27 Mayıs'ta da, 12 Eylül'de de, 15 Temmuz'da da Atatürk yok muydu
ALİ KARAHASANOĞLU
27 Mayıs 1960 darbesinin bildirisinde şu cümle vardı:
"Büyük Atatürk'ün 'Yurtta sulh, cihanda sulh' prensibi bayrağımızdır."
12 Eylül 1980 darbesinde ise, yine Atatürk merkezli şu cümle yer alıyordu:
"Atatürk ilkelerini esas alarak kurulan Cumhuriyetimizin bu duruma düşürülebileceğini bundan 10 sene evvel tasavvur dahi etmek mümkün değildi."
Devam ediyordu Atatürk gerekçeli darbe bildirisindeki ifadeler: "(..) siyasi partilerimiz, yüce Atatürk'ün Cumhuriyeti döneminde unutulmuş mezhep ayrılıklarını kışkırtmakta faydalar görerek .."
12 Eylül darbesi, biraz daha Atatürkçü olduğundan, bildiriyi biraz daha uzun tuttuğundan, "Atatürk" merkezli ifadeler devam ediyor:
"Büyük Atatürk'ün deyimiyle 'Ulusal kültürümüzü, çağdaş uygarlık düzeyinin üstüne çıkarmak, yurdumuzu dünyanın en mamur ve en uygar araç ve kaynaklarına sahip kılmak' hedefine yönelik .."
"Atatürk ilkeleri doğrultusunda yürüyen Türk Silahlı Kuvvetleri yönetimine güveneceğinden kuşkumuz yoktur."
"Atatürk Milliyetçiliğinden hız ve ilham almanın"
"Atatürk ilke ve devrimlerine olan bağlılığın tam şuurunu yerleştirmek"
"Eğitim ve öğretimde Atatürk Milliyetçiliğini yeniden yurdun en ücra köşelerine kadar"
"Yarının teminatı olan evlatlarımızın Atatürk ilkeleri yerine yabancı ideolojilerle yetişerek sonunda birer anarşist olmasını önleyecek tedbirler alınacaktır."
"Her düzeyde öğrencinin amacı Atatürk ilkeleri ve milliyetçiliği ile pekişmiş ve üretime yönelik bilgi ve becerisini kazanmak olacaktır."
"Atatürk ilkelerine yeniden güç ve işlerlik kazandırmak,"
15 Temmuz darbecilerini, hepimiz hatırlıyoruz..
Onlar da Atatürk vurgusu ile darbe yapmaya kalkışmışlar, ama halktan hak ettikleri tokadı yemişlerdi.
Şimdi gelelim bugünümüze.
"Biz ne dedik ki, 'Mustafa Kemal'in askerleriyiz' dedik" diyen ve kılıç kuşanarak gösteri yapan teğmenler de, aslında esas vermek istedikleri mesajları "seçilmiş iktidara sopa sallamak" olduğu halde..
Sandıktan bir türlü çıkmayı başaramayan CHP'nin sayesinde, algı oluşturulmaya çalışıldı:
"Mustafa Kemal'in askerleri ihraç ediliyor."
27 Mayıs darbesine destek veriyorsanız. 12 Eylül darbesini destekliyorsanız, 15 Temmuz darbe girişimine destek veriyorsanız, 27 Mayıs, 12 Eylül, 15 Temmuz darbecilerinin Atatürk istismarına onay veriyorsanız, şimdi de 30 Ağustos 2024 Atatürk istismarcılarına destek verebilirsiniz.
Ama 27 Mayıs darbesine, 12 Eylül darbesine, 15 Temmuz'a karşı çıkıyormuş gibi yaptığınıza göre, 2024'deki Atatürk istismarlı benzerine de onay vermemeniz gerekmez mi
İşin daha acıklı yanı, bu teğmenlerin ihraç cezası açıklandığının hemen ertesi günü, sivil kıyafetlerle Anıtkabir'i ziyaret etmeleri..
Ne yapacağız şimdi, Anıtkabir'i ziyaret ettiniz diye, karşınızda el pençe mi durmamızı istiyorsunuz
27 Mayıs darbecileri, 12 Eylül darbecileri de, Anıtkabir'i ziyaret etmemişler miydi
15 Temmuz hain darbe girişimini yapmaya kalkanlar, Allah korusun başarılı olsalardı, Anıtkabir'i ziyaret etmeyecekler miydi
Şunu demiyorum: Anıtkabir'i ziyaret etmeniz darbeci olduğunuzu kanıtlamaya yeter..
Hayır, bu iddiada değilim.
Ama, kendinizi Anıtkabir'in sahibi, sizin dışınızdaki herkesi de vatan düşmanı gibi gösterirseniz.. İşte bunun tam adı, ülkenin seçilmişler tarafından değil, Anıtkabir istismarı yapanlar tarafından yönetilmesi isteğidir ve darbeciliktir.. Disiplinsizliktir..
"Bizim ve sizlerin göğsündeki Harp Okulu rozetini alamayacaklar" derseniz.. Komutanlarınızı, rozetinizi almak isteyen Atatürk düşmanları gibi göstermeye kalkarsanız..
30 Ağustos'taki kılıç kuşanma eylemi için, "Basın yayın organlarını davet etmedim. Mikrofondan da bu yönde bir anons yapmadım" diyerek, kendinizi savunurken. Şimdi Anıtkabir'e gidip, orada fotoğraf çektirip, yeniden o fotoğraf üzerinden "İşte ihraç edilen teğmenlerin ilk ziyareti" başlıklarını attırırsanız..
Siz ya kullanılmaya müsait kişilersiniz demektir, ya da durmadan oyuna gelen, saf çocuklarsınız..
Teğmenlerin Anıtkabir provokasyonunu, ki bu ifadeyi, kendi avukatları söylüyor.. "Anıtkabir'e gidecekleri iddiası provokasyondur" diyor, ardından Anıtkabir'e gittikleri ortaya çıkıyor..
Teğmenleri bir kenara bırakalım..
Teğmenler üzerinden siyaset üretmeye çalışanlara bakalım..
CHP'nin ilk tepkisi ne