Asıl mağlubiyet, galipleri taklit edince alınır

Milli Eğitim Bakanlığı, Cumhuriyete Doğru isimli bir tiyatro hazırlatmış, seyrettim. Büyük bir emek sonucu ortaya konmuş. Özellikle eğitim camiasına sunuldu.

Mondros Mütarekesinden İstiklal Savaşının kazanılmasına kadar olan süreci anlatan oyun; Milli Mücadeledeki birlik ve beraberlik ruhuna vurgu yapıyor. Yüce hilafet, vatan, istiklal, din, ezan, bayrak gibi kutsal değerler etrafında milletimizin bir araya gelişini ve var olma mücadelesini destanlaştırıyor.

Osmanlı Devleti yıkılma evresinde iken devleti kurtarmak için aydınlarımız üç fikir akımı etrafında kümelenir:

Batıcılar, milliyetçiler, İslamcılar.

İstiklal Savaşı sırasında bu üç akımın temsilcileri vatanı ve istiklal için bir araya geliyor. Mustafa Kemal Anadolu'yu geziyor; askerî birlikteliği organize ediyor, ordulara kumanda ediyor.

Mehmet Akif Ersoy, Eşref Edip Fergan ile Anadolu'ya geçiyor, Anadolu şehirlerini bir bir geziyor, konuşmalar yapıyor, vaazlar veriyor, gazetesi Sebilürreşat'ta milletimizin istiklalini mutlaka kazanacağını haykırıyor; cephelerde askerimizi İstiklal Harbini kazanacağımıza inandırmak için çaba harcıyor.

Kazım Karabekir, Doğu Anadolu bölgesini Ermenilerden kurtarıyor ve Yunanlılara karşı verilen istiklal mücadelesine bütün gücüyle destek veriyor.

Çok zor şartlara rağmen istiklal mücadelesi kazanılıyor, cumhuriyet kuruluyor. İstiklal Savaşı'nı kazanan Meclis; Ege Adaları, Batı Trakya, Musul ve Kerkük misak-ı millî sınırları içinde olmasına rağmen Lozan'da sınırlar dışında bırakıldığı için Lozan Anlaşmasını kabul etmiyor.

Bunun üzerine Mustafa Kemal'in liderliğindeki Batıcı grup İslamî değerleri önemseyen ikinci grubu tasfiye etmek için Meclis'i feshederek seçime gidiyor. Batı yanlıları İslamcıları tasfiye ediyor.

İslamcı grubunu temsilcisi Trabzon Milletvekili Ali Şükrü Bey suikast sonucu öldürülüyor.

"Ruhumun senden, İlahî, şudur ancak emeli;

Değmesin mâbedimin göğsüne nâ-mahrem eli!

Bu ezanlar ki şahadetleri dinin temeli;

Ebedî yurdumun üstünde benim inlemeli!" diyen İstiklal Marşı şairi Meclis dışında kalıyor; irticacı olarak yaftalanıyor, peşine polis takılarak vatan haini gibi takip ediliyor.

Dindarlar; irticacı, mürteci, yobaz, gerici gibi yaftalarla aşağılanıyor.

Mehmet Akif'i istihbarat İRTİCA- 906 kod numarasıyla takip ediyor.

Dinimizi yaşayacağız diye bağımsızlık savaşı verenler horlanıyor, ezan 32 sene yasaklanıyor.

1921 Anayasa'sındaki "Devletin dini, din-i İslam'dır" maddesi kaldırılıyor.

Yüce hilafet makamını kurtaracağız diyenler, hilafeti kaldırıyor.

İslam kanunları terk ediliyor; İsviçre, Almanya, İtalya'dan kanun ithal ediliyor.

İslam alfabesi bir tarafa bırakılıp Latin alfabesi alınıyor.

Sosyolog İbn Haldun, Mukaddeme'de der ki:

"Mağluplar, düşmanlarında kendilerinde bulunmayan meziyetler var zannederek onları taklide başladıklarında asıl yenilgiyi alırlar."

Batıcılar, İslam'ın medeniyet değerlerini savunanlara savaş açıyorlar, İslam eğitimi okullarda 1929'dan 1950'ye kadar CHP döneminde yasaklanıyor.