Yine bir cumartesi sevgili Ömer hoca...

Prestij odaklı ve önümüzdeki sezonun yapılanmasına yönelik maçın başlangıcındayız Rakip hoca haset (!), hava soğuk ve ayaz, tribünler boş...

Beşiktaş taraftarı kendine ayrılan yeri doldurmasa iyice boş kalacak... Rashica'ya bomboş alan yaratan Mario'nun nefis ara pasıyla başladı maç...

Kartal gibi süzüldü Rashica ama ortayı Tokat Erbaa'ya yaptı... Chamberlain'e teslim edilmiş bir orta saha gözlemlemekteyiz ilk dakikalar...

Seri ve uzun topları ses getirmekte... Hızlı çıkıyoruz, çoğalıyoruz, gol kaçırıyoruz... Sağ ve sol çizgiler nispeten çalışmakta Ama o kapalı ve sıkı defansı açacak, eksiltecek varyasyonlar yok daha...

Ve göze çarpan en büyük eksiklik, şut çekmiyoruz... Maç 34 dakikada 34 kere durdu desem yeridir! Bir tanesinde zorunlu değişiklik yaptılar ama devamlı bir düdük devamlı bir yerde yatma bir türlü bitmedi...

Oyundaki derli toplu hamleler devam ederken Masuaku'nun bitmek bilmeyen bindirmeleri, ortaları baharı müjdeleyen çiçekler gibiydi... Sayısız ortaların sonuncusu Emirhan'ın ağzının içineydi... Onun da kafası kalenin içindeydi... 0-1...

İlk yarı itibariyle paslaşmalarda çağ atladığımızı söyleyebilirim... Masuaku devrim yapmış, Mario'ya özgüven gelmiş... Güzel iş bence... Sivaslı topçuların devamlı kendilerini yere atmaları ikinci yarıda da zamanla yarışmaya devam etti... İnanılmaz...

Bir inanılmaz da bizim Mert'in anlamsız top kaybedişlerine yazalım... Seyredin, saçmalamanın zirvesi yani... Bu seviyede bunlar olmamalı...