Siyonistlerde de, siyonistlerin kucağındaki Fetöcülerde de. Fetöcülerle iş tutan ulusalcılarda da, taktik aynı..
Bugünlerde siyonistler ne yapıyor
Vuruyor, öldürüyor, "Durun daha, Devletlerin sınırlarını değiştireceğiz" diye tehdit ediyorlar.
Ama sonrasında.. İran üç tane füze atınca. İsrail'in fiyakası düşürülünce..
"Askerî üsleri vurdum. İstersem, askerî üs vurmaktan çok daha kolay şekilde, başka yerleri de vururum" deyince..
Siyonist hemen ajitasyona başvuruyor: "İran'ın attığı hipersonik füzelerin sivilleri öldürme endişesi yaşanıyor."
Bre vicdansız siyonist, Nasrullah'ı şehid etmek için, 6 blok apartmanı birden vurmadın mı O bloklarda, onlarca dairede sivilleri bir dakika içinde şehid etmedin mi
Sen vurunca güzel.. "Nokta atış ile vuruldular" diye bir de güzelleme yap..
Sen vurulunca, "sivillerin hedef olma endişesi" de..
Siviller hedef alınmadığı halde..
Sadece askerî üsler hedef alındığı ve vurulan yerlerin görüntüleri de bunu ispatladığı halde.. "Sivillerin zarar görmüş olma ihtimali var" diyerek, görüntü göstermeden, karalama operasyonu başlat..
Baş siyonist böyle yapıyor.. Siyonistin kuklası Fetöcüler ne yapıyorlardı
15 Temmuz hain darbe girişimi sırasında, milletin düşmana karşı kullanmak üzere emanet ettiği uçakları, Gölbaşı Özel Harekat Başkanlığı'nı vurmak için kullanıyor, orada 50'den fazla polisimizi, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin uçakları ile şehid ediyorlardı.
Bunun adı, o Fetöcüler nezdinde, kendi aralarındaki haberleşmede, namussuzca bir tanımla duyuruluyordu: "Tam isabet".
Peki.. İsrail vurulunca nasıl ağlıyor ise.. FETÖ de, darbe bastırılınca nasıl ağladı
Darbenin ilk dakikalarında, 15 Temmuz Şehitler Köprüsü'nü kesen, darbeci askerler, saatler sonra halk tarafından etkisiz hale getirilip, ordaki emniyet güçlerine teslim edilirken..
Halkın kendisine emanet ettiği silahla, halka ateş eden katil sürüsü içindeki iki tane askere, 4 saat önce yakını şehid olmuş bir ağabey, bir kardeş, bir baba, iki tane tokat attı diye..
Tokat yiyenin darbeci asker olduğu. Halkına ateş eden vicdansız FETÖ'cü olduğunu söylemeden.. Ve bu bilgileri gizleyerek.. "Türk askerine tekme tokat giriştiler" diye ağlaştılar.
Sözcü'ye, Cumhuriyet'e haber yaptırdılar..
Bre vicdansızlar.. Bu adamlar darbeci.. "Türk askeri" dediğiniz adamlar, köprü üzerinde halkın üzerine ateş açıp, onlarca Türk insanını vicdansızca öldürmüş darbeci askerler..
Bunu da söylesenize..
Daha vahimi.. Boğaz Köprüsü üzerinde, bir askerin, darbeye direnenler tarafından boğazının kesildiğini ve köprüden aşağıya atıldığı yalanını uydurdular..
Siyonist operasyonunu görüyor musunuz. Darbecileri masumlaştırma, mağdur gösterme girişimini görüyor musunuz.
O iftira, önce sosyal medyada.. Sonra da Sözcü gazetesinin internet sitesinde haber oluyor..
Sözcü'nün başlığı şöyle:
"ŞOK OLAY! Boğaz Köprüsü'nde asker başı kesilerek öldürüldü!"
Darbecileri savunma sadedinde, "ne yapabiliriz, ne yapabiliriz" diye çırpınmaya bakar mısınız..
Sonrasında birçok internet sitesi bu iftirayı alıp, kimi "iddia" diye, kimi daha başka ifadelerle, kimisi "Sözcü'nün verdiği bilgiye göre" diye, okurlarına aktarmış..
Bu arada, o günün heyecanlı saatlerinde, maalesef bizim internet sitemizde de, birçok internet sitesinde bu yayınlanan iftira, deneyimsiz bir editörümüz tarafından iddia olarak kısa süreliğine yayınlanmış..
Sitemizdeki haber, yönetimdeki arkadaşlarca görülür görülmez, iftiralığı açık ve kesin olduğundan kaldırılmış.
Ve yönetim, kısa süreliğine de olsa, yaptığımız hatanın düzeltilmesi sadedinde, "Sözcü'den tek haber aldık. O da yalan çıktı. Önce pisliğini temizle Sözcü" başlığı ile üzdüğümüz insanlardan bir özür, bir de durumu izah etme amacı ile yeni bir haber daha yapmışız...
Bizim uyarımız sonrasında, ama bir gün yayında tuttuktan ve darbenin kesinlikle bastırıldığı anlaşıldıktan sonra, Sözcü o haberi yayından kaldırdı..
Ve akabinde akit gazetesinin internet sitesine tazminat davası açtı..
15 bin TL manevi tazminat istedi..
Davayı yanlış mahkemede açtığını, avukatımız Ali Paccı hatırlatınca, davanın yetkili-görevli mahkemeye gönderilmesi kararlaştırıldı. Ama Sözcü'nün avukatları, yasal sürede dosyanın gönderimini tamamlamadı ve dava açılmamış sayıldı, düştü..
Yıllar geçti.. Sözcü'nün avukatı, 2 yıllık zamanaşımı süresi de dolduktan sonra, görevli mahkemede, bu sefer 40 bin TL'lik manevi tazminat davası açtı..
Avukatımız Ali Paccı, diğer savunmaları ile birlikte, davanın 2 yıllık sürede açılmadığını hatırlattı.
Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi Hakimesi Emine Konak, "zamanaşımı sebebi ile davanın reddine"