Suriye turnusolü
Suriye turnusolü
Ali Akben
Değerli okurlarım; gün geçmiyor ki cennet vatanımızda gündeme bomba gibi düşürülen bir olay yaşanmasın. Nerede ise her dakika hatta her saniye ülkemiz gündemi, içerden dışardan kirletici unsurların marifeti ile yine hallaç pamuğu gibi allak bullak edildi.
Zor günlerinde ülkemize sığınmak zorunda kalan Suriyeli kardeşlerimize olmadık hakaretler eden ve bazı mahfillerin marifeti ile de iç barışımızı bozacak kadar ileri gidilen günlerde, hükumetimize olmadık pespayelikte saldıran güruhun yazıp çizdikleri henüz mürekkebi kurumadığı için aklını kiraya verenler hariç halkımızın büyük çoğunluğunun malumu.
Neler yazıldı, neler çizildi neler konuşuldu sorusunun cevabı bu makalemin konusu ama uzun uzun aktaracak değilim. Toplumun farklı kesimlerinden çıkartılan yaygaraların havada uçuştuğu dönemde halk arasında çıkartılan fitne ve fücurlarla pireler deve yapılmış ve istemezükçüler zaman zaman halkı isyana bile teşvik ederek iç barışımızı iğfal etmeye kadar işi götürmüşlerdi.
O günlerde Suriye'den gelen sığınmacıların ülkelerini koruması gerektiği üzerinden algı yapanlar maalesef bugün tam tersini söyleyerek yaşadıkları çelişkinin çaresizliği içindeler. Yurtlarından edilen masum insanları o günlerde savaş kaçağı olarak ilan ettiler. Aynı kesim bugünlerde o kişileri terörist yaftası ile suçlamakta.
Hangisi doğru diyeceğim ama ülke menfaatine kalem oynatma özürlü malum kesimin herzelerini saymanın imkânsızlığı da başka bir gerçek.
İflahı hatta ıslahı mümkün görünmeyen bu kesim öyle bir mozaik ki içinde yok yok. Esadcısı, İrancısı, Amerikalısı, Rusu, Ulusalcısı, Kemalisti, Laiki hatta milliyetçi ve mukaddesatçısı bile var. Nasıl bir koalisyonsa içinde yok yok.
Suriye diktatörü Esad ve baba Esad'ın mazlum halka yapmadığı kötülük olmamasına rağmen hâlâ diktatörlüğü tescilli rejimin savunuculuğunu anlamak mümkün olmadığı gibi savruldukları yelpazeyi anlamlandırmak da mümkün değil.
Merhum üstadım Mehmet Şevket Eygi ile baba Esad döneminde Suriye seyahatimizde yaşadıklarım hafızamda hâlâ taze ve canlı. Eski Türkiye günlerinde cennet vatanımızdan cüda edilen merhum üstadım Halep çarşısında gezerken kulağıma fısıldadı. Sağımız solumuz ajan dolu. Konuşmalarımıza dikkat edelim demişti.
Ateş çemberinin giderek daraldığı bir coğrafyamızda kader birliği içinde yaşayan insanlar olarak bu kadar ayrışmanın hayra alamet olmadığını bilmek için illa başımıza bir bela bir musibet mi gelmeli.
Kısa birkaç örnek daha
Sırf muhalefet olsun diye yıllarca sığınmacılar üzerinden algı yapanların argümanlarının başında gelen ifadeyi hatırlayalım: "Ülkemize sığınacaklarına gitsinler memleketlerini Esat zulmünden kurtarsınlar." Bu ifadeyi dillerine pelesenk oluşturanların büyük bir kısmı şimdi ağız değiştirmiş ve salvo halinde ne diyorlar: "Muhalifler, ABD ve İsrail uşağı terörist onları durdurun ve Esat'la anlaşın."
Kim terörist, kim işgalci sorularında, kimler öznesi, o kadar karışık ki, ayıklamak şöyle dursun kavram kargaşasından kurtulmak bile mümkün değil.