Dinsiz şeriat

Değerli okurlarım, nerede ise her seçim döneminde din ve şeriat üzerinden ülke gündemine getirilen tartışmalarla ilgili sağlıklı bilgiler paylaşmaya çalışacağım.

Art niyetli, ön yargılı yaklaşımlar üzerinden polemiğe girmeden önemli bir kavram olan şeriat kelimesinin anlamını bilmeyenlere aktarmak isterim.

Şeriat kelime anlamı ile yol, ana kaynağa gidilen yolculuk demek olup dinler açısından da Allah'la ya da inanılan başka kutsallar ile kişi arasındaki ilişkiyi düzenler.

Semavi dinlerde Yahudi şeriatı, Hristiyan şeriatı ve İslam şeriatı derken de aslında din için olmazsa olmaz bir kavram olduğunun da altını çizmek lazım.

Din olgusu sadece insan psikolojisi için değil aynı zamanda biyolojik yapımız, davranışlarımız, aklımız ve vicdan için de olmazsa olmazımız bir gerçeklik.

Din, felsefe ve bilim bu üç kavram insanlık tarihi ile yaşıt ve günümüzde de olmazımız olan değerler.

Din vahiyle, felsefe akılla, bilim ise kanıtla kendini geliştirmiş ve günümüz dünyasında da birbirine geçişleri ile insanımızı tekamüle giden yolculuğunda en parlak ışık olmuştur.

Maddi ve manevi aydınlanmada her üç kaynağın gerekliliği de tartışmasız doğru ve elzemdir.

Ahlak, insanlara mahsus ontolojik ve evrensel değerdir. İnsan, his ve heveslerinin yanında eğitim, din, kültür ve sosyal çevresiyle var olan yüce bir yaratıktır. Eşrefi mahlûk denmesinin ana sebebi de bu yüceliktendir.

İnsan ahlakını şekillendiren etkenler elbette çoktur ama din duygusunun en önemli fenomen olduğunu söylemeliyim.

Bu gerçeklikten dolayı olsa gerek İslam peygamberi Hz. Muhammed Mustafa (SAV) "Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim" diyerek ahlakın din ile iç içeliğini tescillemiş.

İnsanoğlunun eşref ile esfel arasında geçişi, havf ve reca arasında duruşu vardır.

Bu kavramlar alt ve üst beynimizin sağlıklı, koordineli ve kontrollü çalışması ile mümkündür.

İlkel beynimizden kaynaklı dürtülerin kontrolünde üst beynimizde din olgusunun CEO olarak oynadığı rol sayesinde tutum ve davranışlarımız daha sağlıklı kontrol edilir. Hata yapma oranı da düşer.

Uyuşturucu, intihar ve cinayet gibi toplum sağlığını tehdit eden tutum ve davranışlarla dindarlık arasında da açık seçik farkla dindarlık lehine bilimsel veriler vardır.

Her alanda yozlaşan toplumumuz maalesef din alanında dindar kisveli kişilerin yaşamları ve yaşattıkları ile daha fazla yozlaşmış ve yıpratılmıştır.

Hangi din olursa olsun eğer din, kişiyi evrensel doğruya götürmüyor ve kişinin toplum içindeki seviyesini yükseltmiyorsa sorunu yaşamadığı dinde aramak hatasına düşülünce olanlar oluyor ve din gibi çok önemli bir kalite düzenleyiciden mahrum yaşamlar çoğalıyor.

Kişisel hatalar dinimize mal edilerek nice olmazlar oldurulur hale getiriliyor ve durumdan vazife çıkarıcıların ekmeğine ballı yağ sürülüyor.

Kişinin inandığı dinini, kaynağı ile buluşturan yolculuk olan şeriat yok sayılırsa şeriatsız din köksüz ağaca benzer ve kurumaya mahkûm olur.