Bülent Arınç, kemalist Cumhuriyet, İslam karşıtı Sözcü el ele
ALİ KARAHASANOĞLU
Bülent Arınç bey, eşine başörtü yasağı uygulamak isteyen CHP'nin belediye başkanlarının hırsızlıklarını savunup, onlarla birlikte akit'e "utanmaz" diye hakaret etmiş..
CHP'liler, düne kadar eşinin başını açtırmak istedikleri Bülent Arınç'ı, şimdi Akit'e hakaret ettiği için alkışlıyorlar..
Sözcü gazetesi, Arınç'ın hakaret içerikli sözlerini büyük bir aşkla manşetlerine taşıyarak, internet sitelerinden veriyorlar.
Kemalist ve başörtü yasakçısı, dindar karşıtı cumhuriyet gazetesinin internet sitesinde de manşet olmuş, Arınç'ın Akit'e saldırısı.
Sosyalist, marksist Birgün gazetesi de öyle.
Başörtü yasakçıları, sosyalistler, kemalistler, laikçiler, ateistler, din karşıtları, büyük bir iştahla, Bülent Arınç'ı alkışlıyorlarsa..
Arınç'ın düşünmesi gerekmez mi, "Ben ters yola mı girdim acaba"
Ama esas ilginç olan şu: Bülent bey AK Parti'nin mahalli seçimlerde ikinci parti durumuna düşmesinden üzüntü duymuş gibi, bizi ve bizim gibi CHP'lilerin hırsızlıklarını yazanları suçlayarak, "sizin yüzünüzden oldu" diyor..
Mahalli seçimlerde, HDP'den ve İyi Parti'den aldıkları ödünç oylarla birinci olan CHP'nin, AK Parti'yi ikinci sıraya düşürmüş olmasından üzülmüş gibi konuşuyor.
Oysa.
Arınç'ın sözlerinden en çok, CHP'liler sevinç duyuyorlar..
Onlar, AK Parti'nin ikinci duruma düşmesine üzülmüyorlar ki.
Burda bir yanlışlık yok mu, Bülent bey.
Sen gerçekten AK Parti'nin birinci olmasını istiyorduysan. Ve İkinci olmasından üzüntü duydu isen. Niçin senin son sözlerine, CHP'nin birinci olmasından dolayı büyük sevinç duyanlar, alkış tutarak destek veriyorlar
Diyelim ki, sen Akit'i ekarte ettin..
İddian o ki, o takdirde AK Parti birinci olacak..
Böylesi bir durumdan Sözcü, Cumhuriyet, Birgün memnun olmazlar ki, senin Akit'e şimdi saldırından da memnun olsunlar..
Seni şimdi alkışlayanlar, seni arkadan itenler. İstiyorlar ki, Akit ekarte olsun. AK Parti gerçekten ikinci duruma düşsün.
Şunu da söyleyeyim..
Biz o solcuların yaptıkları gibi, usuli tartışmalarla, işin esasına hiç girmeden, konunun özünü gözlerden kaçırmayız.
Hırsızlığı sebebi ile tutuklanan CHP'liler gibi, "Cumhurbaşkanı adayı oldum, onun için soruşturma açıldı" deyip, iki villanın 10 milyon TL'ye alınmasının izahını gözlerden kaçırmak isteyenler gibi, "cambaza bak" oyunları yapmayız..
Yanlış bir haber yapmışız da, şimdi usuli savunmalarla, olayın üzerini kapatmaya çalışıyor, değiliz..
Arınç'ın bize sataştığı somut olayı yazayım..
Adli Tıp Kurumu, Beylikdüzü'nün görevden alınan belediye başkanı hakkında, "Hastanenin kanser riski var tespitleri yanlış. Gerekli tahliller tam olarak yapılmadan, sanki bir hastalık varmış gibi sonuç bildirilmiş. Dosyadaki belgelere göre, böyle bir hastalık sonucuna varmak doğru değil" demiş.
Hırsızların cezaevinden çıkarılması için ter ter tepinenler, "Ama cezaevindeki başkanımız sürekli zayıflıyor" demişler.
Adli Tıp Kurumu, ona da cevap vermiş:
"Sürekli zayıflamıyor. Gerektiğinden fazla kilolu imiş. Şişmanmış. Şimdi olması gereken kiloya inmiş. Bu 'olması gereken kilosu'ndan sonra, eğer yine kilo kaybı olursa, mutlaka bilgi verin" demiş.
Sonrasında yaşanan bir kilo kaybı da bildirilmemiş.
Böylesi bir durumda, biz ne yapmalıydık
"Hırsızları salıverin, FETÖ'cüleri salıverin.. Akın İpek'in milletten çaldığı malvarlığını iade edin.. Melek İpek'in, zekat paraları ile aldığı yalıda oturmasına izin verin.. Fetullah Gülen'in cenazesini Pensilvanya'dan buraya getirin.. Akit gazetesinin de kapısına kilit vurun" mu demeliydik
Biz yayın kurulunda oturup, Beylikdüzü eski Belediye Başkanı Mehmet Murat Çalık için, oturduğumuz yerden, "Ne yapalım, ne yapalım.. Hastane risk var diyor ama. Boşver, biz işkembeden sallayalım.. 'Turp gibi' diyelim"mi demişiz
Hasta raporunu veren doktorlardan çok daha kıdemli, çok daha tecrübeli olan Adli Tıp kurumu "Hasta değil" raporu düzenlemiş.
Biz de; Bülent Arınç'ın da, savcılığın da, mahkemenin de, hatta tutuklunun da yakınlarının en çok saygı göstermesi gereken Adli Tıp Kurumu'nun kararının haberini yapmışız.
Yerel hastanenin belgeleyemediği, varmış gibi gösterdiği hastalığı, Adli Tıp Kurumu"şu an böyle bir tespitin belgesi yok" diye reddederken, biz ne yapmalıydık
Adli Tıp Kurumu raporunu çöpe mi atmalıydık. "Hırsızı savunalım ki, ardından da hırsızlık paralarını paylaşalım. Adli Tıp Kurumu raporunu görmezden gelelim" mi diyecektik..
Net soruyorum:
Lenfoma hastalığı için "var" diyemeyen, sadece "risk var" diyen raporu gösterip.. Adli Tıp Kurumu'nun "hastalık tespiti yok" raporunu çöpe atan mı ahlaksızdır..
Düzmece raporlarla, yolsuzluk yapan hırsızları dışarı çıkartmaya çalışanlar mı ahlaksız. Onlara destek verenler mi ahlaksız..
Yoksa Adli Tıp Kurumu raporunu haber yapan biz mi ahlaksızız..
Takdiri kamuoyu yapsın..
Devam ediyorum..
Açın Akit gazetesini. Açın internet sitemizi ve Akit Televizyonunu.
İddialı olarak söylüyorum, tüm gazetelerin, internet istelerinin, televizyonların hepsinin içinde, kadın vucudu teşhir edilmeyen, kripto paraların reklamı yapılmayan, vatandaşın dolandırılmaması için reklamlarında bile ince eleyip, sık dokuyan, "para gelsin de nereden gelirse gelsin" demeyen tek medya organıyız.. Haydi bizim refikimiz olan bazı medya organları alınganlık göstermesinler.. Şöyle düzeltelim.. Belirttiğimiz konularda hassasiyet gösteren birkaç medya organının en önünde yer alan medya organıyız..
Ama Arınç'ın Akit'e saldırdığı sözleri, büyük bir şehvet ile manşetine taşıyan medya organlarını açtığınızda..