Korku ve ecel

Ben daha geç bekliyordum ama saldırılar başladı. Bel altı bel üstü saldıran saldırana. Dün iş yerime gelmek için bindiğim İETT otobüsünde bir vatandaşın konuşmasına şahit oldum. Ağzından saçılan köpüklerle beraber çıkan kelimeleri kulağının duymadığını düşündüm ama duyuyordu.

Tahrik ve tahrip dolu kelimelerle İBB adayı Murat Kurum sanki karşısındaymış gibi konuşuyor ve ikide bir Kanal İstanbul deyip duruyordu. İstanbul'un öncelikli sorunu kanalmış gibi atıp tutuyordu.

Yanımda oturan bir vatandaş hareketlenmek istedi, kolundan tuttum ve susmasını işaret ettim. Adam çıldırmış gibi sadece konuşmuyor gözler dönmüş ve sağa sola bakıyor sataşacak kişi arıyordu.

Ocak ayının ilk günlerinde benzer bir tabloyu Marmaray ile seyahatim sırasında da yaşamıştım.

Seçim günleri yaklaştıkça azgın azınlık benzer provokasyon ve kışkırtmalarla vatandaşları huzursuz etmeye devam edeceğe benziyor. Kanal İstanbul üzerinden yazılacak birçok senaryoda oynayacak piyonlar hazır gibi.

Dikkatli olmakta yarar var.

İBB adayı Kurum, meselenin ciddiyetinin farkında olmalı ki, sosyal ve dijital medyadan gelen yoğun saldırılarla uğraşmak yerine İstanbul'un son 5 yılda kaybettiklerini telafi edecek projeleri üzerinde çalışmalara devam ediyor.

Cumhurbaşkanlığı seçimini kaybetmenin hazımsızlığını henüz atlatamamış olan malum kesim, sırça köşklerinden yaylım ateşine devam ediyor.

Bir kısmı tuzu kuru olmasına rağmen yokluk edebiyatı ile ekonomik sıkıntı içerisindeki vatandaşlarımızı kışkırtırken diğer bir kısım da durumdan vazife çıkarmakla meşgul.

Bazı vatandalar da konu mankeni olarak kullanıldığının bile farkında olmadan gerek görülen yerlerde piyon olarak değerlendirilmeye başlandı bile.

Ekmek kuyruğu yalanında kullanılan piyonlar bunlardan sadece bir tanesi.

İBB'nin reklam bütçesinin kabarık olmasından da anlaşılıyor ki, seçim süreci boyunca bol bol hayal satacaklar ve yiyenler için de hiçbir masraftan kaçmayacaklar.

İBB iş yapıyor da engelleniyormuş gibi bir algı üzerinden engellenme edebiyatının prim yapmadığını gören PIAR'cıların yeni hedefleri pireyi deve yapmak.

Yeni entrikalara şimdiden hazırlıklı olalım.

Peynir gemisinin lafla yürütülemeyeceği açık bir gerçek. Kısa bir süre sonra bu edebiyat da diğeri gibi çökecek çökmesine de bu kez de başka başka şeyleri devreye sokmakta gecikmeyecekler.

At gözlüklerini takacaklar ve sadece görmek istediklerini görerek ve göstererek yine algı ticaretine devam edecekler. Kullanacakları o kadar çok malzeme var ki.

LGBT, cinsel tercih, hak, hukuk, adalet, hürriyet, laiklik, laisizm, Kemalizm, anıtkabir, Diyanet, din düşmanlığı hangisi etkin olacaksa onu devreye sokacaklar.

Dilin kemiği olmayınca ve ağızdan çıkanları kulaklar duymayınca garip tercihler ve tekliflere de şahitlik yapacağız.

Mesela belediye başkan adayı olarak, odun koysanız ben tercihimi odun için kullanırım diyene mi bakarsınız yoksa daha ileri giderek tuvalet terliğine kadar tercihini indirgeyene mi bakarsınız

Bunu söyleyen kesim içerisinde sanatçısından gazetecisine, iş insanından üniversite hocasına kadar ne ararsan var olunca insan bir hoş oluyor ve gayri ihtiyari Allah'ım aklımı koru diyor.