Tarihten bir yaprak: Kumpaslar halk gücü ile yenilir

Tartışmalı CHP kurultay davası ertelendi. Bu dava bir siyasal mühendislik davasıdır. Amaç, CHP üzerinde şaibeler yaratmak ve kamuoyunda CHP'nin tartışılmasını sağlamaktır.

Bir yandan İBB Başkanı İmamoğlu ve seçilmiş belediye başkanları Silivri'de tutuklu olarak yatırılırken öte yandan CHP'nin tartışılması sağlanmak isteniyor.
Bu davalar CHP'yi etkiler mi Seçimlerde CHP'nin oyunu eksiltir mi CHP tarihi bunun tersini söylüyor. İşte tarihten bir yaprak.
CHP YÜZYILLIK BİR SİYASAL PARTİDİR CHP, Kuvayı Milliyeci köklere sahiptir. Milli Mücadele'yi yönetti, Cumhuriyetin kuruluşunda çağdaş, laik toplumsal devrimlerin gerçekleşmesinde öncü görevler aldı.
CHP'nin kurucusu ve ilk genel başkanı Atatürk, temelde çağdaş demokrasiye ulaşmayı ana hedef olarak görüyordu.
CHP'nin ikinci genel başkanı İsmet İnönü 27 yıllık tek parti iktidarından sonra, 14 Mayıs 1950'de hukuka dayalı yargıç denetiminde adil ve demokratik genel seçimleri gerçekleştirdi.
Ardından iktidarı barış içinde seçimleri kazanan DP'ye devretti. Bu durum gelişmekte olan ülkeler içinde Türkiye'yi bir anda üst düzeyde demokrasiye taşımıştır.

Siyaset bilimci Prof. Dr. Dankwart Rustow şöyle diyor: "İsmet İnönü demokrasiyi geliştirmek için diktatörlük gücünü gönüllü olarak kısıtlayan tek devlet adamı olma onurunu taşımaktadır."

Demokrasi tarihimizin bu onuru aynı zamanda CHP içinde tarihe altın harflerle yazılmıştır.

CHP ve onun lideri İnönü 1950- 1960 yılları arasında demokratik haklar ve hukuk devleti ilkelerini korumak için çetin bir görev yaptı.

1960 askeri hareketinden sonra CHP ve onun lideri İnönü bir yandan bir an önce seçimlerin yapılmasını sağlamak için çalışmış, öte yandan 1961 Anayasası'nı yapmak amacıyla seçimle oluşan Kurucu Meclis'te anayasanın en mükemmel şekilde oluşması için uğraşmıştı.

İnönü'nün liderliğinde CHP, 1961 seçimlerinden sonra 1961-1965 yılları arasında kurduğu koalisyonlarla demokratik geleneklerin oluşmasına katkı sağladı.

Başbakan İnönü bu dönemde hukuk dışı askeri müdahaleleri önledi ve ihtilal yapmak isteyenleri en ağır biçimde cezalandırdı.

1961 ANAYASASI VE ÖZGÜRLÜKLER

1961 Anayasası'nın getirdiği özgürlük ortamı içinde her türlü düşünce ve görüş tartışılmaya, sol düşünceler etkin olmaya başladı.

CHP, 1969 seçimlerine Ecevit'in liderliğinde ilerici ve devrimci düşüncelere dayanan bir seçim kampanyası ile girdi.

Seçim bildirgesinde "Toprak işleyenin, su kullananın", "Emek en yüce değerdir", "Stratejik nedenlerle doğal kaynakların işletilmesine yabancı sermaye sokulmayacaktır" ilkeleri yer aldı.
CHP "Ne ezilen ne ezen; insanca, hakça bir düzen" ilkesiyle her yönüyle düzen değişikliği istiyordu.

1969 seçimlerini genel sekreter Bülent Ecevit yürütüyordu. Ecevit düzen değişikliği programını seçmene anlatmak için mitingden mitinge koşuyordu. Ancak düzen değişikliği kolay değildi. Seçim sonuçları AP yüzde 46.6, CHP yüzde 27.4 olarak kaydedildi. CHP Meclis'e çoğunluğu Ecevit'e bağlı 143 milletvekili göndermişti.

SOSYAL GELİŞME AŞTI

1961 Anayasası'nın getirdiği özgürlükçü düzen, CHP'nin devrimci ve ilerici görüşlerinin genç kitlelerde kabul görmesi, Türkiye'yi kendi çıkarları için kullanmaya alışmış emperyal süper güçleri rahatsız ediyordu. Genelkurmay Başkanı Memduh Tağmaç, "Sosyal gelişme ekonomik gelişmeyi aştı" diyerek rahatsızlığını dile getiriyordu. Çok geçmeden askerler 12 Mart 1971 muhtırası verdiler.

12 Mart muhtırasının altında Genelkurmay Başkanı Org. Memduh Tağmaç, Kara Kuvvetleri Komutanı Org. Faruk Gürler, Hava Kuvvetleri Komutanı Org. Muhsin Batur, Deniz Kuvvetleri Komutanı Org. Celal Eyiceoğlu'nun imzaları vardı.

12 Mart darbesi, Türk siyasal yaşamında özellikle sol düşünce açısından bir kırılma noktasıdır.

Muhtıra kuşkusuz demokrasiye karşı bir hareketti. Muhafazakâr partiler muhtıraya hemen uydular ve Demirel başbakanlıktan istifa etti.

Bu darbeye açıkça karşı çıkan CHP Genel Sekreteri Bülent Ecevit olmuştur. Ecevit, "Bu muhtıra CHP'ye ve şahsıma karşı verilmiştir" diyerek 21 Mart 1971 günü CHP Genel Sekreterliği'nden istifa etti.

Ecevit'e bağlı milletvekilleri muhtırayı "demokrasi dışı bir hareket olarak" kabul ediyorlar ve muhtıra sahiplerinin kurmak istedikleri hükümete de karşı çıkıyorlardı.

Bu alışılmamış hareketlere karşı Türkiye'deki çarpık düzenin aynen sürmesini isteyenler Ecevit ve arkadaşlarının hatalı hareket ettiklerini ve ilk kurultayda muhakkak tasfiye edileceklerini açıklıyorlardı.

Bu ortam içinde 5 Mayıs 1972'de CHP'nin olağanüstü kurultayı toplanacaktı. İnönü'nün hastalığı nedeniyle kurultay bir gün ertelendi. Ertesi gün doktorların denetiminde İnönü'nün kurultay salonuna ağır adımlarla gelişi ve kürsünün önünde kendisine ayrılan yere oturuşunu birçok kurultay delegesi gözleri yaşararak seyrediyordu.

İnönü yaptığı konuşmada, "Kurultay parti içindeki ciddi tehlikeyi memleket açısından değerlendirmelidir. Genel başkanın birlikte çalışacağı yeni bir parti meclisi seçilmelidir. Böylece parti bir çıkmazdan kurtulmalıdır" diyordu.

Ecevit ise yaptığı konuşmada, Türk halkının devrimci olduğunu belirtiyor ve sözlerini şöyle bağlıyordu:

"Bu parti demokrasinin ve belli hukuk kurallarının işlediği bir parti mi olacaktır Buna karar vereceksiniz. Partinin özgür üyeleri mi olacağız, yoksa kapı kulları mı olacağız"

Sonunda mevcut parti meclisi için güven oylaması yapıldı, 1221 delegenin katıldığı oylamada kurultay tarihi bir karar alarak Ecevit'in parti meclisine güven oyu verdi.

Ertesi gün 8 Mayıs 1972'de İsmet

İnönü genel başkanlıktan ayrıldığını bildiren tarihi mektubunu CHP Genel Merkezi'ne gönderdi.

İNÖNÜ'NÜN YERİ DOLDURULAMAZ

İnönü'nün istifası üzerine Ecevit yaptığı açıklamada "İnönü'nün yerini başka hiç kimse dolduramaz" dedi.

Olağanüstü kurultay aslında partinin kendi özgüvenini ispatladığı tarihi bir kurultay oldu. Parti, lider partisi olmaktan çıkıp örgüt partisi durumuna geliyordu.

CHP kurultaydan bir hafta sonra 14 Mayıs 1972 günü tek bir gündem maddesi ile "genel başkanlık seçimi" için toplandı. Ecevit 913 delegeden 826'sının oyunu alarak CHP'nin 3. genel başkanı oldu.

Bu kurultaydan sonra CHP'den istifalar oldu. İstifa eden 15 senatör ve 44 milletvekilinin bir kısmı Prof. Dr. Turhan Feyzioğlu liderliğinde Cumhuriyetçi Parti'yi kurdular.

Bir başka grup da eski genel sekreter Kemal Satır'ın liderliğinde Güven Partisi'ni kurdu. 1973 seçimlerinden önce de bu iki parti birleşerek Turhan Feyzioğlu liderliğinde Cumhuriyetçi Güven Partisi (CGP) oluşturdular.

Hukukçu ve karizmatik politikacı Prof. Turhan Feyzioğlu, Doğu bölgesinin önde gelen politikacısı Vanlı Ferit Melen, Çukurova'nın teşkilatçı politikacısı Dr. Kemal Satır, Kars'ın sevilen politikacısı