Masumlar değil suçlular kaçar!

Şarkıcı Güllü, Çınarcık'taki evinde yüksekten düşme sonucu hayatını kaybettiğinde takvim yaprakları 26 Eylül 2025 tarihini gösteriyordu.

Güllü'nün kızı Tuğyan Ülkem Gülter ile olay gecesi aynı odada olan arkadaşı Sultan Nur Ulu, İstanbul Büyükçekmece'de yurt dışına gitme hazırlığı içindeyken ne zaman gözaltına alındı

9 Aralık 2025 tarihinde, yani Güllü'nün ölümünden tam 74 gün sonra...

Oysa ilk günden itibaren birçok insan, Güllü'nün oğlu, kızı ve asistanının, "Roman havası oynarken ayağı kayıp camdan düştü" sözleri gibi intihar etmiş olabileceğine de inanmadı.

Şarkıcının ölümünü kuşkulu bulmamın tek nedeni vardı, o da Tuğyan Ülkem Gülter ile arkadaşı Sultan Nur Ulu'nun ifadelerinde ağız birliği etmişçesine Güllü'nün düşme anını görmediklerini söylemeleri oldu. Küçük bir odanın daracık alanındaki üç kişiden ikisinin düşme anını görmemesi bana normal gelmedi.

Güllü ile çocukları arasındaki sorunlu ilişkilere dair ortaya atılan iddialar insanlardaki kuşkuları daha da artırdı.

Dedektif gibi çalıştı

Yalova Cumhuriyet Başsavcılığı, 2 Ekim 2025'te Güllü'nün ölüm sebebini aydınlatma görevini Cinayet Büro'ya verince şarkıcının düşmediğini, itildiğini iddia eden eski patronu Ferdi Aydın, dedektif gibi iz sürmeye, elde ettiği bilgilerle kamuoyu oluşturmaya başladı.

Güllü'nün evindeki güvenlik kameralarının görüntülerinin kriminal incelemesi sürerken Başsavcısı, uzmanlardan oluşan bilirkişiyi olay yerini inceleyip bir rapor hazırlamakla görevlendirdi.

Ferdi Aydın, kızı Tuğyan'ın annesi Güllü'den kurtulmak için arkadaşlarıyla Whatsapp yazışmalarını deşifre ettikçe ve yeni tanıklar bulup savcılığa götürdükçe, taraflar arasındaki savaş iyice kızıştı. Karşılıklı suç duyuruları geldi, ortaya çıkan tanıklar ifade ve saf değiştirdi...

Sonuçları merak edilen iki raporun bir türlü açıklanmaması, peş peşe gündeme gelen yeni iddialardan sonra Tuğyan ve Sultan'ın gözaltına alınmaması, "Bu olayın da üstü örtülecek" söylemlerine yol açtı.

Teknik ve fiziki takip

Bu vesileyle bir kez daha gördük ki, yarına bırakıyor ama kimsenin yanına bırakmıyor devlet ve eninde sonunda "Geldim" diyor adalet!