Bayram, bizi uyandırsın!

Ramazan Bayramı'na kavuştuk. Ama Filistin'de İsrail'in soykırımı devam ediyor.

Uluslararası Adalet Divanı'nın, "Soykırım delilleri var. Tedbir kararı veriyorum" demesinin üzerinden 2.5 ay geçti..

Uygulamada soykırımı önleyecek tek bir icraat yok.

ABD defalarca veto etti, sonunda onlar da çekimser de olsa, artık pes ettiler. BM Güvenlik Konseyi ateşkes çağrısı yaptı. Üzerinden bir ay geçti..

Ateşkes ile ilgili sahada hiçbir işaret yok..

İsrail yine soykırımı sürdürüyor.

Yine Amerika, Almanya başta olmak üzere, "çağdaş" diye tanıtılan devletler İsrail'e "çakmak gazı" falan demiyorum, soykırımda kullanılacak silahları satmaya, hatta büyük oranda da bedava vermeye devam ediyorlar..

İsrail'i hem uluslararası arenada, hem de sahada mahkum ettirecek en kararlı ve en sert çalışmaları yapan Türkiye, "İsrail'e şu satılıyor, bu satılıyor" denilerek, Tayyip Erdoğan karşıtı dindar insanlarımız tarafından suçlanırken..

Aynı Erdoğan karşıtı dindar insanlarımız, bir taraftan da bize "Amerika'da hukuk var. Mutluluk var.. Bizde yok. Almanya'da hukuk var, mutluluk var. Bizde yok" algısı yapıyorlar..

Bu kardeşlerimizin gerçek niyeti körü körüne ve ego dürtüsü ile Tayyip Erdoğan düşmanlığı yapmak değil de, İsrail'e küçük de olsa bir zarar vermek ise..

İsrail'e bedava silah yollayan Amerika'ya karşı çıkmaları gerekmez mi

Almanya'ya haddini bildirmeleri gerekmez mi

Diyebilirler ki, "Bizim kendi ülkemize sözümüz geçer. Amerika bizi dinler mi ki Almanya bizi dinler mi ki"

Bu da güzel bir savunma..

Ama samimi değil..

Ben; kibrinin esiri olmuş bu Saadet ve Gelecek Partili kardeşlere itiraz ederken, onların Türkiye'ye yönelik attıkları iftiralara dikkat çekerken, bir yandan da ve esas önemlisi, onların "Amerika hukuk devleti" propagandalarına dikkat çekiyorum..

"Almanya mı bizi kıskanıyor. Hah hah ha.. Almanya bizi niye kıskansın ki" övgüleri ile İsrail'e silah satmaya devam eden Almanya'yı övmelerindeki samimiyetsizliğe dikkat çekmek istiyorum..

Samimi şekilde, "Filistinlilere destek vermek ve İsrail'in soykırımını zorlaştırmak" istiyorsak..

En başta İsrail'e silah yardımı yapanları kınamakla başlamalıyız..

Bunlar kim

Türkiye değil..

Amerika..

Silah satan ülkeleri ifşa etmeliyiz..

Bunlar kim

Almanya..

Bu ülkeleri övücü ifadelerle, propagandalarını yapmamalıyız.. Bu soykırımcı devletleri meşrulaştıran, legalleştiren ifadeleri hayatımızın hiçbir alanında kullanmamalıyız..

Türkiye, BM Genel Kurulu'ndaki oylamalarda, ateşkes lehine oy kullandığı halde.. Türkiye'yi mahkum etmeye kalkıp..

Güvenlik Konseyi'nde olsun, Genel Kurul'da olsun, defalarca ateşkes kararı alınmasını engelleyecek yönde oy kullanan Amerika'ya destek çıkacak, ABD'de hukuk olduğunu içeren cümlelerle destek verecek açıklamalar yaparsak..

Samimiyet nerede kalır

Son örneğe gelelim..

Nasıl bir vicdana sahipler ki..

Tam da Nikaragua, Almanya'nın İsrail'e silah satışını durdurması için Uluslararası Adalet Divanı'nda dava açtığı bir dönemde..

Almanya'nın İsrail'e silah ihracatını durdurması talebiyle Uluslararası Adalet Divanı'na başvuru yapıldığı ve muhatap devletin de bu gerçeği inkar edemediği bir ortamda..

Karar gazetesi çıkıp da bize, "Finlandiya, Birleşmiş Milletler'in desteğiyle yayınlanan Dünya Mutluluk Raporu'nda bir kez daha dünyanın en mutlu ülkesi seçildiği duyuruldu" derse..

Amerika'nın, Almanya'nın Türkiye'nin çok çok üstünde olduğunu yazarsa..

Türkiye'nin ise 101. sırada kendisine yer bulduğunu aktarırken..

12 Kasım'da "Davut Sapanı" hava savunma sistemleri için Finlandiya ile İsrail arasında 317 milyon avroluk anlaşma imzalandığına tek kelime etmezse..

"Filistinlileri öldürerek mutlu olan Finlandiyalılar" diyemezse..

Haydi ben; zevklerine, lükslerine düşkün olmaları ile tanınan Karar gazetesi yöneticilerini es geçeyim..

Tesettürlü kardeşlerimiz, kendilerinden gizlenen bu gerçekleri farkına varmadan..

Bilinçlerini zehirleyen bu;