AK Parti karşıtlığı, bu adamlara daha ne kavramlar ürettirecek..
Kitapların satır arasında yer alan kimi tanımlarla, dipnotlarda ancak yer bulabilen hangi kavramlarla Tayyip Erdoğan'ı itibarsızlaştırmak isteyeceklerini bilemiyorlar..
Onlar yeni yeni kavramlar icat edip, ekonominin en temel kavramı imiş gibi kıytırık konuları gündeme taşıyıp, saldırıyorlarken.
Tayyip Erdoğan meydanlara çıkıyor, halkın anladığı dilden, tam da onların kavramları ile konuşuyor, konjonktürel olarak bozulan rakamları bir süre sonra yerli yerine oturtuyor, girdiği her seçimi kazanıyor, muhatapları apışıp kalıyorlar..
Daha önce de nice kavramları bize dayattılar..
"CDS risk primi" dediler..
Ak Parti kaçkını DEVA Partili, Gelecek Partili sözde ekonomistler bile, bilgiç bilgiç konuşmalarla, "Siz biliyor musunuz, CDS risk pirimi 900 demek, o ülkenin artık battığının resmen ilan edilmesidir" dediler..
İki dokunuş ile, risk primi bugün 300'ün altına indi..
Ne soldan çarklı ekonomistler, ne DEVA'lıları, ne Gelecek'lileri, 6 ay önce söyledikleri o hakaret dolu karamsar tablo oluşturan sözlerin hatırına, "CDS risk primi de öyle devasa bir şey değilmiş. İki dokunuş ile inip-çıkabiliyormuş" diyemediler..
"Resesyon" dediler.. "Bir ülke ekonomisinin art arda iki çeyrekte (üçer aylık dönemlerde toplam altı ay), gayri safi yurtiçi hasılasının gerilemesi" olarak tanımları yapıp, ardından korona döneminin küçük küçük gerilemelerini devasa bir olay gibi gösterip, "Hah işte. Türkiye resesyona giriyor" dediler..
"Ha girdik, ha gireceğiz. Ha girmek üzereyiz.." algısı oluşturdular..
Avrupa'da dahi resesyona giren koca koca ülkeler oldu ama..
Ehamdülillah, Türkiye'nin böyle bir duruma düştüğünü görmedik, onlar yaptıkları karalamalarının utancı ile kaldılar..
"Enflasyon değil, alım gücü önemli" dediler.
Tane tane anlatıldı.. Ak Parti'nin iktidara geldiği 2002 yılındaki; ekmek isterseniz, ekmek.. Yumurta isterseniz yumurta.. Peynir isterseniz peynir.. Kırmızı et isterseniz kırmızı et, beyaz et isterseniz beyaz et..
Ne isterseniz..
2002'deki asgari ücret ile alabildiğiniz ekmek sayısını, yumurta sayısını verin..
2024 asgari ücreti ile, o ekmek sayısının çok daha fazlasını, yumurta sayısının çok daha fazlasını alıyorsunuz..
Enflasyon ise enflasyon..
Alım gücü ise, işte alım gücü..
İstemezükçü tayfası sustu mu
"Dış borçlar 450 milyar doların üstüne çıktı.."
Gösterdik, Türkiye'nin nüfusunun 4 katı nüfusa sahip Amerika'nın dış borcu, bizim dış borcumuzun kat kat fazlası..
Türkiye'nin 0,5 trilyon dolar borcu var iken, Amerika'nın dış borcu, 33 trilyon dolar.. Yani 66 katı..
Nüfus ise sadece 4 katı..
"Bu rakamlara rağmen, Amerika'yı dev ülke olarak ilan ediyorsunuz da.. Türkiye'yi niye böyle, küçük çocuğu azarlar gibi, sabahtan akşama kadar azarlıyorsunuz" dedik..
Muhataplarımızı utandıramadık..
"Ama dış borçların tamamından ziyade, kısa vadeli olanları çok önemli.." dediler..
Döndüler..
"Merkez Bankası rezervi" dediler..
Döndüler, "Ama dolar ayrı, altın ayrı" dediler..
Döndüler, "Swap da hesaba katılmamalı" dediler..
Döndüler ha döndüler..
Dediler oğlu dediler..
Ekonomik göstergelerde, Türkiye'nin aleyhine gibi yorumlanabilecek ne buldular ise, dönemsel olarak onu öne çıkarıp, "Bakın bakın. Ülkemizin şu rakamı nereye çıkmış" diyerek, algı üzerine algı yaptılar..
Şimdi bunların hepsinin üstüne tüy dikecek şekilde..
Böyük böyük ekonomistimiz Mahfi Eğilmez'e, yepyeni kavramlarla, ekonomimizin yorumunu yaptırmışlar..
Böyük ekonomistimiz Mahfi Eğilmez bey, adeta "CDS pirimi dedik.. Bir dönemi götürdük.. Resesyon dedik, bir dönem götürdük.. Merkez Bankası rezervi dedik, swap dedik. Dönem dönem yeni yeni kavramlarla ekonominin berbat olduğunu anlattık.. Bunların hepsi geçti.. Şimdi yeni kavramlarla saldıralım ki.. Vatandaş durum vahim sansın"