Barış için Akademisyenler Bildirisi ve TUSAŞ'a saldıran Ali ile Mine!

Tusaş'a saldıran iki PKK'lı terörist, 9 yıldır aranıyormuş..

Devletin elemanlarına soralım, "nasıl bulamadınız" diye..

Ama..

"Devlet bunları niye bulamadı" diyen muhalefet mensuplarına da şunu hatırlatalım..

"Size göre, onların aranmasına gerek yoktu ki.. Siz değil miydiniz, 2015 seçimlerinde, CHP'li her aileden bir oyun, HDP'ye verilmesini isteyen.. Böylece HDP'nin barajı geçmesi gerektiğini belirtip, 'Ancak bu şekilde AK Parti'nin tek başına iktidar olmasını önleyebiliriz' diyen."

Açın o tarihteki Sözcü gazetesinde Emin Çölaşan'ın köşesini. Açın Bekir Coşkun'un köşesini. Ve diğerlerinin köşelerini.

AK Parti'nin tek başına iktidara gelmesini önlemenin tek yolunun, bu partinin barajı geçecek orana ulaşacak oyu alması olduğunu yazıyorlardı. Okurlarını, HDP'ye oy vermeye çağırıyorlardı..

O tarihte HDP'nin Hakkari Merkez İlçe eşbaşkanlığını ise, TUSAŞ saldırısını düzenleyen Mine Sevjin Alçiçek yapıyordu.

Emin Çölaşan, Bekir Coşkun, Sözcü'deki köşelerinde, TUSAŞ'a 2024'de silahlı sadırı düzenleyecek olan Mine Sevjin Alçiçek'in ilçe eşbaşkanlığını yaptığı HDP'ye oy verilmesini istiyorlardı, sizin anlayacağınız..

Bitti mi

Bitmedi..

Hendek operasyonları sırasında, hatırlayınız, üniversitelerde öğretim üyeliği yapan 1100 isim, "barış için Akademisyenler bildirisi"ne imza atmışlardı..

Bildiride, "Bu ülkenin akademisyen ve araştırmacıları olarak bu suça ortak olmayacağız!" diye başlanıyor.. Devamında da şöyle deniyordu:

"Türkiye Cumhuriyeti; vatandaşlarını Sur'da, Silvan'da, Nusaybin'de, Cizre'de, Silopi'de ve daha pek çok yerde haftalarca süren sokağa çıkma yasakları altında fiilen açlığa ve susuzluğa mahkûm etmekte, yerleşim yerlerine ancak bir savaşta kullanılacak ağır silahlarla saldırarak, yaşam hakkı, özgürlük ve güvenlik hakkı, işkence ve kötü muamele yasağı başta olmak üzere anayasa ve taraf olduğu uluslararası sözleşmeler ile koruma altına alınmış olan hemen tüm hak ve özgürlükleri ihlal etmektedir."

O sözde akademisyenlerin, açlığa, susuzluğa mahkum ediliyor diye savundukları, ağır silahlarla saldırılıyor diye koruma altına aldıkları teröristlerden birisi de..

Çarşamba günü TUSAŞ'a saldıran Ali Örek idi..

Evet, yanlış okumuyorsunuz..

Dünkü Sözcü gazetesinde yer alan habere göre, Ali Örek isimli PKK'lı terörist, 16 Şubat 2016'da Şırnak'ın İdil İlçesinde hendek ve barikat eylemlerinde yer almış. Ayrıca İdil'de 8 güvenlik görevlisinin şehit edildiği saldırıda aktif rol oynamış..

Ne diyordu, barış isteyen akademisyenlerimiz:

"yerleşim yerlerine ancak bir savaşta kullanılacak ağır silahlarla saldırarak"..

8 güvenlik görevlimiz şehid edilmiş.

Onlar, yerleşim birimlerine savaşta bile kullanılmayacak silahlarla saldırıldığını iddia ediyorlar.

Sonrasında o akademisyenler görevden alınınca, Sözcü'sünden Cumhuriyet'ine kadar, muhalif medyada kim var ise, hepsi avukatlığa soyundu..

O tarihte, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, "Bu aydın müsveddeleri kalkıp devletin bir katliam yaptığından bahsediyor. Ey aydın müsveddeleri, siz karanlıksınız karanlık. Aydın falan değilsiniz" tespitinde bulunduğunda itiraz edenler..

Şimdi, o akademisyenlerin de, katliama maruz kaldığını iddia ettikleri, halk gibi gösterdikleri, aslında halkı da katleden teröristlerin içinde bulunan Ali Örek'i, şimdi TUSAŞ saldırısında, daha net olarak tanımış oluyoruz.

O tarihte terörist Ali Örek'in arkasında olan, sadece Barış İçin akademisyenler bildirisine imza atanlar değildi..

KCK Yürütme Konseyi Eş Başkanı Bese Hozat kod adlı Hülya Oran da, "tüm aydın ve demokratik çevrelere ve Kürtlere öz yönetim ilanlarına sahip çıkma çağrısı yapıyorum" diyordu..

Kimdi Barış İçin Akademisyenler Bildirisi'ne imza atanlar

Bir kısa liste sunayım, siz de görün, TUSAŞ'a saldıran teröristleri, 2015'te kimler savunmuş:

Ahmet İnsel, Prof. Dr. Aslı Iğsız, (Emekli general Hasan Iğsız'ın kızı)