Oldum olası, içinde bulunduğumuz, birebir yaşadığımız olayları doğru analiz edemeyip, sonra başka ülkelerdeki olayları tahlil etmeye kalkanları, hem de kendince yaptıkları tespitleri tek doğru imiş gibi gösterenleri, yadırgamışımdır..
Bizzat şahidi olduğumuz olayları doğru tahlil edemeyip, yüzyıl öncesinde yaşanılanlar hakkında ahkam kesenleri, yaptıkları analizin tek doğru gibi gösterilmesine kalkışanları, hayretler içinde izlemişimdir..
Bunlardan sonuncusu, FETÖ'cü medya organlarında siyasi iktidara saldırıp, 4 yıl cezaevinde kalıp, çıktıktan sonra da hâlâ "odunum da odunum" modunda ahkam kesen Mümtazer Türköne..
KHKTV diye, bir kanal kurulmuş, orada KHK'lılar konuşturuluyormuş.
Mümtazer Türköne de, bu kapsamda bazı tespitlerde bulunmuş..
Merak ettim.. 17-25 Aralık döneminde FETÖ'den yana tavır alan bir isim olarak, "15 Temmuz hain darbe girişimi, gözlerini açmış mı" diye..
Açmamış..
Hâlâ eski kafada gidiyor..
Hani bazı şeylere izahat getirse.. "Bir bakış açısı sunuyor" diyeceğim..
Ama şu sözlere bakar mısınız:
"Türkiye'nin sorunu iktidarın yaptıkları değil, yapabildikleri değil; iktidarın yaptıklarına, yapabildiklerine toplumdan gelen destekti. Bunun bir açıklaması yok. Bunun bir mazereti yok, meşrulaştırılacak, anlayışla karşılanacak bir yanı yok."
17-25 Aralık'ın üzerinden 11 yıl geçti..
O tarihde asrın yolsuzluğu olarak nitelendirilen ne vardı
O yolsuzluk isnadından, bugün elimizde ne var
Etiler Polis Okulu'nun arsasının, bir Suud işadamına peşkeş çekilmesi iddiası vardı..
Gerçek ne çıktı
O tarihte de.. Ondan sonraki 6 yıllık süreçte de.. İBB'nin adına tapuda kayıtlı bir arsa.. Ekrem İmamoğlu tarafından, hem de taksitle satılma aymazlığına imza atılan bir arsa..
Başka ne vardı, 17-25 Aralık'ta..
Marmara'nın geçtiği Sirkeci'deki bir arsanın, imar durumundaki farklılandırma çabası..
Altından ne çıktı.
Şimdi Almanya'da kaçak yaşayan savcı Zekeriya Öz'ün bir tanıdığına imar kıyağı geçilmesini kabul etmeyen Fatih Belediye Başkanı'na iftirası çıktı..
Daha onlarca örnek sayabilirim..
Ama daha ilginci..
Kendisine profesörlük unvanı verilen bu Mümtazer Türköne..
"Camiler iktidar partisinin propaganda merkezine dönüşmüş" diyor..
İmamlara, "Hoca hoca. Atatürk'ten bahset" diye hakaretler edildiği bir süreçte bunu diyor..
"Bu dindarlığa çok zarar veren bir şey tabii. Dindarlık da Türkiye'nin yaşadığı bu 20 yıllık tecrübeden hissesini alacak" diyor.
28 Şubat'ın tek kelimesini ağzına alamadan bunu diyor..
FETÖ'nün F'sini bile ağzını alamadan bunu söylüyor..
"Ve yeniden itibar kazanmak için, yeniden 'Dindar insan ahlaklı insandır' eşitliğinin kurulabilmesi için uzun zaman geçmesi gerekecek. Şu anda toplumda 'dindar görünen insan üçkağıtçıdır, hırsızdır' algısı var" diyor..
Oysa böyle bir algı var ise.,. Bunun sorumlusunun FETÖ olduğunu.. Topladıkları zekatları, kendi gruplarının devlete sızması için harcadıklarını anlatmıyor..
İmtihan sorularının çalınmasından başlayın, kadrolaşmak için başkalarının ayağını kaydırma amaçlı operasyonlardan tek kelime etmiyor, Mümtazer Türköne..
Amerika'da bugün dahi, el üstünde tutulan, Türkiye'ye iade edilmeyen Fetullah Gülen'in, CIA ile ilişkisinden tek kelime edemiyor..
Akın İpek'in, sabahtan akşama kadar FETÖ düşmanlığı yapan Kanaltürk'ü nasıl satın aldığını, Tuncay Özkan ile ilişkisinin ne olduğunu, hırsızlık ise, hırsızlığın kralının burada olduğundan bahsedemiyor..
Akın İpek'in, 9 yıldır Londra'da kralllar gibi nasıl yaşayabildiğini..
Sadece İstanbul Boğazına nazır köşkünün 1.1 milyara yakın tarihde satılmasının arkasındaki hırsızlığı soramıyor.
Dindarlar açısından üzülüyormuş gibi algı yapıyor ama..
Bugün cemaatlerin hemen tamamının suçlandığı, FETÖ'nün CIA kuklalığı hakkında tek kelime edemiyor..
Düşünebiliyor musunuz.
Bugün Süleymancılardan İskenderpaşa cemaatine kadar, bütün cemaatlere, bütün dindarlara, laikçiler tarafından, FETÖ'nün 15 Temmuz hain darbe girişimi gerekçe gösterilerek, tehlikeli gruplar damgası vuruluyor..