Depremde ne yaptım
Depremde ne yaptım
Ali Akben
Değerli okurlarım, deprem saatinde Azerbaycanlı bir hanımefendiyi muayene ediyordum. Deprem başladı saniyeler içerisinde şiddetlenince hastamın tedirginliği arttı.
Hastamın panik ve korku içerisinde olması karşısında sakin olmalıydım ve oldum. Fazlasıyla sakindim ve telkinlerim oldu. Sarsıntı devam ederse güvenli alanımızın masanın yan tarafı olduğunu söyleyerek yapmamız gerekeni anlatırken bir yandan da pencere ve merdivenleri kullanmanın sakıncalarından bahsediyordum ki sarsıntı durdu.
1999 depremini İstanbul'da yaşamıştım. O sarsıntı hem uzun sürmüş hem çok şiddetli ve hem de derin uykuda iken yakaladığı için insanlar şaşkınlık içerisinde gecelik kıyafetleri ile sokaklara dökülmüştü.
Bu son deprem, beklenen İstanbul depreminin öncüsü olabilir algısı ve 6 Şubat depreminin travmasından olsa gerek, bazı vatandaşlarımız pencere ve balkonlardan kendini aşağı atarak yaralandı.
Devletimiz saatler içerisinde tüm birimleri ile teyakkuzda. Alınması gereken önlemler neyse sahada alındı. Bilgilendirmeler zamanında yapılarak sosyal medya soysuzlarına fırsat verilmedi. İlk geceyi sokaklarda geçiren vatandaşın yanında devlet millet buluşmasının ve kaynaşmasının örneğini gördük. Belediyelerimiz ve sivil toplum kuruluşlarımız vatandaşın her türlü ihtiyaçlarını karşılamak için seferber oldu.
GSM operatörleri bu depremde de sınıfta kaldı. Bunun en büyük sebeplerinden bir tanesi bizlerin bilinçsizliği olduğunu da kabul etmeliyiz. Yüz binler aynı anda tuşlara basınca sistem ne kadar güçlü olursa olsun sanırım SOS verirdi ve verdiği için iletişim kısa bir süre aksadı.
Böyle zamanlarda internet alt yapısını ve kısa mesaj hattını kullanmayı düşünmeli ve teşvik etmeliyiz.
Suçlama kolaycılığını seven bir milletiz, başkalarını suçlayarak zeytinyağı gibi üste çıkmaktan hoşlanırız.
Bu deprem bari ders olsun ve kentsel dönüşüm ile ilgili yanlışlardan dönülmesinin miladı olsun.
İBB kentsel dönüşümü engellemek için mahkemelerde açtığı davalardan vazgeçsin.
Vatandaş da bir metrekare olsun fazla olsun fırsatçığında inadım inat demesin.
Sabık başkan, kentsel dönüşümün adını bile duymak istemiyorum diyen üç beş kendini bilmezin kayığına binerek, İstanbul'un ve İstanbullunun katline sebep olmamalı.
İBB'nin sabık başkanı içerden gazel okumak yerine düşünme fırsatı olarak bulunduğu mekanı iyi değerlendirmeli ve yalan dolan, arsız yolsuz açıklamalar yerine hataları günahları ile daha derli toplu milleti bütünleştirici açıklamalar yapmalı.
İstanbul depremi bir depremden öte beka sorunumuz.
Cek caklı, allı pullu makyaj ve reklam panoları ile cambaza bak oyunu oynamanın ne zamanı ne de zemini.
Geçmişin hatalarını sıralayarak hatalar zinciri oluşturmak yerine yaptığı icraatlarla konuşsa diyeceğim ama beklenen depremle ilgili birkaç salon toplantısı dışında benim gördüğüm bir icraat yok.
Sabık başkanı; devletin sosyal konut olarak dar gelirli vatandaşlar için yaptığı ve kurasını çekerek sahiplerini açıkladığı Arnavutköy TOKİ konutlarını, İstanbul kanalı projesinin parçasıymış gibi pazarlamasını ve vatandaşı kışkırtmasını kınıyorum.
Sade bunu değil depremle ilgili akla muğayır işkembeden açıklamalarını da kınıyorum.
Gün suçlu arama günü değil. Gün birlik ve bütünlük içerisinde geliyorum diyen depreme karşı topyekûn birlik ve bütünlük içerisinde yapılması gerekenleri yapma günü.
Yıkılması gereken binaları yıkıp, yenisini yapmak için seferberlik içinde olma günü.
Cek caklı cümlelerle algı ticareti yaparak, halkı yanıltarak el ense çekmek kimseye fayda sağlamaz Hatay'da olduğu gibi olan vatandaşa olur. İnadım inat uğruna vatandaş canından olur.