Kurban etindeki sır
Ali Akben
Kurban ibadeti, insanın teslimiyetini, paylaşım ahlakını ve sorumluluk bilincini somutlaştıran örnek bir eylemdir.
Kurban etinin sağlığımız üzerindeki etkileri elbette yalnızca maddi şifasının değil, manevi bağlamda şifasının olduğunu da yapılan çok yönlü çalışmalardan biliyoruz.
DSÖ, sağlığı tarif ederken bedenen ve ruhen tam bir iyilik hali olduğunu söyler.
Kurbanlık olarak tercih edilen hayvanların çoğunlukla küçükbaş veya büyükbaş olması, etin besin bileşimini de belirlemektedir. Özelliklemerada yetişmiş ve doğal beslenmiş hayvanlarınetlerinin şu özellikleri ön plana çıkar.
Yaşamanın ana kaynağı olan kanın ana maddesi olan demir, selenyum ve antioksidanlar can enerjisi, bağışıklık ve hormonal düzen için elzemdir. Anti-inflamatuar etkileri dolayısıyla kalp-damar hastalıklarına karşı koruyucu özelliği de vardır.
Doğal yollarla yetiştirilen hayvan etlerininişlenmiş et ürünlerine kıyasla bazı kronik hastalık risklerini azaltabildiği bilinmektedir.
Modern gıda endüstrisi, eti bir metaya dönüştürerek onun yalnızca bir tüketim maddesi haline getirmiştir. Oysa kurban eti, kaynağı, kesiliş şekli ve dağıtım biçimiyle bu metalaşma sürecine direnen nadir örneklerdendir.
Tekbir, tehlil ve Besmele ile kesilen hayvan etlerinin açık kırmızımsı pembe gül renginde olduğunu biliyoruz. Tekbirlerle ve Allah'ın adı ile kesilen hayvanların etlerinin laboratuvarlarda incelemeleri ve mikroskobik tahlillerinde ise etlerde stres hormonlarına ve mikroplara daha az rastlanmıştır.
Yapılan çalışmalar yeterli olmasa da anlaşılan odur ki durum sadece hijyenik ortam sağlanarak sağlıklı olunamıyor.
Bugün kanıta dayalı tıp dayatması ile elde ettiğimiz onca başarılı sonuçlara rağmen bazen ileri teknolojik olmanın getirdiği mahzurlarda olmuyor değil.
Her şey madde olmadığı gibi her şey mana da değildir. Niyet samimiyet muhabbet gibi elle tutulur yanı olmayan anlamlandıramadığımız sebep sonuçlar, çok sayıda hükümler, hikmetler, hadiseler, yasaklar ve tavsiyelerin birer emanet olan bedenlerimizdeki olumlu olumsuz sonuçlarını önümüzdeki yılarda daha iyi anlayabileceğimizi umuyorum.
Mikroskobun icat edilmediği yıllarda göremediğimiz mikropları, virüsleri bugün görmemiz bazı hastalıkları daha iyi anlamamızı sağlamıştır. Bugün göremediğimiz birçok başka sebepte çağımızın buhranlı insanının elleri ile kendine verdiği zararlardan türetilen hastalıklarla boğuşuyoruz.
Besmelesiz yapılan her işin, Allah'ın adının zikredilmediği her atmosferin enerji yükü insanoğlunda; ağırlık, arıza, hastalık, stres, yorgunluk gibi bedelleri olduğunu bir hekim olarak bilenlerdenim.
Kurban edilen hayvanların kesim sürecinde yapılan dualar sayesinde az miktarda stres hormonu üretmesi, tazeliği ve paylaşarak oluşturduğu psikolojik katkıları da hesaba katıldığında kurban etindeki sırrı anlamlandırabiliriz.
Stresin kaslarda ürettiği laktik asidin kurban etinde minimal olması, biyo-psikolojik şifanın ana omurgasıdır.
Şifa yalnızca fizyolojik bir iyileşme sürecini değil, aynı zamanda ruhsal, ahlaki ve toplumsal dengeyi de içerir.

200