Umut tükenirse

Umut tükenirse

ALİ AKBEN

Cumhuriyetimizin kuruluşundan bugüne, yerli ve milli olan ne varsa yok etmekle görevli çağdışı bir güruhla mücadele etmeye var gücümüzle devam ediyoruz.

Umut, çoğu zaman duygusal bir teselli olarak görülür; oysa özünde, aklın derin bir direniş biçimidir. Umut etmek, kör bir iyimserlik değil, anlamın henüz tükenmediğini kabul etmektir. İnsan, geleceğin belirsizliğine rağmen bugünü sürdürebiliyorsa, umuda olan güveninden doğar.

Umut, edilgen bir bekleyiş değildir; insanı harekete geçiren, eyleme çağıran bir iç ışık gibidir. Çünkü umutsuzluk, ışıksız bir tünelde bocalamadır ve zaman orada akmaz, düşünce orada yankılanmaz.

Dolayısıyla umut, ne saf duygusallıktır ne de kuru mantık. O, varlığın sınırlarında duran bir bilinç halidir: karanlığın gerçekliğini inkâr etmeden, yine de ışığa yönelmek. Umut eden insan, hakikati süslemeye değil, ona dayanmanın yollarını aramaya cesaret eder.

"Umut biterse her şey biter" sözü bu gerçeklikten dolayı evrenseldir.

Kurtuluş savaşında dedelerimizin anlattıklarından, doksanlı yıllarda Bosna vahşetini yaşayanlardan ve şimdide Gazze'de yaşananların canlı şahitleriyiz, onların yaşama enerjileri umutlarıydı ve umut varsa hayat var dediler ve bize de umut oldular.

Mutluluğu insan yaşarken tadar, umut tadılmaz ama beklentisi ile insanı yaşamda tuttuğu için insana mutlu olma şansını verir.

Ülkemizde yarım asırdır yaşanılan garabetleri sayacak değilim.

Çünkü onlarca kitap yazılsa bile yeterli olmaz. Ancak son ayların gündemine bakarsak geçmişte yaşanmışlıklarla ilgili bize bir fikir verebilir.

Haktan hukuktan adaletten bahseden sahteciler şunu gayet iyi bilirler. Mangalda kül bırakmazlar ve buldukları bağcıları döverler sonra cazgırlıkları gereği yakınır dururlar

Ülke gündeminin ilk sıralarını işgal eden meselelere bir göz atalım.

Yolsuzlar yolsuzluğa karşı yürüyor.

Arsızlar arsızlığa, hırsızlar hırsızlığa karşı ayakta.

İroni yapmıyorum. Gerçeğin ta kendisi bu ve başka garabetler de var elbette.

Ne zaman düzeliriz sorusunun cevabını aynalar karşısına geçip özümüze bakmaya cesaret edebilirsek o zaman düzelebiliriz.

Bu çok kolay olmadığı için hep başkalarına bakıyor, başkaları düzelsin diyoruz.