Köklerden Geleceğe: Maarif Modeli

Her işin başı eğitim. Eğitim; her bireyi, her aileyi, hemen herkesi ilgilendiren ve hayatımızı belirleyen bir süreçtir.

Beşikten mezara ilim, deriz. İlim öğrenmek için mektepler inşa ettik, müfredatlar yaptık, dersler koyduk, bu derslerin muhteviyatını hazırladık. Tekkeler, medreseler, külliyeler, üniversiteler, kampüsler inşa ettik. İnsanlığın tarihi kadar eskidir bütün bu faaliyetlerin başlangıcı. Zira "Âdem'e eşyanın isimlerini öğrettik." denilmektedir.

Eğitim-öğretim süreci içerisinde insan kemâle erer, kendini, hayatı, varoluş sebebini idrak etmeye çalışır, çabalar. Hayatın her safhasında insan eğitimin bir yönüyle muhatap olur. Biz buna eskimez dilimizde terbiye demiştik. Terbiye; insanın nitelikli yetişmesi için ona kazandırılmak istenen incelikli davranıştır. Bilgili, görgülü ve diğerlerinden farklı ince davranışlar sergileyen insan terbiyeli insandır.

Bugün eğitim bizim için en başta gelen bir meseledir. Mevzuyu çok dallandırıp budaklandırmadan yaşadığımız şu çağda ve bilhassa günümüzde eğitimle ilgili yaşadığımız sorunları, yapılanları, plan ve projeleri hakkaniyetli bir şekilde değerlendirmek istiyoruz.

Eğitim ordusu, diyoruz. Bu büyük camianın her bölümünde vazife icra eden kişilerin görev ve makamlarına göre talepleri, sorunları var. Özellikle son dönemde eğitim felsefemiz yeniden yapılandırılmaya çalışılmıştır. Ancak burada politik niyetlere feda edilmeden yapılan hamlelere dikkat etmek gerekir. Meselenin dış kısmına yani cevizin kabuğuna bakmamak lazım. Çalışmaların muhteviyatı, maksadı gereğince tartışılmalıdır.

Düne baktığımızda, bugün çok mesafe katedildiği, çok imkân sağlandığı görülecektir. Ancak eğitim sahasında yapılan köklü çalışmalar hak ettiği takdiri görememiştir. Görmeyen, duymayan, her şeye itiraz eden katı ve kaba bir muhalif damar var. Ne yapılırsa yapılsın itiraz eden ama yapıcı eleştiri de yapamayan bu kesimin iyi niyetli olmadığı görülecektir. Bir diğer sorun ise bürokrasideki değişimdir. Bu değişimler, önceki bakan dönemindeki uygulamaları ya yarıda bıraktırıyor ya da yeni bir çalışmayla yeni bir maceraya başlatıyor. Bu da ciddi bir sorun olmaktadır. Bürokratik oyunlar bazen yukarıyı etkileyebiliyor. Buna müsaade edilmemelidir. Oysa devlette devamlılık esastır, denilmektedir. Sürdürülebilir çalışmalar yapılmalıdır. Yarıda kalan projeler, güçlü ve kurumsal devlet geleneğini zayıflatarak maalesef ciddi ekonomik kayıplara sebep olmaktadır.

Şimdi Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli uygulamaya konuldu. Genel olarak şu bölümlere ayrılıyor: Öğretim Programramlarının Temel Yaklaşımı, Öğrenci Profili: Yetkin ve Erdemli İnsan, Erdem-Değer- Eylem Çerçevesi, Beceriler Çerçevesi, Bütüncül Eğitim Yaklaşımı. Maarif Modeli şöyle özetleniyor: "Köklerden Geleceğe eğitim birçok bileşeni olan bir bütündür. Bir ayağı geçmişte duran eğitimin diğer ayağı insanlığın geleceğine ufuklar açan bir kapıdır. Millî ve manevi değerler manzumesi ile maddi gelişmenin zirvesini hedeflemekteyiz"

Burada "Öğrenci Profili: Yetkin ve Erdemli İnsan" bölümüyle ilgili görüşlere dikkat çekmek istiyorum. "Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli; insanı ruh ve bedenden oluşan bir varlık olarak göz önüne alan bütüncül bir eğitim anlayışı benimsemekte, yetkin ve erdemli bireylerin yetiştirilebilmesi noktasında özgün bir yaklaşım ortaya koymaktadır." deniliyor. Gerçekten müthiş görüşler. Bugüne değin öğrenci böyle bir bakışla değerlendirilmedi. Bu süreç de şu aşamalardan oluşuyor: "Ontolojik bütünlük, epistemolojik bütünlük, zamansal bütünlük, aksiyolojik olgunluk"