İsrail, Gazze'de 40 bin insanı, çoğu çocuk ve kadın olmak üzere öldürmüş..
Öldürülenlerin hemen hepsi, sivil insanlar..
Gazze'de öldürülenlerle yetinmemişler, Suriye'de, Lübnan'da, İran'da, Irak'ta.. Hem de yüzyıllardır dokunulmaz ilan edilen büyükelçilik binalarında, başka ülkelerin liderlerini, elçilerini suikastlar düzenleyip öldürmüşler..
Gazze'nin temsilcisi HAMAS'ın liderinin üç çocuğunu ve küçük yaştaki dört torunu ile 60 yaşını aşkın ablasını şehid etmişler.
Sadece biz değil, Uluslararası Ceza Mahkemesi de, İsrail'in bu katliamını uluslararası hukuka aykırı bulmuş ve Netanyahu hakkında yakalama kararı çıkarılması konusunda dosyalar hazırlanmış.
Uluslararası Adalet Mahkemesi, İsrail'in sergilediği tavrın, soykırım aşamasında olduğu konusunda tedbir kararı vermiş..
Ve en nihayetinde, HAMAS liderinin bizzat kendisini, İsrail dışında, bir başka ülke toprakları içinde iken suikast ile şehid etmişler.
HAMAS Lideri Heniyye'nin şehid edilmesi sonrasında, Türkiye; İsrail'i telin etmek, Gazze halkı ile dayanışma içinde olduğunu göstermek için, Çanakkale'de şehid olan Filistin halkından din kardeşlerimizin de hatırasını yâd etmek için, taziyede bulunmak amacı ile bir günlük yas ilan etmiş.. Bir günlüğüne, bayraklarımız yarıya indirilmiş.
Muhalefette bir tantana, bir tantana..
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan dayanamamış, "Ülkemizde bir günlük milli yas ilan ederek Filistin halkı ile dayanışmamızı gösterdik. Ama bazı ekranlarda bazı cibilliyeti bozuk olanlar bizim ona gösterdiğimiz o ilgiyi hazmedemedi. Ya biz sizden mi izin alıp da bunların kararını verecektik Biz milletimizden gerekli izni aldık ve adımlarımızı da buna göre atıyoruz" hatırlatmasında bulunmuş.
Muhataplar rahatsız olmuşlar.
"Cibilliyetsiz" ifadesine takılmışlar..
Kelimenin anlamını verme ile başlamışlar..
Kendi kendilerine de hakaret ederek, düştükleri çukurda debelenmeyi sürdürmüşler.
Oysa sussalar..
Kendileri bir itirazda bulunmuşlar.
Cumhurbaşkanı da cevabını vermiş olacaktı..
Kimi televizyon ekranlarında, "Benim soyum belli" diye nara atıyor..
Kimi gazete köşelerinde "Ben sütü bozuk değilim" diyor..
O zaman çıkıp cevap verin, bir insan olarak cevap verin..
3 çocuğunu, dört torununu, ablasını ve ailesinden toplamda 50'yi aşkın insanı İsrail soykırımında kaybetmiş bir kişi için yas ilan edilmesi, sizi niye bu kadar kızdırdı
İki Cumhuriyet yazarından örnek vereceğim.
Bu vesile ile Saadet Partililere de, ittifak yaptıkları CHP'nin yarı resmi yayın organı gazetenin iki yazarının Milli Görüş tabanı ile uzaktan yakından ilgileri olmadığını, olamayacağını, ama bu kesim ile nasıl olmuş ise, kimden emir gelmiş ise, birlikte yol yürüdüklerini ve bunlarla Tayyip Erdoğan'ı devirmeye kalkıştıklarını hatırlatmış olalım..
Cumhuriyet gazetesinden Zülal Kalkandelen yazıyor:
"'Sütü bozuk, soysuz' hakaretini reddediyorum!" diye başlık atmış..
"AKP Genel Merkezi'nde kürsüye çıktı, yine hakaretler yağdırıp halka fırça attı" demiş.
Halka fırça atıldığı yok.
Tam aksine halktan alınan yetki ile yas ilan edilmiş.
Ama halka rağmen, halkın oyları ile seçilen Cumhurbaşkanı'na rota çizmeye kalkanlara, o Cumhurbaşkanı tarafından hakkettikleri cevaplar verilmiş..
Niye kızıyorsunuz ki..
Zülal hanım, Heniyye konusunda kendisi gibi düşünmeyenlere, sayın Tayyip Erdoğan'ın "sütü bozuk, soysuz" dediğini belirtmiş.
Ben de merak ediyorum. Zülal hanım, Haniyye hakkında ne düşünüyor
Çocuk hakları diye tepinen Zülal hanım, "kızlar babalarınızdan kaçın. Evlerden kaçın. Özgür olun" derken, şimdi dört çocuk öldürülmüş..
Zülal hanım, "Oh olsun" mu diyor
Bir abla, bir kadın öldürülmüş. Ne diyor Zülal hanım
Bir başka ülkenin toprağında, bir siyasi lider şehid edilmiş..
Ne düşünüyor Zülal hanım
Çıkıp açık açık söylesin..
Millet de, bu işte bir sütü bozukluk var mı yok mu, değerlendirsin..
Demokrasiyi nasıl anladıklarını, daha doğrusu anlamadıklarını da, şu sözlerle ispatlıyor, Zülal hanım:
"Erdoğan'ın Türkiye'de Heniyye için yas ilan edilmesini eleştirenlere, 'Yahu biz sizden mi izin alıp da bunların kararını verecektik Biz milletimizden izin aldık!' diyerek 'çoğunluk diktası' yaklaşımıyla karşılık vermesini de sorgulayanların sayısı da fazla değil."
Bu nasıl bir kafadır..
Hani milletin bir kısmının özgürlükleri ile ilgili bir karar alınmıştır..
"Bunun kurallara uygunluğu da gerekir, sadece seçilmiş olmak yetmez"