CHP'de kazan kaynıyor!

DEM ile yapılan ittifak ile imza atılan kirlilik, şimdi infilaka sebep oldu.

"Ben 10 yıldır CHP üyesiyim" diyen Ahmet Özer, PKK'ya üye olmaktan tutuklandı..

DEM yöneticileri tam kadro itiraz ettiler.

CHP'de ise, CHP'li görünen Ahmet Özer'e destek gelse de, itiraz edenler de çıktı. Destek tam kadroya dönüşmedi..

Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan..

Ankara Belediye Başkanı Mansur Yavaş.

Afyonkarahisar Belediye Başkanı Burcu Köksal, Ahmet Özer'e destek vermediler..

Bu üç başkanı övmek için söylemiyorum..

Üçünün de sayılamayacak kadar yolsuzluğu, usulsüzlüğü, skandal uygulamaları var..

Ama CHP içinde çatlağın itirafı anlamında, üç belediye başkanının, CHP'li Ahmet Özer'e destek vermemeleri önemli.

Çok tartışılmıyor ama.

CHP ile HDP-DEM arasındaki yıllardır süren kirli ittifak, sadece Ahmet Özer örneğinde değil, birçok gelişmede suçüstü oluyor..

TUSAŞ'a PKK'lı iki teröristin saldırısı geçtiğimiz haftanın en önemli olaylarından birisi idi.

Bu saldırının ortaya çıkardığı CHP-HDP-DEM ilişkisi ne idi

PKK'lı teröristlerden birisi HDP ilçe eşbaşkanlığı yapıyor. Abisi ise, CHP'li belediyede güvenlik amiri oluyor..

Sonradan bir bilgi daha geldi..

Aynı teröristin diğer kardeşi de, CHP'li bir başka belediyede çalışıyormuş..

Böylece görüyoruz ki, CHP'li belediyeler, HDP'nin şantajı altında.

Seçimde kendilerine destek verilmesi karşılığında, HDP'li isimler işe alınıyorlar..

Ahmet Özer, üç çocuğu PKK'lı olan, anne vefat ettiğinde, taziye telefonu açıyor..

Taziyede bulunmanın sebebi, o annenin üç çocuğunun PKK'lı terörist olduğu gerçeğini gizleyip, "Ne yapalım, taziyede de mi bulunmayalım" diyorlar..

HDP ilçe başkanı ve aynı zamanda PKK'lı terörist olan kişinin abisi CHP'li Çiğli Belediyesi'nde güvenlik amiri çıkıyor..

O kişi, HDP kontenjanından işe alınmamış gibi, "Ne yapacaktık, saldırıyı önceden mi bilecek, adamı işe almayacaktık" diyorlar..

Yine aynı teröristin diğer kardeşi de CHP'li İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na bağlı iştirak İzenerji'de şoför olarak çalıştığı ortaya çıkıyor..

"Nerden bilebilirdik ki" diyorlar..

Pişkinliğin bu kadarına da pes, doğrusu..

Muhataplarımız samimi olsalar, "HDP ile ittifak yaptığınız an, PKK'lı teröristlerin yakınlarını, yandaşlarını işe almayı kabul etmiş oldunuz" hatırlatması yapacağız.

Ama bunlarda samimiyet nerde

Kendileri gözümüzün içine baka baka, HDP ile, yani PKK ile ittifak yapıyorlar..

Seçimde kazanmak için ittifak yapıyorlar.

Kendileri seçimi kazanmak için, HDP ile, yani PKK ile masaya oturuyorlar..

Anlaşıyorlar..

Bu anlaşma gereği HDP'liler oylarını CHP'ye veriyor.

CHP'liler de, HDP'lileri işe alıyor.

Sonra da, "Nereden bilebilirdik ki, işe aldığımız kişi, PKK'lının yakınıdır" diyorlar..

Ama belki daha önemlisi..

Seçim kazanmak için değil. Kendilerine oy vermelerini sağlamak için değil.. Kanayan bir yarayı tedavi amacı ile, Cumhur İttifakı bir adım atıp, "PKK lağvedilmiştir çağrısı yapılırsa, tecrit kalksın" dediğinde..

Kendilerinin ittifak yaptıkları HDP tam kadro ile. CHP'nin de içinde, azımsanmayacak sayıda yönetici "Tecrit kalksın" talebini, PKK'dan hiçbir şey istemeden dillendirdikleri halde.

PKK'nın lağvedilmesi çağrısı yapılma şartına bağlı olmaksızın, PKK'nın başı Abdullah Öcalan'ın cezasının gözde geçirilmesi gerektiğini kendileri söyledikleri halde..

Cumhur İttifakı'na itiraz ediyorlar: "Teöristbaşına cezasında hiçbir değişiklik yapamazsınız."

Siz, PKK lağvedilme çağrısı yapmadığı halde cezasının indirilmesini isteyenlerle ittifak yapıyorsunuz.