Algı Eke: Asıl kariyerim şimdi başlıyor

2019 yapımı komedi filmi "Nasipse Olur"un ikincisi altı yıl sonra çekildi. 28 Kasım'da vizyona girecek "Nasipse Olur 2"nin yönetmeni değişti ama senaristi ve başrol oyuncuları Algı Eke, Burak Sevinç ve Nur Sürer aynı kaldı. Bostancı'daki çekimlerine gittiğim yeni filmde hikâye Günfer ile Gökhan'ın evliliklerinin ilk yılı ortalarında başlıyor.

İki filmde de Günfer'e hayat veren Algı Eke ile "Nasipse Olur 2"yi, "19 yaşından beri yapıyorum," dediği oyunculuk serüvenini, sektöre bakışını, kameralardan uzak kaldığı dönemlerdeki hayatını ve bundan sonraki hedefleri üzerine keyifli bir söyleşi yaptık.

Şimdiye kadar birçok dizi, film ve tiyatroda oynamış, ünlü olmasına rağmen ünlü gibi davranmayan ve de yaşamayan Algı Eke, nevi şahsına münhasır bir yıldız. Röportajı okuyunca oyuncunun alıştığımız ünlü kalıplarından niye uzak olduğunu daha iyi anlayacak ve onu daha iyi tanıyacaksınız.

İlk filmde Günfer geçimini pastacılıkla sağılıyor ama bir dizi badire atlatıyordu. "Nasipse Olur 2"nin Bostancı'daki setine geldiğimde yine mutfaktaydınız. Bu sefer sinemaseverler nasıl bir Günfer izleyecek

Günfer yine aynı Günfer... Çalışkan, çözüm odaklı, güçlü bir kadın karakter. Kocasının bütün beceriksizliğine rağmen bu filmde de yine en iyi olduğu alana yani mutfağa giriyor ve bütün gücüyle çalışıyor.

Senaryosunu Barış Başar'ın yazdığı film altı yıl sonra sizi Burak Sevinç ve Nur Sürer'le yeniden bir araya getirdi. Aynı kadro yıllar sonra bir araya geldiğinde neler oldu Bu isimlerden altı yıl içinde görüştükleriniz var mıydı

Burak benim "Nasipse Olur"dan çok önce tanıştığım ve sevdiğim bir arkadaşım. Nur Sürer ise ilk defa filmde tanıştığım, öncesinde hayranı olduğum bir oyuncu. Çok görüşüyoruz demek yalan olur, herkes ayrı projelerde tam zamanlı çalışırken buluşmak mümkün olmuyor. Ama ne kadar zaman geçerse geçsin bir araya gelindiğinde rahat, sevgi, saygı dolu bir tavırla çalışıyoruz.

Bugünkü ruh hâlinizi ve hayat yolculuğunuzu birkaç cümleyle özetleyecek olsanız neler söylersiniz

Hayatımın ikinci yarısına başlamış gibi hissediyorum. Çok kararlı ve deneyimliyim. Asıl kariyerimin şimdi başladığına dair bir his içindeyim. Öncesi prova gibiydi sanki.

Söyleşilerinizden anladığım kadarıyla en çok talep gördüğünüz dönemde genç yaşta günde 17-18 çalışmak sizi yıldırmış. Dizilerde çalışma süreleri azaldı, karavanlı ve konforlu iş ortamları sağlanmış olmasına rağmen hâlâ aynı modda mısınız

Evet, çok yorulmuştum. 19 yaşımdan beri ekrandayım, aralıksız dizi çektim. İnsanlık dışı çalışma saatleri ve uygunsuz koşullarda oyunculuk yaptım ve yoruldum. Şimdi bazı şeyler biraz düzeldi gibi, 12 saat kuralına özen gösteriliyor. 12 saat çalışmaya razıyım zaten.

Oyunculuk serüveninizin dönüm noktası neydi "Bu yol benim yolum" dediğiniz anı hatırlıyor musunuz

Oyunculuk serüvenimin bir dönüm noktası olacaksa eğer bence daha gelmedi. "Benim için bir kırılma oldu, bu performansımın daha üstü olamaz," diyebileceğim bir rol oynamadım henüz. Oyunculuğun "Bu yol benim yolum" diyebileceğim bir sektörü yok henüz ülkemizde. Ne sendikası ne de üretilenler umut vermiyor, ileriye dönük kariyer planlamaları yapma şansı vermiyor. Oyunculuk yapabilme çıtası çok düşük, senaryolar zayıf ve sıradan ezber formüllerle, ticari kaygılarla yazılıyor.

İlk profesyonel set deneyiminizde kendinizde fark ettiğiniz şey ne oldu

İlk profesyonel setim Mustafa Şevki Doğan'nın "Baba Ocağı" projesiydi. Kendimde fark ettiğim ise kamera önüne dair teknik bilgiler olarak hiçbir şey bilmediğim olmuştu.

Bir karaktere hazırlanırken içsel dünyanızı nasıl şekillendiriyorsunuz

Bir karaktere hazırlanırken önce o karakterin nasıl düşündüğü üzerine kafa yoruyorum. Sonra yaşadığı yer ve en yakınları kimlerdir üzerinden; nasıl yemek yer, nasıl uyur, nasıl aşık olur hayalleri kurup üstüne ben ne katabilirim diye hesaplıyorum. Her zaman önce not alarak ve yazılı çalışırım.

Komedi ve dram arasında geçiş yaparken oyuncu olarak nasıl bir denge kuruyorsunuz

Komedi çok doğru bir zamanlama istiyor, dram ise duygu neyse o duygunun içinde olabildiğince kalabilmek üzerine kurulu bence.

Tiyatro sahnesi ile kamera önü arasında sizi en çok şaşırtan fark neydi

Tiyatro sahnesi ve kamera önü bambaşka. Teknik, zamanlama ve yetenek açısından bambaşkalar. İki ayrı disiplin çünkü… İkisinde de iyi olmak için ayrı eğitimler aldım.

"SEKTÖR YETENEKTEN BAĞIMSIZ İLERLİYOR"

Bugün ülkemizdeki oyunculuk sektörünü nasıl tanımlarsınız

Ülkemizde oyunculuk sektörü yetenekten bağımsız ilerliyor ve bunu her geçen gün ortaya âdeta fırlatılan yeteneksiz, donanımsız, zorla popüler yapılan kişilerle görüyoruz. Muhteşem oyuncularımız ortada yokken birileri sürekli ekranda hatta son birkaç yıldır tiyatro sahnelerine bile sıçradılar.

Dijital platformların çoğalması, hikâye çeşitliliğini sizce artırdı mı

Dijital platformların çoğalması seçeneklerin artacağı anlamına geliyordu ve oyuncular, yönetmenler, senaristler mutlu olmuştu. Fakat zaman içinde görülen durum bu platformlarda da aynı insanların köşe başlarını tuttuğu gerçeği. Liyakatsizlik bir salgın gibi her alana yayılmış durumda.

Bunca yıllık deneyiminizi göz önüne alarak bir yapımın güçlü olmasını belirleyen temel unsur sizce nedir: Senaryo, yönetmen, oyuncu uyumu mu yoksa başka bir şey mi

Benim için önce senaryo, senaryodan daha önemli bir şey yok. Sonra yönetmen. Çünkü kötü bir yönetim, iyi bir oyuncu performansını yaratamaz hatta iyi performansı bile kötüleştirebilir. Sonra da doğru cast.

ARA VERDİĞİM DİZİLERE YENİDEN HAZIRIM"

Zaman zaman dizilerden veya tiyatrodan sıkılıp ara vermenize rağmen yeniden dönüşünüzü sağlayan, sizi bu meslekte ayakta tutan kişisel motivasyonlarınız neler

Ben oyunculuğun sürekli yapılabilen bir meslek olduğuna inanmadım ve yapamadım. Ara vermek, dinlenmek ve dinlenirken kendime katabildiklerim üzerinden yol almaya çalıştım. Beş senedir kendi isteğimle dizi yapmıyorum. Şimdi tekrar hazırım. Büyüdüm, gezdim, gördüm. Biriktirdiklerimin hepsini kullanmıştım şimdi tekrar cebimde kullanabileceklerim var.

Yoğun dönemlerde kendinizi yeniden toplama ve besleme yönteminiz nedir

Set dışında taşrada yaşamayı seven biriyim. Sakin ve rutinlerle dolu bir hayatım var. Bütçem oldukça gezip tekrar eve kapanıyorum.

"OYUNCUNUN SERMAYESİ ENTELEKTÜEL BİRİKİMİDİR"

Sizce bir oyuncunun en güçlü sermayesi nedir

Oyuncunun en büyük sermayesi entelektüel birikimidir bence. Sürekli gezmeli, okumalı. Ve merak etmeli. Merak biterse oyunculuğu sığlaşır, taklitten öteye gidemez.

Sizi aradığımda başka bir filmi bitirip Muğla Akyaka'ya geçtiğinizi söylediniz O projeden biraz bahseder misiniz