz'ler, o yargılama sırasında, "Askeri tesiste ne yapıyordunuz, siz sivil kişi olarak" sorusuna..
"Arsa bakmaya gitmiştim" cevabı verebildiler..
Gerçek darbede, o cevabı alan darbeci kişi, o sivilin alnına ... indirir. "Dalga mı geçiyorsun lan benimle" diyerek..
Tekrar yazıya dönelim.
Diyecekiniz ki, 16 Nisan ne ola ki
Ben de merak ettim, doğrusu..
Onu da şöyle izah ediyor yaşı 80'e dayanmış muhterem:
"16 Nisan 2017 tarihinde yasalara aykırı oy sayımı ile yapılan halkoylaması yoluyla geçilen 'Şahsım Devleti' rejimi ile birlikte değerlendirilebilir!"
Hani bu laikçi adamlar, "nedensellik" ilişkisini çok severler..
"Şu şundan oluştu. Bu bundan oluştu.."