Bugün Öğretmenler Günü. Öğretmenlik bir sanattır. Ruhu kemâle erdiren ve bedeni terbiye eden bir sanat. Öğretmen de sanatkârdır. Öğretmenin eseri, iyi yetişmiş bir insandır.
Modern çağın veya kapitalist sistemin argümanlarından gösterilen birtakım özel günler, etkinlikler elbette tartışmaya açıktır. Günü veya şahsı kutsallaştırarak modern çağın insanına sunulan ve ritüel hâline getirilen bu tür etkinlikler bazen amacından sapmaktadır. Ancak biz yine de kendi gayemize uygun kutlayarak böyle zamanları değerli kılabiliriz. Ayrıca yılda bir kez de olsa hatırlanmak güzeldir. Öğretmenleri hatırlamak daha özeldir, daha değerlidir.
Millî Eğitim Akademisi Başkanlığı Programı
Millî Eğitim Bakanlığının himayelerinde ve Millî Eğitim Akademisi Başkanlığının koordinasyonunda Öğretmenler Günü vesilesiyle 81 ilimizden ve yurt dışından olmak üzere öğretmenlerimiz Ankara'da ağırlandı. Üç gün planlanan etkinlikler kapsamında Ankara'nın tarihî ve millî değerleri ihtiva eden mekânları gezildi.
Böyle gezileri her zaman önemserim. Millî ruhu diri tutan ve heyecan veren mekânları gezmek, milletimizin verdiği mücadeleyi anlamak bakımından mühimdir. Nereden nereye geldik Hangi merhaleleri, nasıl ve hangi imkânlarla aştık Zira insan hafızası birçok şeyi çabuk unutuyor. Anmak için önce anlamak gerekiyor. Bu sebeple Millî Eğitim Akademisi Başkanlığının Öğretmenler Günü vesilesiyle düzenlendiği programlar çok kıymetli. Buradan Millî Eğitim Akademisi Başkanı
Sayın Prof. Dr. Ali Fuat Arıcı ve ekibine çok teşekkür ediyorum.
24 Kasım Öğretmenler Günü etkinliklerinin ilk gününde, "Şehit Öğretmenler Âbidesi Ziyareti ve Öğretmen Hatıra Ormanı Fidan Dikimi Töreni" yapıldı. Buradaki programa Millî Eğitim Bakan Yardımcısı Celile Eren Ökten, Millî Eğitim Akademisi Başkanı Prof. Dr. Ali Fuat Arıcı, Ankara İl Mllî Eğitim Müdürü Murat Küçükali, şehit öğretmenlerin aileleri, yurt içi ve yurt dışında görev yapan öğretmenler katıldı. Etkinliklerin ikinci durağında TUSAŞ Tesisleri gezildi.
İkinci günde, 1. ve 2. Meclis Binası, Hacı Bayram-ı Veli Camisi ve tarihî mekânlar görüldü. Buraların manevî iklimi hepimize iyi geldi. Şehrin ruhuyla tanıştık. Tarih bu mekânlarda birden canlanıyor. Tarihe geçmiş millî ve manevî şahsiyetler dile geliyor. Herkeste bir muhasebe başlıyor. Bu ülkenin bize emanet edildiği hissi uyanıyor, bu his zamanla şuura dönüşüyor. Şuurlu bir toplum, büyük bir millet oluyor.
Öğretmenler böyle büyük bir milletin ruh mimarı. Türk milletinin geçtiği coğrafyalar, var ettiği kültür, bıraktığı eserler öğretmenlerin rehberliğinde çocuklarımıza öğretiliyor. Öğretmenlere, tarih ve tarihi var eden milletin tüm değerleri emanet. Dolayısıyla öğretmenlerimizin bu toplumdaki üstlendiği üstün vazife bir kez daha iyi idrak edilmelidir.
Etkinliklere, Ulucanlar Cezaevi Müzesi, Ankara Resim ve Heykel Müzesi, Hamamönü ve Tâceddin Dergâhı ziyaretleriyle devam edildi. Türkiye'nin demokrasi, kültür ve uygarlık yolunda ilerleyişini anlamak için bu mekânları görmek gerekir. Öğretmenlerimiz sadece bilgiyi aktarmasıyla değil, bir nesle öncülük etmesi noktasındaki göreviyle daha değerlidir. Bu mekânları gezen öğretmenlerimiz elbette okullarına döndüklerinde bu mekânkarın ne anlama geldiğini öğrencilerine en güzel şekilde anlatacaktır.

5