Çanakkale Zaferini kazanan yiğitler

Çanakkale Zaferini kazanan yiğitler

Ali Erkan Kavaklı

Bundan 110 sene önce Çanakkale'de kahraman atalarımız dünyanın en büyük donanmasını ve en güçlü ordularını yendiler. Çanakkale, imanın küfre, mananın maddeye, hilalin haça karşı zaferidir.

Silah üstünlüğüne sahip İngiltere, Fransa, Kanada, Yeni Zelanda, Avustralya, Siyonist Yahudi alayı, 1.Dünya Savaşı sırasında Çanakkale'yi geçip Osmanlı Devleti'ne son vermek istediler.

İngiltere Savaş Bakanı Winston Çörçil:

"Boğazı 15 günde geçeceğiz ve gemilerimiz sultanın sarayının önüne demirler!"

3 Kasım 1914'te başlayan savaş 9 Ocak 1916'ya kadar sürdü.

Devletimizin en zayıf olduğu bir zamanda ordumuz muhteşem bir zafer kazandı.

İngiltere ve Fransa önderliğindeki emperyalist güçler hezimete uğradılar, emellerine ulaşamadan gittiler.

O yıl üniversite ve liselerimiz mezun vermedi. Gençlerimiz vatan, millet ve din için cepheye koştular; vuruştular, gazi veya şehit oldular.

Mehmet Akif'in ifadesiyle:

"Asım'ın nesli diyordum ya nesilmiş gerçek:

İşte çiğnetmedi namusunu, çiğnetmeyecek!"

Allah'ın yardımı, iman gücü, ölürsem şehidim, kalırsam gazi şuuruyla Mehmetçik tarih sayfalarına altın harflerle yazılan büyük bir zafere imza attı.

Allah'ın yardımıyla diyorum. 18 Mart 1915 günü Seddilbahir'deki Mecidiye Bataryası bombalandı. 14 şehit 24 yaralı var, sadece iki kahraman ayakta kaldı. Biri, toprağa saplanan top mermisinin havaya kaldırdığı toprak üzerine yığılan Koca Seyit, öteki Niğdeli Ali.

Koca Seyit'i sıhhıyeler toprağın altından çıkarır, bayılmıştır.

Niğdeli Ali'ye, biraz sonra kendisine gelir, Seyit'i al, gel, derler.

Seyit, kendine gelince boğaza bakar, düşman gemileri bataryanın dibine kadar gelmiş. 216 okkalık (275 kg) top mermisine bakar.

"Top mermisi bana tüy gibi hafif göründü" der hatıralarını anlatırken.

Koşar, mermiyi kucaklar ve topun namlusuna sürer.

"Bismillah Allahü ekber!" diyerek nişan alır, ateş eder.

Ocean gemisini vurur, gemi sulara gömülür.

Geminin battığını gören gözetleme kulübesindeki Yüzbaşı Mehmet Hilmi koşarak topun yanına gelir. Bölükte sağ kalan kimsenin olmadığını sanırken Seyit ve Ali'yi görür. Hayretle sorar:

-Hanginiz mermiyi kaldırıp ateş etti

-Seyit kumandanım, der Ali.

-Bir mermi daha kaldırabilir misin

Koca Seyit bir mermi daha kucaklar, birlikte topun namlusuna sürerler. Bu defa yüzbaşı, "Bismillah Allahü ekber!" diyerek ateş eder.

Irrezistabl gemisini vurur.

Dardanos Bataryası de ateş etmeye başlar. Düşman kazandığını sandığı savaşı Mehmetçiğin ölüme meydan okuyan gayretiyle kaybeder. 15 Mart'ta atalarımız destansı bir zafer kazanır.

Deniz zaferinden sonra 25 Nisan 1915'te kara savaşları başlar.

"RABBİMİZİN HUZURUNA ABDESTSİZ GİTMEYELİM"

Yzb. Süleyman Sırrı Alçıtepe'de siperdedir (Seddülbahir'in en yüksek tepesi), gece vakti hücum emri bekler. Saat bir buçuk ve ortalık zifiri karanlık. Herkes heyecan kesilmiş, sinirler gergin, dudaklarda dua.