Nasıl bir savrulma

Sadece dünyada değil ülkemizde de iyi şeyler olmuyor. Yerelde iktidar olan muhalefetin icraatlarından da anlaşıldığı gibi ipe un sermek dışında dişe dokunur bir icraat yok.

DEM'le demlenmenin doğuracağı sonuçları giderek daha açık hissetmeye başlayan vatandaş, yaşanılanlar karşısında hem şaşkın hem de çaresiz.

İBB başkanının DEM'lenmek için sarfettiği çabayı da anlamak mümkün değil.

İstanbul'da toplu taşımayı günlük olarak kullanan bir vatandaşım. Özellikle son aylarda İETT otobüsleri, metro, yürüyen merdiven ve asansörlerde yaşadıklarımı aktararak moral bozmak istemiyorum. Ancak bu aymazlık ve duyarsızlık devam ederse ki ediyor, sanırım bu günleri mumla arar olacağız.

2019 yılında İBB'de yetkili bir bürokratın unutamadığım şu sözlerini tekrar hatırlatmak istiyorum.

"İstanbul'da seçimleri kazanan CHP hiçbir şeye dokunmazsa beş yıl boyunca herhangi bir aksaklık yaşanmadan oluşturduğumuz sistem tıkır tıkır yürür ve İstanbullu rahat yaşar" demişti.

Gerçekten beş yıl boyunca ufak tefek aksamalar oldu, Fazilet durağı yalanı dışında sistem bir şekilde işledi vatandaş büyük bir sıkıntı yaşamadı. Fazilet durağı yalanı ise CHP zihniyetinin sahte yüzü için iyi bir örnek olarak vatandaşın hafızasında tazeliğini korumaya devam ediyor.

Şimdi İBB'de ikinci dönem CHP iktidarı var ve son günlerde dozu artarak devam eden ve vatandaşın yaşam kalitesini ciddi olarak bozan aksaklıkları hem yaşıyoruz hem de bedel ödemeye başladık.

Son olsun temennisi ile dün yaşanan Üsküdar-Samandıra metrosunda yaşanılan korku ve panik için yetkililer susma hakkını kullanmayı tercih ederken, troller sanırım topu taca atıp zeytinyağı gibi su yüzüne çıkarak vatandaşı enayi yerine koymaya devam edecekler.

Trafikten temizliğe, güvenlikten sağlığa yaşam şartları her geçen gün ağırlaşıyor. Yeşil İstanbul giderek grileşiyor hatta çölleşiyor. Çünkü yeşil alanlar ha bire imara açılarak ağaçlar katlediliyor.

En son örnek İBB Meclisi Kâğıthane'de 86 dönüm yeşil alanı imara açtı. Gezicilere duyurulur.

Önümüzdeki günlerde ağaçlar hızla katledilecek.

Üç maymuncu körler sağırlar her ne kadar örtmeye çalışsa da mızrak çuvala bir türlü sığmıyor ve yamalar da artık dikiş tutmuyor ve nerede ise her yerde kendini açık eder oldu.

Yandaşlar, yoldaşlar hatta paraya boğdurulan troller bile kem küm demeye başladılar.

Daha bunlar iyi günlerimiz gibime geliyor. Bir tarafta susuzluk, diğer tarafta yolsuzluk derken, DEM'lenme yüzünden önümüzdeki günler bu günlere rahmet okutacak gibi. Çünkü DEM'liler açık seçik tehditlere başladılar ve devamı gelecek gibi.

Çare ve çözüm üretmek varken ipe un sermek, bahaneler zincirine halka oluşturmak ve topu taca atarcasına savrulmalar yaşamak hele hele yaşanılan mağduriyetleri sabotaj diyerek ciddiye almayarak trol suçlaması yapmak gerçekten iç acınası bir durum.

Sosyal belediyecilik yerine maalesef reklam belediyeciliği yapılıyor. Yalan her yere maymuncuk olmuş. İşin enteresan tarafı bu durumdan vazife çıkaran geniş bir halk kesimi var.

İstanbul özelinde belediye hizmetlerini hiçbir aklıselim başarılı bulmaz. Ancak reklam ordusunun etrafta oluşturduğu sis perdesi vatandaşın aklını tatile çıkarmış ve nerede ise her yeri güllük gülistanlık olarak görenler var ve maalesef sayıları da az değil.

Gerçi bu kesimin tuzu kuru, öyle savrulmalar yaşadı ki, belediye seçimlerinde başkan tercihlerinde öyle savruldular ki, işi tuvalet terliği, gazoz kapağı hatta eşek tercihi gibi akla mugayir saçmalıklara kadar uzattılar.

Ülkemizde durum böyle sanki dünyada farklı mı