Dansınız da batsın, rakınız da!

Dansınız da batsın, rakınız da!

Ali Karahasanoğlu

Hafta içi her gün Akittv'de yayınlanan Manşetlerin Dili programı, yorgunluğuma biraz daha ekleme yapıyorsa da..

Gazeteciliğin yorulmadan yapılmasının imkansızlığını da, bana gösteriyor..

Günlük gazetelerin manşetleri, iç sayfalardaki bakış açıları, yazarların olayları yorumlama şekli derken..

Koç'un Yapı Kredi'si.. CHP'nin % 27'sine sahip olduğu İş Bankası'ın katkıları ile yayınlanan, ateistlerin buluşma mekanı Birgün, bir kitap eki vermiş.

"Manşetlerin Dili programında gündem yoğun olsa da.. Olur ya.. Mutlaka değinmemiz gereken bir ayrıntıyı kaçırmak istemem" düşüncesi ile, hızlıca sayfalarını çeviriyorum..

"Kadınlar, rakı ve hatırlama cesareti" başlıklı bir sayfa dikkatimi çekiyor..

Hakan Kaynar'ın "100 dublede Cumhuriyet tarihi" isimli kitabın tanıtımı yapılmış..

Hakan Kaynar da kim demeyin..

Bir arkadaşı kendisini şöyle tanımlıyor: "Hakan, Oksijen gazetesinde de Cumhuriyet Meyhanesi kurmuş biri, şerefe!"

Bu solcuların hayatı rakı masası etrafında, kadın laklakları ile geçer ama..

Halkın karşısına çıkınca..

Eşitlik, ahlak, dürüstlükten söz ederler.. İşleri güçleri meyhanedir. İşleri güçleri, kadınları istismar etmektir..

Bugün onunla, yarın öteki ile. Bir de utanmadan, bunların muhabbetlerini yaparlar..

Sonra.. Sonra gelsin, "Dindarlar var ya dindarlar. Bunlar kadınlara hak tanımazlar.. Kadınları ikinci sınıf insan yerine koyarlar."

Rakı kadehlerini devirirken, kadınlar hakkında ettiğiniz lafları yazmaya cesaretiniz var mı, meyhaneciler..

Yoktur..

Sizin rakı masalarınıza hiç oturmadım.. Ama oturan birkaç kişi ile, biraz derinlemesine muhabbete koyulduğumuzda,

Tiksindim, tiksindim, tiksindim..

Biz Birgün'ün kitap ekine dönelim..

Ülkenin niçin geri kaldığını, niçin yerli otomobil yapamadığını, niçin savunma sanayiindeki hemen her silahın dışardan ithal edildiğini, İHA'ların-SİHA'ların niçin yeni yeni üretilebilindiğini, KAAN'ın yeni yeni gökyüzüne çıktığını "Cumhuriyet tarihini bile rakı masası üzerinden yazan" bu tiplerin itirafları ile öğrenmiş oluyoruz..

"Kitabın ana meselesi aslında rakı ve Cumhuriyet. Tüm hikayeler de bir şekilde rakıdan geçiyor. Ama zaten Türkiye'de siyaset de siyasi tarih de rakısız anlatılamazmış, insan bu kitabı okurken daha iyi anlıyor" diyor, kitabı tanıtan muhabirimiz.

Heeyy. Koç Holding'in koca koca yöneticileri..

Koç Holding'in bankası Yapı Kredi'nin yöneticileri..

Heeyy.. CHP ortaklığındaki, İş Bankası'nın yöneticileri..

Akşam geç saatte rakıyı devirmiş bir çalışanınız, sabah işe geldiğinde, alkış mı tutuyorsunuz, yoksa kapıyı mı gösteriyorsunuz.

Ki, rakı muhabbeti üzerinden, hem de Cumhuriyet tarihini anlatmaya kalkışan, çalıştığı gazetede bile meyhane kurmaya kalkan adamların kitaplarına finansör oluyorsunuz..

"Alkol bildiğimiz gibi pansuman için kullanılır, Atatürk ise çoğunlukla rakı içiyordu. Gizleyip saklamadan" diyor, Kaynar.

"100 dublede Cumhuriyet tarihi" ismini verdikleri kitabı, rakı masasından yazmaya kalkan adamlardan ne bekleyebilirsiniz ki.

"Alkol; pansuman için kullanılır.. O halde" diye başlayıp devam ederler..

"Bıçak, cerrahın vazgeçilmezidir" diye söze başlayıp, insan katletmek için bıçak kullanmayla eş sarhoşca bir anlatım..

"Atatürk de, olsa, bir yanlışı varsa, hatırlatalım, yeni nesli o yanlıştan uzak tutalım" diyeceklerine..

Belki yanlış olduğunu yazar da kabul etmiş olmalı ki; Atatürk'ün bu yanlışını gizlemediğini söyleyip, o yanlışı bir kutsallığa dönüştürerek kahramanlık muhabbetlerine soyunması, nasıl bir akıl tutulmasının sonucudur

Kitapta, "Eğlence tarihinden, kadın-erkek ilişkilerinden, edebiyattan, sinemadan, müzikten, siyasete kadar uzanan 100 dublelik bir anlatı. Darbeler, suikastlar, kadın cinayetleri, Madımak, 6-7 Eylül..." varmış..

Meyhanede içe içe, akıllarını kaybettikleri ne kadar belli, değil mi

"Madımak" deyip de, "Başbağlar" diyemeyen alkolikler..

Ne kadar çabuk, kendinizi ele veriyorsunuz, değil mi

Ne gariptir ki, meyhaneyi, rakıyı, kadehi güzelleyen bu adam, aynı zamanda alkolün hiçbir şekilde yanından bile geçmemesi gereken bir spor kulübünde de yönetici imiş..

Sosyal medya açıklamasında, şöyle bir cümle kurmuşlar, "rakı" kelimesini kullanmadan: "Gençlerbirliği Yönetim Kurulu'nun almış olduğu karar doğrultusunda Hakan Kaynar, Medya ve Halkla İlişkilerden Sorumlu Yönetim Kurulu Üyeliği'ne ..."

Rakı masasından hayata bakarsanız.. Bütün kavramları tersyüz edersiniz.. Alkol yarayı temizlemek için kullanılacağına, yudumlanır ve insanı zehirler.

Kadın-erkek eşitliği deyince..

Erkeğin yaptığı zamparalığın, kadının da yapabilmesi akıllarına gelir.

Şunu hiç düşünemez, rakı masasından hayata bakan Hakan Kaynar ve avanesi..

Erkek de yapmasın, hovardalığı. Kadın da yapmasın..

Bunu düşünemezler bile..

Kendileri erkek olarak, kadınları istismar ediyorlar ya.

Bir gün onunla, ertesi günü bir başkası ile yatıp, bunu erkekler olarak kendileri için özgürlük, hatta hak olarak görüyorlar ya..

İslam'ın, "erkek için de kadın için de, evlilik dışı ilişki haramdır" ilkesini, bir türlü kafaları almıyor ya..

Erkek olarak kendilerine hak gördükleri ahlaksızlığı, kadınların da rahatça yapmaları gerektiğini eşitlik gereği söylüyorlar.

Uydurmuyorum..

Rakı masasında oturmuş, derin muhabbete daldığımız, bir üçüncü kişiden aktarmıyorum..

Yapı Kredi ve Türkiye İş Bankası'nın finansörlüğünde tanıtımı yapılan kitabın yazarı, hem de Mustafa Kemal'i de kendisine alet ederek, bir başka söyleşisinde, bakın neler diyor: